AB'nin gözü ile Türkiye
Abone olUğruna her türlü fedakarlığı yaptığımız AB, bizim hakkımızda ne düşünor? AB, bizi istiyor mu yoksa tam tersi tavır mı sergiliyor? AB aynasından Türkiye'nin görünümü:
AB aynasından Türkiye Avrupa Komisyonu'nun 'etki raporu'ndan: İyi hazırlık halinde, yüksek maliyete rağmen Türkiye AB'ye katkı sağlar. Reformlar sürmeli, bölgesel farklar azalmalı, eğitim, adalet, tarım güçlenmeli Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan ve Türkiye'nin olası üyeliğinin etkilerini masaya yatıran etki raporu, olumlu mesajlar içeriyor. Türkiye'nin katılımının olası etkilerini yedi başlık altında inceleyen ve 56 sayfadan oluşan raporun vardığı sonuç, "İyi hazırlanması halinde bu katılım her iki taraf için de yarar sağlar" oldu. İlerleme raporuyla birlikte 6 Ekim'de açıklanacak etki raporu, Türkiye konusunda son dönemde özellikle AB kamuoyunda oluşan endişelere yanıt verme amacı taşıyor. Türkiye'nin katılımına ilişkin hazırlıkların önümüzdeki 10 yıl boyunca sürebileceğine dikkat çeken çalışmada AB'nin bu süre içinde değişim geçirebileceği, Türkiye'de ise daha köklü bir değişim beklenebileceği belirtiliyor. Raporda işlenen alanlara ilişkin varılan sonuçlar şu şekilde belirginleşiyor: Jeopolitik Boyut AB'nin Türkiye'ye yönelik genişlemesi bu ülkenin nüfus büyüklüğü, ekonomik ağırlığı ve coğrafi konumu nedeniyle diğer genişlemelerden farklı olacak. Türkiye'nin üyeliği dış politika alanında etki yaratacak. Türkiye ekonomik modernizasyonunu, sosyoekonomik gelişmesini ve bölgeler arası bütünleşmesini sürdürürse komşu bölgelerde istikrar sağlayıcı bir rol oynayabilir. Türkiye köklü bir yapısal ve zihniyet değişimi sürecinden geçiyor. Bu dönüşüm sürecinin devam ettirilmesi herkesin yararına. Türkiye'nin Avrupa bütünleşmesine dahil edilmesi Müslüman dünyasına, dini inanışlarının AB değerleriyle uyumlu olabileceğini gösteren açık bir kanıt olur. Model potansiyeli var Türkiye, Müslüman nüfusu, özgürlük, demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi ilkelere bağlı yapısıyla bir model olabilir. AB üyesi olarak Türkiye enerji, su kaynakları, terörle mücadele gibi konularda önem sahibi olacak. Geniş askeri gücüyle AB'nin güvenlik ve savunma politikasına belirgin bir katkı yapma kapasitesine sahip. Türkiye, potansiyel olarak en büyük üye olacağından dış politikada önemli etkiye sahip olacak. Ekonomik Boyut Türkiye'nin katılımı ekonomik açıdan zorlukların yanı sıra yararları da berberinde getirecek. Türkiye'nin katılımının AB'ye ekonomik etkisi olumlu ancak küçük olacak. Bunda Türk ekonomisinin orta halli durumunun ve katılım öncesi sağlanacak ekonomik bütünleşmenin etkisi var. Tabii bu alanda Türkiye'de ekonomi alanında gelecekte yaşanacak gelişmeler etkili olacak. AB ekonomileri bu katılımdan fayda sağlayacak. Türkiye'nin büyümesindeki artış AB'nin ihracatına olumlu katkı yapar. AB şirketleri açısından yeni yatırım olanakları gündeme gelir. Türkiye'den göçle gündeme gelebilecek işgücü arzında olası artış büyümeye katkı yapabilir. Gelir