Abdullah Gül'ün Cemaat ile arası nasıldı? Bomba sırlar
Abone ol11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün eski danışmanı Ahmet Sever, Gül'ün yanında görev aldığı süre boyunca yaşadıklarını kaleme aldığı kitapta, Gül ile cemaat arasındaki ilişkinin boyutunu anlattı.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 12 yıl boyunca
danışmanlığını yapan Ahmet Sever, kaleme aldığı 'Abdullah Gül
ile 12 Yıl' adlı kitapta, Gül'ün Gazeteci Ruşen Çakır’ı
Cemaatçi polislerin elinden kurtardığını ve MİT Müsteşarı Hakan
Fidan’ın ifade vermesine nasıl engel olmaya çalıştığını
yazdı.
Cemaatin gazetesinin Abdullah Gül'ün sözlerini çarpıtmasını
da anlatan Sever, Gül'ün Fethullah Gülen ile ilgili ''Bu kadar
meraklıysan gel bir parti kur, siyasete gir!'' dediğini de bir kaç
kez duyduğunu söyledi.
ABDULLAH GÜL'ÜN CEMAAT İLE İLİŞKİSİ NASIL?
"Abdullah Gül'ün Cemaat’e yakın olduğu'na dair görüşler olduğunun
hatırlatılması üzerine Sever, "12 yıl yanı başında çalıştım.
Yakınlığa tanık olmadım. Aksine Fethullah Gülen’in vaazlarını
okuyup, “Hocaefendi bir din adamı gibi değil siyasetçi gibi
konuşuyor, bu kadar meraklıysan gel bir parti kur, siyasete gir!”
dediğini birkaç kez duydum. Yabancı basına da “Cemaat’e özel ilgim,
yakınlığım yok; dünya görüşümde hiçbir etkisi yok” diye
konuştu.
Sever, ayrıca Gül için, "Necip Fazıl’cı, onun ekolü... Cemaat’le
hiç alakası yok." dedi.
İşte Sever'in Hürriyet'e, kitabına ilişkin açıkladığı o bilgiler:
"RUŞEN BENİ ARADI"
Ruşen, “Beni içeri alacaklar, kaynağımdan eminim” diye beni aradı.
Cumhurbaşkanı’yla görüştüm, şaşırdı. “Bakayım, seni ararım” dedi.
Ertesi gün çağırdı, “Haklıymış” dedi. “Alacaklarmış, ben müdahale
ettim, rahat olsun” diye ekledi. Emniyetten birkaç isimle irtibatı
kesmesini önerdi. Yoksa Ahmet Şık ve Nedim Şener’den önce Ruşen
hapse girecekti.
"TEPKİSİNİ KOYDU"
("Ama Ahmet Şık ve Nedim Şener içeri alındı." cümlesine karşılık
olarak) Biz içeri alındıklarında öğrendik. Tepkisini koydu. Hakim
ve savcıları uyardı. Zekeriya Öz’den açıklama geldi: “Hiçbir makam
ve mevki bize talimat veremez” diye... Buna çok sinirlendiğini
hatırlıyorum. Adalet Bakanı Sadullah Ergin’i çağırdı. Görüşmeden
kısa süre sonra Öz başka göreve kaydırıldı.
ZAMAN GAZETESİ İLE YAŞADIĞI SORUN
hmet ve Nedim’le ilgili açıklamayı iki gazeteye verecektik. “Biri
Zaman olsun” dedi. Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı’yı
Tarabya’ya çağırdı. Ertesi gün tam bir şok yaşadık. Milliyet’te
mesaj doğru çıktı. “Kaygı duyuyorum” sözü sürmanşetti. Zaman’da da
sürmanşetti ama hiç alakası olmayan şekilde: “Gazeteciler
gazetecilik dışında faaliyette bulunmamalı” diye.
DUMANLI'YA CEVAP
Ekrem Dumanlı “Efendim, gazeteciler gazetecilik dışında faaliyette
bulunabilirler mi?” diye sormuş. Cumhurbaşkanı “Elbette
bulunamazlar” demiş. Hepsi bu.
"CEMAATİN O DÖNEMKİ RUH HALİ BU"
( "Bir gazeteci bir gün önce yüz yüze görüştüğü Cumhurbaşkanı’nın
sözlerini böyle pervasızca çarpıtabilir mi?" sorusuna cevaben)
Cemaat’in o dönemki ruh hali bu. Hollanda gezisine Sedat Ergin’i
davet ettim. Zaman’dan kimseyi almadık. Ekrem Dumanlı bana mesaj
attı: “Ahmet Bey, beni yaraladın, haberin olsun! Sedat Ergin orada!
Zaman nerede?” Biz her şeyin başındayız gibi bir ruh
halindeydiler.
FİDAN'IN OSLO SÜRECİ SONRASI İFADE VERMESİNE GÜL MÜ
ENGEL OLDU?
Başbakan da istemedi. Ama bazı çevreler Abdullah Gül, “Git, bir şey
olmaz” demiş gibi bilinçli dezenformasyon yaptı. Hakan Fidan’ı
keşfeden Abdullah Gül’dür. “Sakın gitme” dedikten sonra “HSYK bir
karar alsın, dosyayı başka bir savcıya versin, bu konu duyulmadan
kapansın” dedi. Girişimler yapıldı ama HSYK’da bu karar çıkmadı.
Cemaat ilk kez kendini HSYK içinde belli etti.