Abone satışları tirajdan sayılmaz mı?
Abone olGazete tirajlarının belirlenmesinde abonelerin es geçilmesi, Zaman'dan Ekrem Dumanlı'yı fena kızdırdı.
Abone satışları tirajdan sayılmaz mı? Tiraj ile imaj arasında
kurulan tahterevalli Yazılı basının sorunları ne zaman gündeme
gelse, söz döner dolaşır tiraj meselesine gelir. Nitekim, iki hafta
önce yapılan İletişim Şûrası’nın en hararetli tartışma konularından
biri yine tirajdı. Türkiye öyle garip bir ülke ki, en basit
konularda bile birbirine tamamen zıt tezler ortaya atılıyor. Ve
tartışmalar sona erdiğinde doğruların bir kesişim noktası
bulunamıyor. Mesela kimilerine göre Türkiye’deki gazete satışları
elli yıl önceki rakamlar düzeyinde. Nüfusumuz ikiye katlandığı
halde bu durum, gazete satışlarına bir türlü yansımıyor. Bir diğer
görüşe göre, aslında dünyanın her yerinde tiraj sorunu yaşanıyor ve
bazı Batı ülkeleriyle kıyaslandığında Türkiye’deki gazete satışları
hiç de fena değil. Aslında Nasreddin Hoca hesabıyla her iki tarafa
da ‘Sen de haklısın’ denebilir. Tiraj krizinin sürekli gündeme
gelmesinde yadırganacak bir şey yok; çünkü onca masraf ve emek
sonrası ortaya çıkan ürünün satışı önemli. Tiraj hem halkın basına
gösterdiği ilginin göstergesi; hem de gazetelerin en temel gelir
kaynağı olan reklamın davetçisidir. Gazetelerin maliyeti üç aşağı
beş yukarı bellidir. En temel gider kalemi olan kağıdın dünya
piyasasındaki üreticileri sınırlı olduğu gibi satış fiyatları da
birbirine yakındır. Dolayısıyla maliyet rakamlarına az buçuk hakim
olanlar, gayet iyi bilir ki, belli bir tiraj barajını aşamayan
gazeteler mecburen zararına satış yapar. Türkiye’deki reklam
pastası ve bunun dağılımı da milli bir sır olmadığına göre, hangi
gazetenin nasıl ayakta kalabildiğini tahmin etmek hiç de zor
değildir. Eğer bir holding bünyesinde sübvanse edilmiyorsanız,
yaşamak için iki şartı yerine getirmeniz kaçınılmaz. Ya gazetenizin
satışları belli bir barajı aşacak ve maliyet masraflarınızın
üstünde bir tiraj elde edeceksiniz; ya da A–B Grubu denen üst düzey
şirketler başta olmak üzere ticari kuruluşlardan yeterince reklam
alacaksınız. Reklamın kalitesi ve birim fiyatlarının masraflarınızı
karşılayacak seviyede olması da tiraj raporlarında ortaya çıkacak
tablonun sonucudur. Bir yönüyle, reklamların gazete sayfalarını
çarşaf çarşaf işgal etmesi önemli değil. Tabii ki orta ölçekli
firmalar da reklam verebilmeli; fakat Türkiye’deki gazete gerçeği,
sadece bu tür firmalara bağlı çalışan yayınların büyük ekonomik
sıkıntılar yaşayacağını gösteriyor. Türkiye’de tiraj krizi ve
tiraja bağlı ekonomik problemler zaten var, buna bir de savaş
sırasında meydana gelebilecek belirsizlikler eklenirse medyanın
çekeceği ıstırabı tahmin etmek güç değil. Aslında gazete, böyle zor
günlerde insanların ilk terk edeceği değil, en çok ihtiyaç duyacağı
üründür. Eğer Türk basını kendi elleriyle meydana getirdiği ve daha
sonra bekası için bin bir kutsama ameliyesinden geçirdiği anormal
gazetecilik tarzında bu kadar ısrar etmese, halk, gazete okuma
alışkanlığının kendisine ne tür bir avantaj sağladığını daha rahat
görecek. En doğru ve detaylı bilgiyi gazetelerden alan vatandaşı
düşünün, bu insanlar her sıkıştığında gazeteye sırtını döner mi?