düzeyinin düşük olması ise bölgesel farklılıkların artmasına neden olabilir. Katılım Türkiye'nin büyümesini körükler. Türkiye'nin katılımdan tam anlamıyla yarar sağlayabilmesi için makroekonomik ve mali istikrarın garanti altına alınması gerekir. Yapısal reformlar da devam etmeli. İç Pazar Boyutu AB ile Türkiye arasındaki gümrük birliği bir bakıma Türkiye'nin iç pazara dahil olmasını öne çekiyor. Bununla birlikte Türkiye'nin gümrük birliğinden kaynaklanan sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmemesi iç pazar müktesebatına tam uyum sağlanamaması sonucunu doğuruyor. İç pazara tam uyum AB'nin stratejik çıkarına ve uzun vadede önemli olumlu katkı sağlayabilir. 3 milyonu aşan sayılarıyla Türkler, AB ülkelerinde yasal olarak ikamet eden üçüncü ülke vatandaşlarının başını çekiyor. İşgücünün serbest dolaşımının etkisi konusunda öngörüde bulunmak zor. Mevcut çalışmalar bazı ek göç akımlarının olabileceğini gösteriyor. AB uzun geçiş süreleri ve koruma yöntemleri gibi bazı önlemler alabilir. 2025-2030 dönemine ilişkin tahminlerde Türkiye'den AB ülkelerine yönelik göç oranının 500 bin ile 4.4 milyon kişi arasında değişebileceği vurgulanıyor. Nüfus avantaj sunabilir Bununla birlikte Türkiye'nin nüfus dinamikleri AB toplumlarının yaşlanmasını dengeleyebilir. Bu çerçevede önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye'de eğitim alanında reform ve yatırım yapılması AB'nin de çıkarına olacaktır. Enerji arzı ve taşıma ağı açısından Türkiye AB açısından stratejik bir öneme sahip. Tarım Boyutu Tarımın Türkiye'deki rolü, Türk tarımının boyutu ve bütçe üzerinde yaratacağı etkiler katılım sürecindeki en önemli konulardan birinin tarım olacağını gösteriyor. Bu alan özel bir önem gerektiriyor. Koruma oranlarının yüksek olması AB içinde Türk tarım ürünlerinin rekabet sorununu beraberinde getiriyor. Türkiye'nin AB tarımı açısından baş aktör olma potansiyeli var ancak zaten tercihli sistemin uygulanıyor olması nedeniyle katılımın etkisi sınırlı olabilir. Ortak tarım politikasına mümkün olduğu kadar olumlu şartlarla katılabilmesine ortam sağlamak için Türkiye'den sürekli tarımını geliştirme çabası içinde olması ve idari kapasitesini artırması talep edilecek. Türkiye tarım sektörünü rekabet edebilir hale getirebilmek için zamana ihtiyaç duyacak. Mevcut politikalar çerçevesinde Türkiye yardımlardan yararlanabilecek durumda. Veterinerlik alanında hayvan sağlığı ve kontrollerinin geliştirilmesi için önemli çaba gerekiyor. Bölgesel Politika Boyutu Yapısal problemler uyum politikası açısından ana zorlukları oluşturuyor. Uyum politikası açısından en zorlu konuyu Türkiye'nin kademeli olarak yapısal yardım sistemine entegre edilmesi oluşturacak. AB'nin istihdam ve gelir düzeyini yakalayabilmesi için gerekli olan yüksek büyüme oranlarına ulaşabilmek amacıyla Türkiye altyapısını güncelleştirmeli, eğitim sistemini modernize etmeli ve yatırıma uygun iş ortamı yaratmalı. Bu uzun soluklu bir süreç olacak. Katılıma hazırlanmak amacıyla Türkiye bölgesel gelişim politikası