AB'nin gözü Türkiye üzerinde
Abone olAB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk, Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'yi izlediğini ve gözlerin üzerinde olduğunu belirtti.
AB-Türkiye Karma Parlamento Komisyonu Eşbaşkanı Joost Lagendijk,
Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'yi izlediğini ve gözlerin üzerinde
olduğunu belirterek, ''İçeride ne yaptığınız dışardan gözleniyor.
Artık hoşlanmadığınız durumları gizleyemezsiniz'' dedi. Lagendijk,
Kurumsal İletişim Profesyonelleri Platformu tarafından düzenlenen
''Stratejik İletişim Yönetim Zirvesi''nde yaptığı konuşmada, AB'de
Türkiye'nin algılanmasında bazı sorunlar olduğunu söyledi.
Türkiye'nin nasıl algılandığını bilmesi halinde, Türk hükümetinin
AB ile iletişiminde büyük kapıların açılacağını ifade eden
Lagendijk, Türkiye'de, AB'nin en küçük açığı yakalamaya çalışarak
kamuoyu nezdinde kötü duruma düşürmek istediği yönünde yanlış bir
algılama bulunduğunu, dolayısıyla tarafların karşılıklı olarak algı
düzeylerinde değişiklik yapmaları gerektiğini kaydetti. Lagendijk,
''AB sizi izliyor. Bunu unutmayın. Gözleri üzerinizde. (İç
politikada çekişmeler önemli değil. Biz iç politikayı yaparız, dış
politika önemli) tarzı bir yaklaşım artık Türkiye açısından geçerli
değil. Basın, parlamento hepsi gözlerini size çevirdiler. İçeride
ne yaptığınız dışarıdan gözleniyor. Artık hoşlanmadığınız durumları
gizleyemezsiniz. O bilgiler dışarıya gidiyor'' şeklinde konuştu.
Türkiye'nin dış politikasını bu perspektif doğrultusunda
belirlemesi gerektiğini vurgulayan Lagendijk, ''Ancak hükümet tabii
ki (herkes dışarıda beni beğensin) diye de dış politika
oluşturamaz'' dedi. ''EKONOMİ KÜÇÜK YER ALDI, ORHAN PAMUK İLK
SAYFALAR ÇIKTI'' Joost Lagendijk, Kıbrıs konusuna da değinirken,
Başbakan Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdullah Gül'ün izledikleri politikayla başarılı olduklarını ifade
ederek, ''Kıbrıs'ta iyileşmeye taş koyanlar, Kıbrıslı Rumlar oldu,
Türkler değil'' diye konuştu. AB kamuoyunun politikalara değil,
hassas konulara önem verdiğini ve bu konuları izlediğini anlatan
Lagendijk, ''Mesela bir gazetede Türkiye'nin müthiş ekonomik
büyümesi küçük bir makaleyle yer alırken, Orhan Pamuk üzerine
koparılan tartışmalar, kocaman bir makale olarak ilk sayfalara
çıktı'' dedi. Sivil toplum örgütlerinin bu noktada çok önemli
olduğuna dikkat çeken Lagendijk, karşılıklı bilgi akışıyla iletişim
kanallarının açılması gerektiğini vurguladı. Lagendijk, şunları
kaydetti: ''Eğer kabul edilmiş bir karara uymak zorundaysanız,
sadece karara uyup geri çekilmeyin. Mesela Ankara protokolü, Gümrük
Birliği... 3 Ekim'de farz edin imzalar atıldı. Bu yeterli değil.
Protokolü neden şimdi imzalamıyorsunuz? 3 Ekim'den önce imzalayarak
herkesi, Kıbrıslı Rumları, Avrupalılar'ı şaşırtın. Kıbrıs Türk
tarafına verilecek yardımın blokajla karşılaşması AB'nin utancıdır.
