AB'ye Türkiye ile ilgili çağrı
Abone olTürkiye'ye methiyeler dizen iki yazarın yaptığı yorumda, Türkiye ile ilgili şu endişelere yer verdiği görüldü.
Financial Times gazetesi, AB-Türkiye ilişkilerine ilişkin bir
yorum yazısına yer verdi. Guardian ise Iraklı Kürtlerin savaş
sonrası beklentileri konusunu ele aldı. Diğer Avrupa gazetelerine,
Prenses Diana'nın mektubu ile İsviçre genel seçimlerinin yankıları
yansıdı. 21 Ekim 2003 Salı 10:35 LONDRA - Financial Times gazetesi,
AB-Türkiye ilişkilerine ilişkin bir yorum yazısına yer verdi.
Guardian ise Iraklı Kürtlerin savaş sonrası beklentileri konusunu
ele aldı. Diğer Avrupa gazetelerine, Prenses Diana'nın mektubu ile
İsviçre genel seçimlerinin yankıları yansıdı. Şu sıralarda
avukatlık yapan Amerikalı iki eski hükümet yetkilisi Stuart
Eizenstat ve David Marchick, Financial Times gazetesinin yorum
köşesinde birlikte kaleme aldıkları yazıda, Avrupa Birliği'ne
seslenerek ''Türkiye fırsatı kaçmasın'' dedi. Önümüzdeki ay Avrupa
Komisyonu aday ülkelerin üyelik planlarını tartan ilerleme raporunu
yayınlayacak. Türkiye'den yeni döndüklerini söyleyen Amerikalı iki
yazar, ''Avrupa Birliği yönünde köklü reformlara girişen Ankara
hükümetinin üyelik hayalleri bir takvime oturtulmalı ki, bu ivmenin
devamı da gelsin'' diye yazdı. Amerikalı iki yazar, ''Avrupa
Birliği'nin Türkiye'ye ilişkin alacağı kararın İslam dünyasındaki
yansımaları, Afganistan ve Irak'ın işgali ve yeniden
yapılanmasından çok daha etkili olabilir. Brüksel'in Türkiye'ye
vereceği yanıtın tarihi sonuçları olacak. Ortadoğu'da demokratik ve
laik olan tek Müslüman ülkenin batılı değerler istikametinde
yürümeye devam edip etmeyeceğini etkileyecek. Avrupa Birliği'ne
üyelik gayesi, demokratik reform programını yüreklendirerek,
kökleri İslam'a dayanan AK Parti hükümetini, yaygın kuşkulara
rağmen, laik bir rotada tutuyor. Irak'ı laik ve demokratik bir ulus
haline getirme planlarına bir diyeceğimiz yok ama Türkiye zaten
gelişmeye yatkın bir temele sahip. Şayet ılımlı İslamcı bir parti,
Türkiye'yi Avrupa Birliği'ne üyelik yolunda götürebilirse, bütün
Müslüman dünyada dönüşümün emsali olacaktır'' diye devam etti.
Yorum yazısında, Avrupalıların Türkiye'ye ilişkin coğrafi ve
kültürel birçok çekince dile getirdiği, ama muhalif kanadın en
başta Fransa ve Almanya olmak üzere esas endişesinin, işsiz
Türklerin Batı Avrupa'ya olası göç dalgası olduğu yazıldı. Fakat
Amerikalı iki yazara göre, Türkiye'nin üyelik süreci kademe kademe
uzun bir zamana yayılabilir. Yorum yazısında, ''Yeter ki kesin bir
takvim belirlensin, sınırların kalkması gibi konularda Türk kamuoyu
sabırlı davranacaktır'' denildi. Guardian'ın Kuzey Irak'tan yazan
muhabiri, Kürtlerin hayal kırıklığını bildirerek, ''Kürtlerin yeni
Irak'tan umutları hızla eriyor'' dedi. Guardian muhabirine göre
Iraklı Kürtler, savaş sonrası Irak'ın etnik, dini ve siyasi
sorunlarının düğümü içinde, taleplerine artık kimsenin kulak
asmadığını düşünüyor. Gazete, 12 yıldır Bağdat'ın yörüngesi dışında
özerk bir düzende yaşamaya alışmış Iraklı Kürtlerin, şimdi federal
bir yapı içinde bu düzeni sürdürmek istediğini ama Türkiye dahil
komşu ülkelerin bu senaryodan duyduğu derin kuşkular bir yana,
Iraklı Arapların da çekinceleri olduğunu yazdı. Gazete, ''Kürtlerin
federalist talepleri, Arap milliyetçiliği ile çatışabilir. Araplar,
Kürt milliyetçiliğini güçlü bir merkezi hükümetle kontrol altında
tutmak istiyor. Kürtlerin talebi, İslami bir devlet hayalini kuran
Şii unsurlarla da sorunlar yaşayabilir'' diye yazdı. Guardian'a
göre, sokaktaki Iraklı Kürtler, gidişattan hoşnut değiller ve Erbil
Üniversitesi'nde okuyan genç bir Kürt, ''Bizim Bağdat'la işimiz
ne?'' diye sorduktan sonra ''Ben ve arkadaşlarım Arapça bile
bilmeyiz. Son 12 yıldır kendi başımıza gayet iyi idare ettik.
