Abdullah Öcalan böyle ağız değiştirdi
Abone olAbdullah Öcalan, Silvan’daki PKK saldırısında 13 askerin ve yedi örgüt mensubunun hayatını kaybetmesi il ilgili konuştu
Silvan'da 13 askerin şehit düşmesine neden olan saldırı
sonrası gözlerin çevrildiği terör örgütü lideri Öcalan tehdidi
büyüttü. Daha önce devletle anlaştığı yönünde açıklama yapan Öcalan
ağız değişti.
İstedikleri adımlar atılmazsa çatışmaların devam edeceğini söyleyen
Öcalan, "Yarın bunun on katı gelişebilir. Bir günde çok fazla
kayıplar da yaşanabilir. Eskisi gibi sadece kırsalda da
olmayabilir, şehirlerde de olabilir" tehdidinde bulundu.
BİR HAFTADA HALLEDERİZ
"PKK'ya silahı ancak ben bıraktırabilirim"
diyen Öcalan, "Silah bıraksınlar, yoksa bir şey
olmaz" diyen Başbakan Erdoğan'a da çağrıda bulundu:
"Başbakan 'Biz bu işin silahlarla çözülmeyeceğine inanıyoruz.
Meseleyi demokratik anayasal yöntemlerle çözeceğiz' derse, bir
haftada hallederiz."
Öcalan'ın avukatlara yaptığı açıklamalar örgüte yakın
ANF'de yayınlandı:
SİLVAN YORUMU: Sorun sürüncemede bırakılırsa,
demokratik çözüme gelinmez, silahların susturulması için bize
gerekli olanaklar tanınmazsa ne yazık ki bu çatışmalar devam eder.
Ben gerilla kayıplarına da asker polis kayıplarına da üzülüyorum.
Askeri yakan ateş de gerillayı yakan ateş de aynı ateştir. İşte
görülüyor Silvan'daki olaylar.
YARIN ON KATI YAŞANABİLİR: Yarın bunun on katı
gelişebilir. Bir günde çok fazla kayıplar da yaşanabilir. Eskisi
gibi sadece kırsalda da olmayabilir, şehirlerde de olabilir. Halk
bir günde toplanıp Paris'te nasıl Bastil zindanına yürüdülerse
Diyarbakır'da da işte o tutukluların olduğu yere yürürse ne
yapacaksınız? Bütün bunlar olabilir. Öfke birikmesi var.
ÖZERKLİK İLANI: Aslında demokratik özerklik
2005'te ilan edilmişti. Önemli olan bunun içini doldurmaktır,
pratik uygulamasını yapmaktır. İlandan ziyade pratikleşmesi
önemlidir. Pratikleşmedikten sonra ilan çok da anlamlı değil. Artık
pratikleştirme yönünde çalışmalarını yoğunlaştırabilirler.
BDP'YE ELEŞTİRİ: BDP'ye ‘şiddetle arana mesafe koy’ deniliyor. Bu konuda, BDP'liler kendilerini tam ifade edebilmelidirler. BDP'nin şiddetle hiçbir ilişkisi yoktur. Zaten BDP'nin PKK'yi, KCK'yi temsil gücü de, durumu da yoktur. Temsilcisi de değildir. Aralarında Bunu açıkça söylemeliler. BDP'liler ‘biz siyasi temsilcileri değiliz ama PKK'ye de düşmanlık yapamayız’ diyebilirler. Meclisteyiz, biz demokratik sivil bir partiyiz, sorunun demokratik çözümünü sağlıyoruz, yasal, anayasal çalışmalarda rolümüzü oynamaya hazırız’ diyebilirler.
SİLAHLARI ANCAK BEN BIRAKTIRIRIM: Heyetle en
son bir görüşme daha gerçekleştirdik. Böyle kritik ve sıcak bir
dönemde bile görüşmenin sürmesi ciddidir, önemlidir. Silahları
bıraktırma irademiz var. Açık ve net söylüyorum. Benim dışımda
kimse silahları bıraktıramaz. En azından şimdi durum budur. Bunu
ben söylediğim için böyle değildir, bu rolü ben kendi kendime
biçmiyorum. Bunu herkes görüyor, herkes söylüyor, devlet de
söylüyor, ‘bir tek sen silahları bıraktırabilirsin’
diyor.
ERDOĞAN'DAN BEKLENTİ: Başbakan bir çağrı
yapabilir; “biz bu işin silahlarla çözülmeyeceğine inanıyoruz. Bu
meseleyi demokratik anayasal yöntemlerle çözeceğiz” derse, bir
haftada hallederiz.