Hele iyi yönetilen şirketlerin krizi vesile kılarak reklam gibi
olmazsa olmaz bir gerçeğin uzağına düşmesi kabul edilebilir bir
mazeret olmasa gerek... Türkiye’de tirajı etkileyen bazı efsaneler
de var. Türk usulü dağıtım anlayışının ve amansız rekabetin dünyada
benzerini bulmak zor. Her büyük medya kuruluşu gazete dağıtımını
kendi mi yapmalı? Söz konusu ülke Türkiye ise, cevap ‘evet’
olacaktır. Hal böyle olunca, her biri neredeyse boş kamyonlarla
günlük dağıtım yapılmasından, sadece bir grubun gazetesini satmak
zorunda kalan bayicilere kadar bir dizi işgücü israfı çıkar
karşınıza. Bu tür israfların hepsi de maliyetlere yansır. Bir de
sunulan tiraj raporları hakkında şüpheler belirir sürekli. Geçen
hafta ‘şişirme tiraj’ tartışması bir kere daha alevlendi.
Önümüzdeki günlerde bu kavganın daha da şiddetleneceği kesin; çünkü
basın sektörü haksız rekabete çok açık. Bağımsız bir kuruluşun
tirajları denetlemesi fikri her geçen gün daha da ağırlık
kazanıyor. Bu fikre herkes razı olur mu; onu şimdiden kestirmek çok
zor. Aslında TİRAJ, çok önemli ve gazeteler bunu zirvelere taşımak
için azami derecede gayret sarf etmeli. Diyelim ki tirajınız
‘süper’ bir noktaya taşındı; işler yoluna girmiş sayılır mı? Hayır!
‘Asla yalan yazmaz’ şeklinde özetleyebileceğim İMAJ yüksek
tirajınıza eşlik etmedikten sonra... Size bir sürprizimiz olacak
Okurlarımızla sevincimizi paylaşmak bambaşka bir duygu. Bazen
zamanı gelmeden bu mutluluğu paylaşmak çok zor. Sabırları
zorladığını söylemeye gerek var mı? Gazetecilik açısından siz
değerli okurlarımızı sevindirecek hoş bir haberimiz olacak; ama
izninizle bunu, bir sonraki yazıda paylaşalım. İnanıyorum ki siz de
bu mutluluğu bizim gibi yüreğinizde duyacak, Zaman Ailesi içinde
bulunmanın sevincini yaşayacaksınız.… Abone satışları tirajdan
sayılmaz mı? Ülkemizde uydurulan tiraj efsanelerinden biri de şu:
Abone satışlarının önemi yok, gazete dediğin bayide satar. Bunu
söyleyen eğer Türkiye’yi kendine fanus yapmamış ise kasıtlı bir
yalan mekanizması kurmuş demektir; çünkü dünyanın hemen her yerinde
–özellikle de gazete satışlarının yüksek olduğu ülkelerde– abone
satışları tirajların bel kemiğidir. Bunu bilmeyen gazete yöneticisi
yok gibidir Türkiye’de; fakat konu abone gazete satışlarından
açıldı mı öyle bir mağrur burun kıvırışları var ki, anlamak
imkansız. Washington temsilcimiz Ali Aslan Bey’i aradım ve
internette bulduğum tiraj raporlarında abone–bayi ayrımı
yapılmadığını söyledim. Sağ olsun, o da her zamanki hamaratlığıyla
hadiseyi ele almış. Amerikan Gazete Birliği’ne (Newspaper
Association of America– NAA,) ulaşmış. Enformasyon yetkilisi Jo
Kirks, üye olmayan kuruluşlara bilgi veremediklerini ifade etmiş
ilkin; fakat bizim Ali, Türkiye’deki tiraj efsanesini ve buna bağlı
küçümsemeleri anlatınca bir hayli gülmüş ve bilgi vermeyi kabul
etmiş. İşte o bilgiye göre Amerika’da yayın yapan gazetelerin
toplam satışları içindeki abone oranı hafta içinde yüzde 76,1,
pazar günleri yüzde 71,4. Ali Aslan bununla da yetinmeyerek
Amerika’nın en önemli iki gazetesinden abone–bayi satış rakamlarını
almış. Christian Science Monitor gibi tirajının yüzde 94’ü abone
usulüyle dağıtılan ünlü gazeteleri dikkate almayan Ali Bey, dünyaca
ünlü iki gazetenin tiraj raporlarını işte böyle sunuyor bize: New
York Times Ortalama hafta içi tiraj..............1,2 milyon Abone
oranı................................% 60 Washington Post Hafta içi
ortalama tiraj...............782.090 Abone satış
................................547.821 % 70 Pazar günü ortalama
tiraj....................1.066.723 Pazar günü abone
..................................734.939 % 68 Bayi satışını
önemsemiyor değilim; fakat her şeyi sadece bir tür satışa bağlamak
ve daha sonra aboneyi hafife almak sadece bizim ülkemize mahsus bir
baskı unsurudur, bunun bilinmesi gerek.