Abdurrahman Dilipak'tan olay Charlie Hebdo yorumu
Abone olYeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak 'İki yıldır yaptıkları densizlikle övünen mizah grubu...' dediği Charlie Hebdo için "teröre davetiye çıkardılar" yorumunu yaptı.
İNTERNETHABER.COM- Yeni Akit yazarı ve
"Akil insan" Abdurrahman Dilipak, Fransa'nın başkenti Paris'te
korkunç vir kanlı saldırıya maruz kalan kara mizah dergisi Charlie
Hebdo için 'İki yıldır yaptıkları densizlikle övünen mizah
grubu...' diyerek 'teröre davetiye çıkardıklarını, Cezayirli iki
kardeşten cevaplarını aldıklarını' yorumunu
yaptı.
Yeni Akit yazarı ve "akil insan" Abdurrahman Dilipak, 12 kişinin
öldüğü Fransa'nın başkenti Paris'te yayın yapan Charlie Hebdo'ya
yapılan saldırıya ilişkin olarak, derginin çizdiği karikatürlerle
teröre davetiye çıkardığını savundu. "Charlie Hebdo'nun iki yıldır
kışkırtmalarını sürdürdüğünü" öne süren Dilipak, Paris katliamının
faillerini şu sözlerle tanımladı:
"CEVABINI EL KAİDELİ KARDEŞLERDEN ALDI"
"Fransa’da 2 yıldır yaptıkları densizlikle
övünen mizah grubu, “hadi gelsene, ne zaman geleceksiniz”, “hadi
gel artık, geç kaldın” diye teröre davetiye çıkartarak
kışkırtmalarını sürdürürken cevabı kendi içinden, Cezayir asıllı,
Yemen El Kaide’sine bağlı olduğu söyleyen kardeşlerden
aldı."
Dilipak'ın Akit'te "Terör mü dediniz!" başlığıyla
yayımlanan yazısı şöyle:
KİMİN KİMİ KULLANDIĞI BELLİ OLMAZ
... Terör “siyasal amaç güden şiddet”e denir.. Yıldırma,
cezalandırma, misilleme, korkutma, caydırma, bastırma, güç
gösterisi ve kararlılık, cesaret gösterisi gibi gayeye yöneliktir
ve seçtikleri yöntem bu gayeye göre farklılık gösterir.. Çok yüksek
bir ideale sahip olduklarını düşünürler. O ideal uğruna gerekirse
canlarını feda etmeyi göze aldıkları için, diğer insanların malları
ve canlarını hedef seçmeleri daha sıradan ve basit bir iştir onlar
için. Hatta kendi eylemlerini kutsarlar..
Terör genellikle egemen otoriteye karşı başkaldırı biçimi olarak
özel bir anlam taşır..
Teröristin bir ideali ve ideolojisi var. Gayeye giden her yol
meşrudur. Düşmanının düşmanı onun dostudur icabında. Bu alemde
herkes birbirini kullanır. Bazen kimin kimi kullandığı da belli
olmaz. Terörle başetmek pek kolay değildir. Hele terör
mafyalaşmışsa ya da yabancı istihbarat örgütleri ile fazla iç içe
geçmişlerse ne zaman, ne yapacakları belli olmaz. Bir süre sonra
ilkeleri filan da kalmaz zaten.. Tehdit, şantaj her şey
mümkün..
AVRUPA'DA MÜSLÜMANLARA YAPILANIN DÖRTTE
BİRİ TÜRKİYE'DEKİ GAYRİMÜSLİMLERE YAPILSA...
Tekrar Paris saldırısına dönecek olursak, bunun teknik olarak
Sultanahmet saldırısından ya da Avrupa’da son zamanlarda
Müslümanlara ait konut, iş ve mabedlere yönelik saldırılardan pek
farkı yok.. Düşünüyorum da, Avrupa’da Müslümanlara yönelik
saldırıların dörtte biri Türkiye’deki gayrimüslimlere yönelik olsa
idi ne olurdu. Bırakın Türkiye’yi, aynı şekilde Suriye’deki
kiliselere ya da havralara yönelik bir saldırı olsaydı... Batı bu
çifte standarttan vazgeçmek zorunda..
Suriye’yi terör bataklığına çevirenler, bir gün aynı terörün
kendilerini de vuracağını düşünmeleri gerekirdi. 2 yıl önce bir
mizah dergisinde kutsala yönelik kaba bir tecavüzün ardından
gerçekleştirilen saldırı, suçlu kişiye değil, o binada bulunan
herkese birden yönelik bir saldırı. Kim, niçin böyle bir şey yaptı
bilmiyoruz. Saldırı hiç bir şekilde kabul edilemez. Kim, ne için
yaparsa yapsın, bu saldırı İslamifobia’yi artıracak. Aynı şekilde
yabancı düşmanlığını da. Bundan sonra karşı misilleme olur mu, onu
da bilmiyoruz..