Bu ambargonun kaldırılmasını, siz protokolü önceden imzalayarak
niçin sağlamıyorsunuz? Lütfen son dakikada hareket etmeyin. Lütfen
siz yolu verin, AB'ye, dünyaya, Kıbrıslı Rumlara inatçı keçi
olmadığınızın işaretini verin.'' Lagendijk, İstanbul'da 8 Mart
Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla 6 Mart'ta izinsiz gösteri yapan
gruba yapılan müdahaleye de değinerek, şöyle konuştu: ''Bu her
yerde olabilir. İtalya'da, İsveç'te de olmuştu. Ama burada dayak
meselesinden sonra otoritenin, yöneticilerin olaya yaklaşımı son
derece önemliydi. Bu, olmaması gereken bir yaklaşımdı. AB'de de
böyle olaylar oluyor ama yetkililerin yaklaşımı AB'yi AB yapan
değerlerle uyumlu olmak zorunda. (Dayak meselesi hatalıdır) diye
yetkililer yaklaşırlarsa, her şeyden önce bana yardım etmiş
olurlar.'' ''KİTAP YAKMAKTAN SÖZ EDİLMESİN'' Joost Lagendijk,
ciddiye aldığı bir diğer konunun da Orhan Pamuk konusu olduğunu
dile getirerek, ''Bir yazar kalkıp bir konuda konuşuyor. Hemfikir
olabilirsiniz, olmayabilirsiniz... Son derece alt kademedeki bir
memur kitap yakmaktan, kitapları ortadan kaldırmaktan bahsediyor.
Lütfen kitap yakmaktan söz edilmesin. Söz edilirse ayağa kalkın.
Orhan Pamuk ne yaparsa yapsın (kitap yakmakla cezalandırılmalıdır)
demek ve bunu çok küçük, alt düzeyde bir memurun söylemesi utanç
verici ve korkunç'' şeklinde konuştu. Orhan Pamuk meselesine
İngiltere, Hollanda ve Almanya basınının çok sık değindiğini
belirten Lagendijk, ''Lütfen bu kozu onların eline vermeyin'' dedi.
Lagendijk, yeni Türk Ceza Kanunu'nun yürürlüğe girmesinin
ertelenmesi konusuna değinirken de, ''Bana Avrupa Parlamentosu'nda
niçin ertelendiğini sordular. Ben cevap veremedim. Avrupa
Parlamentosu çerçevesinde bilgilendirilmedim. Bunlar hep iletişim
konusunda açık vermelerdir. Türkiye'nin AB'ye üyeliğine karşı
olanlar tarafından yine koz haline getirilebilir'' diye konuştu.
''BAŞINIZA BALYOZ İNENE KADAR BEKLEMEYİN'' Kürt ve Ermeni
konularının son derece hassas meseleler olduğunu kaydeden
Lagendijk, şöyle devam etti: ''Lütfen koltuğunuzda geriye yaslanıp
başınıza balyoz inene kadar beklemeyin. Beğenin ya da beğenmeyin
bunlar satış alanına sürülmüş meselelerdir. 1915 ve sonrasında
neler oldu, bitti bunu beklemeyin. Lütfen inisiyatifi siz ele alın,
siz fikrinizi söyleyin. Türkiye'nin hem Kürt hem Ermeni meselesinde
kendini açıklığa kavuşturmasında sonsuz derecede büyük çıkarları
vardır. Kürtlere gelince... Bu son derece çelişkili ve hassas bir
mesele. Eğer Mardin'de 12 yaşında bir çocuk öldürülürse Kürtler
buna tepki verildiğini görmek ister, biz de aynı şeyi isteriz. 12
yaşında o çocuğu öldüren kişilerin peşine düşün, adaletin önüne
çıkarın. Burada öldürücü olan tepkisizlik. Lütfen tepkisiz
kalmayın. Buradaki iyi niyetinizi Kürtlere de AB'ye de
sergileyin.'' Lagendijk, Türkiye'nin AB'deki algılamasını
değiştirecek çok malzemesi olduğunu vurgulayarak, ''Bu materyalleri
gösterin ve çok iyi pazarlayın. Geçmişin muhafazakar tutumuyla
pazarlamak olmaz'' dedi. Joost Lagendijk, ''Bana sorulacaktır;
Hükümet Aralık'tan bu yana çok mu az iş yapıyor? Cevabım,
bilmiyorum. Ancak Brüksel'de Aralık'tan beri olup bitenlere
baktığımda, Brüksel'de Türkiye'nin sözü çok geçmiyor. Bu da benim
gözlemim. Belki de taraflar arasında 1 Temmuz'a kadar söz etmeyelim
diye sessiz bir anlaşma vardır'' diye konuştu.