Abdullah Gül'e Nobel ödülü...
Abone olHürriyet Gazetesi Yazarı Tufan Türenç, Abdullah Gül'ün danışmanları tarafından kendisine yapılan teklifi yazdı.
İnanılır gibi değil... Abdullah Gül'ün danışmanları kendisini
Türkiye olmadan Amerika'nın kesinlikle savaşa giremeyeceğine
inandırmış. Dahası bu danışmanlar şöyle demişler Başbakan'a:
‘‘Kararlı durursanız ve Amerika'ya direnirseniz savaşı önlersiniz.
O zaman Nobel Barış Ödülü'nün en güçlü adayı olursunuz.’’ Burada
dayanamayıp, nezaketi filan da unutarak ‘‘Yok artık devenin nalı’’
deyivermişim. Bunu söyleyen kişi sıradan biri değil, devletin en
kritik mevkilerinde bulunmuş, Amerika'yı da iyi tanıyan bir
diplomat-politikacı. Hemen kendimi toparlayıp özür diliyorum.
Karşımdaki kişi beni rahatlatıyor: ‘‘Özür dilemene gerek yok çünkü
böyle bir tepki göstermekte yerden göğe kadar haklısın. Ben de ilk
öğrendiğimde aynı şeyi söyledim.’’ Amerika'dan yeni dönen
politikacının anlattığına göre oralarda hava bizim açımızdan
gerçekten hiç de olumlu değil. Türkiye konusu açılınca insanlar
burunlarından soluyorlarmış. Herkes ‘‘İlişkiler derin yara aldı ama
dileriz dostluk devam eder’’ diyormuş. * * * Yine Amerika'dan yeni
dönen bir başka politikacının da izlenimleri aynı. Toplantılarda
tepkilerini dile getirirken diplomatik dil kullanmaya dikkat eden
Amerikalılar ikili görüşmelerde ağızlarına geleni söylüyorlarmış.
Açık açık ‘‘Türkiye bizim için bitti’’ diyorlarmış. Onlara ne kadar
‘‘Bu yaşananları Türkiye'ye mal etmeyin. AKP ile ilişkiler olarak
değerlendirin’’ deseniz de ikna olmuyorlarmış. Politikacı dostumuz
gösterilen tepkileri satır başlarıyla şöyle özetliyor: - ABD'nin
prestijini sarstınız. Nasıl devranacağınızı bize baştan
söyleseydiniz ilişkiler bu kadar yaralanmazdı. - Bundan sonra
yöneticilerinizin hiçbir sözüne güvenemeyiz. - Danışman diye gelip
bizimle konuşanların bundan sonra isimlerini bile duymak
istemiyoruz. - Bizi oyaladınız, kandırdınız. - Bizi geciktirdiniz,
planlarımızı altüst ettiniz. * * * Bu arada bize daima yardımcı
olan Musevi lobisi de sıkıntılıymış. Çünkü Amerikalılar ‘‘Bir daha
bize Türkiye için kulis yapmaya gelmeyin’’ diyorlarmış. Daha ileri
gidenler de olmuş... Saçmalayanlar, dostluğu dinamitleyeceklerini
bile düşünemeyecek kadar öfkeye kapılanlar... Bunlar Türkiye'nin
defterden silinmesinden yanaymışlar. AKP'nin takıyye yaptığından,
Türkiye'yi Batı'dan koparmak için böyle bir strateji uyguladığından
kuşkulanıyorlarmış. İlginçtir ama bu düşünce Türkiye'de de giderek
yayılıyor. Kuşkusuz Irak Savaşı ilişkileri yaraladı. Ancak bu
Türkiye’nin Amerika’dan koptuğu anlamına gelmez. Zaten ek bütçeye
konan 8.5 milyar dolarlık kredi de bunun kanıtı. Ama iki stratejik
müttefikin arasına güvensizliğin girdiği de muhakkak. Buna karşın
Avrupa Birliği ile yakınlaşma beklenirken Kıbrıs anlaşmazlığı
yüzünden orada da tersi gelişmeler oldu. Galiba en inanılmazı da 20
yıldır elimizi kolumuzu sallaya sallaya girdiğimiz, bütün dünyanın
da olağan karşıladığı Kuzey Irak kapısının da kapanmasını
başarmamız... Gördünüz mü; öfkeyle sandığa gitmenin bedeli Türkiye
için ne kadar ağır oldu.