Saldırının dışarıdan mı, Fransa’nın içinden mi, onu da bilmiyoruz.
Belki de Suriye’den geliyorlar, ya da Mali’den, Çad’dan..
PARALEL YAPIYA SAHİP ÇIKANLAR ŞİMDİ TAVIRLARINI GÖZDEN
GEÇİRSİN
Bu ifade özgürlüğüne yönelik bir saldırıdan daha fazla bir anlam
taşıyor bana kalırsa. Batı basını ezberini tekrarlıyor. Batılı
siyasetçi de “dibek dövenin ‘hık’ deyicisi” ya da “bozacının şahidi
şıracı” rolünde. Gerçek şu sanki, “rüzgâr ekenler fırtına
biçiyorlar”.. Mali, Tunus, Suriye, Çad, Orta Afrika, bu sonuçta
bütün bunların etkisi olabilir... Etme bulma dünyası bu dünya. Tam
da Avrupa’da yabancı düşmanlığı ve İslamifobia tartışılırken ortaya
çıkan bu olayın çok yönlü olarak ele alınması gerek. Fehriye
Erdal’a, Türkiye’deki ve İslam dünyasındaki terör örgütlerine arka
çıkanlar, sahip çıkanlar, destek verenler, Türkiye’deki terör
eylemleri karşısında sessiz kalanlar şimdi ocaklarına düşen ateş
karşısında nasıl tepki verecekler bakalım.. Suriye’de ve Kuzey
Afrika’da yaşananlar karşısında sessizliklerini koruyanlar şimdi bu
konuyu ciddi bir şekilde yeniden masaya yatırmaları gerekir..
Paralel Yapı’ya sahip çıkan ABD, İngiltere, Fransa, İtalya, Almanya
hatta Sisi ve İsrail’le işbirliği içindeki ülkeler tavırlarını
yeniden gözden geçirmeleri gerekir..
Gerek Sultanahmet’teki intihar eylemi, gerek Türkiye’de, güneydeki,
doğudaki terör eylemlerini olayları batı ülkelerindeki eylemlerle
birlikte düşünmek gerek.
İspanyol sanatçı Toledo’nun uyarılarını yabana atmamak gerek.. Konu
dar anlamda bir ifade özgürlüğü sorunu değil, eğer dip dalga ve üst
akıl’ı hesaba katmazsanız “Müslümanlara ölüm” sloganı atan intikam
tugayları ile başedemezsiniz. Evet, sizin yaktığınız, üflediğiniz
ateş İslam coğrafyasında hâlâ her gün yüzlerce can almaya devam
ediyor..
İşe bakar mısınız, dün sol bir terör örgütü militanı bombalı
saldırı öncesi yakalanıyor, arkasından bir polis merkezine bir
canlı bomba saldırısı. İlk şüphe gerçek çıkmadı. Son tesbit
“karadul”..
TERÖRE DAVETİYE ÇIKARDILAR, CEVABINI ALDILAR
Fransa’da 2 yıldır yaptıkları densizlikle övünen mizah grubu, “hadi
gelsene, ne zaman geleceksiniz”, “hadi gel artık, geç kaldın” diye
teröre davetiye çıkartarak kışkırtmalarını sürdürürken cevabı kendi
içinden, Cezayir asıllı, Yemen El Kaide’sine bağlı olduğu söyleyen
kardeşlerden aldı. Ardından bir polis ve belediye görevlisi bir
başka saldırının hedefi oldu. Ardından bir caminin yakınındaki bir
kebabçıya saldırıldı. Batılıların İslam dünyasındaki işbirlikçileri
de bu gelişmeler karşısında bir panik içine girdiler..
Bakın bu iş burada bitmeyecek. Bugün değilse yarın, ama mutlaka bir
gün, bu işler kontrolden çıkar. Canları, kutsalları, malları ve
onurları yağmalanan insanlar öfke ile ayaklandıkları gün sonuç çok
daha dehşet verici olacaktır.. Terörü kendi toprakları dışına
sürmek ve orada hedef ülkelere yönlendirmek akıllı bir çözüm şekli
değil. Yaktığınız o ateş gün gelir sizi de yakar. Daha bu ne ki!
Gelecek günler geçen günleri aratabilir.