Bundan sonra da böyle devam edelim'' dedi. Guardian'ın konuştuğu
bir diğer genç, Amerika'ya savaş sırasında verdikleri desteğin
karşılığını alamamaktan şikayet ederek, ''Amerikalıların yanında
savaştık biz. Ve Türklerin iddia ettiğinin aksine, bağımsızlık ilan
etmedik. Peki Amerika bizi nasıl mı ödüllendirdi? Türk askerlerini
Irak'a davet ederek'' dedi. Prenses Diana'nın ölümü üzerinden 6 yıl
geçti ama söylentiler dinmek bilmiyor. Times, ''Acaba basit bir
kaza mıydı, yoksa bir suikast mi?'' diye sordu. Prenses'in eski
kahyasının dün ortaya çıkardığı mektup, komplo teorilerini yeniden
alevlendirdi. Ölümünden 10 ay önce, sırlarını paylaştığı kahyaya
yazdığı mektupta Diana, ''Birilerinin kendini öldürmek istediğini,
hatta, arabasında kaza planları yapıldığını'' ileri sürdü. Times,
bu sabahki başyazısında, ''6 yıldır İngiltere'de hala açılmayan şu
soruşturma artık açılsın ve Diana'nın ölümü konusundaki efsaneleri
gömelim'' dedi. Gazete, ''Prenses Diana'nın mektubundaki sözler,
başına gelecekleri haber verir gibi. Ama acaba Diana bunları
yazarken haklı bir panik içinde miydi, yoksa akıl dışı bir paranoya
mı yaşıyordu? Gerçeği söylemek gerekirse, o bir prensesti ama
ayılıp bayılmayı da çok severdi'' diye yazdı. Times'a göre,
''mektupta yazanların Paris kazasıyla örtüşen unsurları, bir
komplodan ziyade, basit bir tesadüfe benzese de kamuoyunun birinci
şıkkı tercih ettiği de bir gerçek''. İsviçre genel seçimlerinin
yankıları Avrupa gazetelerinde ortak konulardan birini oluşturdu.
Pazar günkü genel seçimlerde aşırı sağ Halk Partisi'nin,
yabancılara ve Avrupa Birliği'ne karşıt bir kampanya yürüttükten
sonra, parlamentoda en büyük grubu oluşturması, Belçika gazetesi Le
Soir'da ön sayfaya ''İsviçre artık eski İsviçre değil'' manşeti ile
yansıdı. Belçika gazetesine göre, ''Yabancı düşmanı sağ kanat
partinin İsviçre'deki kazanımlarını, siyasi bir deprem olarak
yorumlamak yanlış olmaz''. Danimarka basınından Information
gazetesi de İsviçre seçimlerinden pek memnun olmadığını dile
getirdi. Information, seçim sonuçlarının ''toplumsal bir
güvensizlik duygusunu'' yansıttığı görüşünü savundu. Gazete,
''İsviçreli olmak demek, kendini güvende hissetmemek demek.
Dünyanın en zengin ülkelerinden birinde yaşayıp, çevreni adi
suçluların sardığı hissiyle yaşamak demek'' diye yazdı. Danimarka
gazetesi, Halk Partisi'nin Avrupa Birliği karşıtlığının İsviçre'de
zaten pek göze batmadığını çünkü ülke kamuoyunun genelde bu konuda
çok hassas olduğunu ve ''evetçi'' partilerin bile sessiz kalmayı
tercih ettiğini yazdı. Gazete, ''Avrupa'nın kalanı birleşip
bütünleşme sürecinde iken, İsviçre halkı Alpler'de kendini biraz
daha tecrit etmeyi uygun gördü'' diye yazdı. Information,
İsviçre'nin kendi bildiği yolda ayakta durmaya devam edeceğini
ifade ederek ''Bankacılık sektöründe gizlilik politikası ve düşük
vergilerle, İsviçre sermaye ve yabancıları çekmeye devam edecek.
Zenginseniz, kapıları sonuna kadar açık; ama siyasi sığınmacılara
değil'' diye yazdı.