belirlemeli. Bu ekonomik ve sosyal uyumu güçlendirecek AB programlarına katılımı olanaklı kılar. Katılım öncesi AB desteği Türkiye'yi katılım anında müktesebatı uygular hale getirmeli. Kişi başına düşen gelirin düşüklüğü ve bölgesel farklılıklar Türkiye'nin uzun süre AB fonlarınca desteklenmesini gerektiriyor. Eğer müktesebat değiştirilmezse Türkiye yapısal politika harcamalarından kapsamlı şekilde yararlanacak. Bu fondan yararlanan bazı AB bölgeleri bu haklarını kaybedebilir. En fakir bölgeler Türkiye'de olacak Türkiye'nin doğusu nüfusun yüzde 37'sini oluştururken, bu nüfusun milli gelirden aldığı pay yüzde 22'de kalıyor. Buna karşılık nüfusun yüzde 63'ünün yaşadığı batının milli gelirden aldığı pay ise yüzde 78 oranında. Türkiye'nin en dezavantajlı bölgeleri ülkenin doğusundaki dağlık ve ücra köşelerinde bulunuyor. Ülkenin doğusunda kişi başı milli gelirden alınan pay, Türkiye ortalamasının ancak yüzde 60'ına ulaşıyor. Bu oran, AB ortalamasının yüzde 9 ile yüzde 20'si arasında. AB'nin Türkiye'yi de içine alarak genişlemesi halinde, birliğin en fakir 10 bölgesi Türk toprakları içinde kalacak. Adalet ve İçişleri Boyutu Özgürlük, güvenlik ve adalet alanını Türkiye'ye genişletmek organize suçlar, terör ve kaçakçılık konusunda işbirliğini güçlendirir ki bu da AB'nin yararınadır. Bu alandaki zorlukların önemi dikkate alındığında yargı sisteminin de dahil olduğu adalet ve içişlerine ilişkin katılım süreci karmaşık olacak. Sınır düzenlemesine ilişkin Ulusal Eylem Planı geliştirilmesi konusunda ilk adımlar atıldı, planda açık hedefler belirlenmeli. Üst düzey bir sınır düzenlemesi sadece özgürlük, güvenlik ve adalet alanı için değil ticaret ve veterinerlik alanındaki kontroller ve gümrükler açısından da önemli. Türkiye iltica sistemi oluşturma konusunda ciddi zorluklarla karşı karşıya. Bu bağlamda AB'nin Türkiye'ye destek sağlaması gerekebilir. Kurumsal Boyut ve Bütçe Türkiye'nin katılımı Avrupa Parlamentosu'ndaki koltuk dağılımı üzerinde etkili olacak. Bu etki özellikle büyük ve orta büyüklükteki ülkelere yönelik olacak. AB Konseyi'nde Türkiye karar alma mekanizmasında önemli bir sese sahip olacak. Komisyon üyelerinin sayılarının 2014 ve sonrasında azaltılacak olması Türkiye'nin Komisyon'daki etkisinin diğer kurumlara oranla daha önemsiz olması sonucunu doğuracak. Türkiye'nin AB bütçesine maliyeti belirsiz olsa da etkisi büyük olacak. Tahminlere göre, (2004 rakamları) Türkiye'nin 2025'te üyeliği durumunda, tarım politikaları, bölgesel politikalar ve diğer iç politika konularındaki maliyet toplamı 22.1-33.5 milyar euro arasında değişebilir. Bu maliyet, yapısal reformların Türkiye'nin gayrisafi milli hasılasının yüzde 2'si ile yüzde 4'ü arasında gerçekleşmesi tahminine dayanıyor. 2025'te Türkiye'ye yardımlar, taahhütler seviyesine ulaşırsa ve Türkiye'nin AB bütçesine yaptığı katkı 5.6 milyar euro olursa, AB'ye net maliyet 16.5 milyar euro ile 27.9 milyar euro arasında olacak. Bu da 25'ler Avrupası'nın gayrisafi milli hasılasının yüzde 0.1-0.17'si demek. RADİKAL