AB'nin gerçek küresel aktörü
Abone olDevlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Türkiye ekonomisine ilişkin ilginç açıklamalarda bulundu.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan,
Türkiye'nin bu yıl ve gelecek yıl Avrupa'da en yüksek düzeyde
büyüme kaydeden ekonomi olacağını belirtti.
Bloomberg televizyonunun sorularını yanıtlayan Babacan,
Türkiye'deki ekonomik büyümenin her zaman özel sektör faaliyetinden
geldiğini, Türkiye'deki büyümeyi iten gücün özel tüketim ve özel
yatırımlar olduğunu söyledi.
Bu nedenle, 2002 yılından beri ekonomik programlarının temeline
güven unsurunu yerleştirdiklerini, son 8 yıldır güveni
vurguladıklarını ifade eden Babacan, kamu maliyesinin kendileri
için her zaman öncelikli alan olduğunu kaydetti.
Babacan, mali disiplin, Merkez Bankasının tedbirli para
politikaları ve bankacılık alanı da dahil olmak üzere birçok alanda
yapısal reformların, yaptıklarının kilit bir boyutunu oluşturduğunu
belirtti.
Bankacılık sektörünü örnek veren Babacan, küresel ekonomik kriz
boyunca ülkedeki tüm bankaların hiçbir sorun yaşamadığını, hiçbir
bankaya devlet fonu aktarmak zorunda kalmadıklarını anlattı.
''TÜRK BANKALARI ÇOK GÜÇLÜ"
Babacan, Türkiye'deki bankaların zor zamanlarda dahi kredi vermeye
devam edecek kadar çok güçlü olduğunu vurguladı.
ABD'de bugünlerde yapılan herşeyi, 2003-2006 yılları arasında
Türkiye'de yaptıklarını ifade eden Babacan, o dönemde kredi kartı
yasasını çıkardıklarını, bankaların sermayesinin güçlendirilmesiyle
alakalı yasalar kabul ettiklerini hatırlattı.
Babacan, Türkiye'nin, mali disiplin uygulayan ilk ülkelerden biri
olduğuna, bütçe açığının düşürülmesi ve borcun gayri safi milli
hasılaya (GSMH) oranının kontrol altına alınmasını öngörecek
biçimde, geçen yıl orta vadeli program açıkladıklarına dikkati
çekti.
''TÜRKİYE ARTIK YÜK DEĞİL, DEĞER OLARAK
GÖRÜLÜYOR''
Bir soru üzerine, Türkiye'nin geçmişte AB için potansiyel bir yük
olarak düşünüldüğünü, ancak şimdilerde durumun tam tersi olduğunu
söyleyen Babacan, Türkiye'nin artık giderek daha çok değer olarak
görülen bir ülke haline gelmekte olduğunu kaydetti.
Babacan, Türkiye'nin bu yıl ve gelecek yıl Avrupa'da en yüksek
düzeyde büyüme kaydeden ekonomi olacağını, birçok AB ülkesi geçen
yıl ne yaptıysa, kendilerinin tersini yaptığını ve şimdi de bunun
ödüllerini toplamakta olduklarını belirtti.
Borcun GSMH'ye oranının yüksek olduğu ülkelerde mali canlandırma
planlarının riskli olduğunu, borç zaten yüksek olduğunda ve sahip
olunan borçlara yeni bütçe açıkları eklendiğinde, bunun piyasa
güvenini zedelediğini söyleyen Babacan, birçok Avrupa ülkesinin
şimdi bunun deneyimini yaşadığını kaydetti.
''Zamanlıca yaptığımız şey, mali konsolidasyondu'' diyen Babacan,
son 1 yılda mali disiplini hayata geçirmekte oldukları bir dönemde,
piyasaların bu yıl Türkiye'de yüzde 5 ila 8 büyüme oranı
beklediğini belirtti.
"AB STANDARTLARININ BİRÇOĞUNU ŞİMDİDEN
YAKALADIK"
Babacan, Türkiye'nin AB sürecine dair bir soru üzerine de,
Türkiye'deki reform sürecini içeren ve Türkiye'yi AB standartlarına
giderek daha çok yaklaştıran AB'ye katılım sürecinin devam
ettiğini, işlerin yolunda olduğunu ve ilerleme kaydettiğini
aktardı.
Sürecin hızının zaman içinde değişkenlik gösterebildiğine,
yavaşlayıp hızlanabildiğine işaret eden Babacan, Türkiye'nin AB'ye
üyelik yolundaki teknik hazırlığı bakımından iyi bir performans
gösterdiklerini, AB standartlarının birçoğunu şimdiden
yakaladıklarını belirtti.
Babacan, sorunların daha çok siyasi cepheden kaynaklandığını,
Türkiye'nin üyeliğinin AB'ye olası etkisine dair farklı üye
devletlerin farklı kaygılarının bulunduğunu söyledi.
"AB'YE GÜÇ KATACAĞIZ''
Türkiye'nin üyeliğinin AB'ye daha fazla güç katacağını, Türkiye'nin
üyeliğiyle birlikte AB'nin gerçek bir küresel aktör haline
dönüşeceğini, kültürel çeşitliliğinin artacağını, AB'nin meşruiyeti
ve temsil gücünün de daha kuvvetli hale geleceğini vurgulayan
Babacan, sözlerine şöyle devam etti:
''Üyelik olur ya da olmaz veya ne zaman olur, bunlar bizim için
ikincil gündem konuları. Bizim için sürecin kendisi sonucundan çok
daha değerli, çünkü bu süreç bize katkı sağlıyor, demokrasimizdeki,
yargı sistemimizdeki, ekonomimizdeki, çevre gibi konulardaki
standartlarımızı sürekli ilerletiyoruz. Bizim önem verdiğimiz husus
da bu. AB üyeleri etrafında siyasi bir uzlaşı olduğunda üyelik de
gelecektir''.