Abdullah Gül'e bölücü demediği kaldı
Abone olHükümete ağır eleştirilerini yoğunlaştıran MHP Lideri Bahçeli'nin bombardımanından Cumhurbaşkanı Gül de nasibini aldı...
İNTERNETHABER.COM - Başbakan Erdoğan ve AK Parti
Hükümeti'ni 'yıkım projesi'nin mimarı olarak niteleyen Devlet
Bahçeli suçlamalarını daha da yoğunlaştırdı ve hedef tahtasına
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ü de koydu...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli parti grubundanda
milletvekillerine sesleniyor... Bahçeli konuşmasına 2011
yılının huzur, mutluluk ve güzellikler getirmesini temenni ederek
başladı.
YENİ YILDA SORUNLAR DAHA DA ARTACAK!
2011 yılında Türkiye'deki şartların daha da ağırlaşacağını öne
süren Bahçeli, bu yıl yapılacak seçimlerin önemine değindi. Bahçeli
şöyle konuştu: "Sefalet şartlarında hayatını sürdüren
binlerce vatandaşımız hükümetin politikalarından bıkmıştır.
Milletimiz yapacağı seçimle iyi, güzeli, doğruyu güçlü bir şekilde
ortaya koyacaktır. AKP tarafından cepheleşmenin ileri aşamalarına
taşınmış olan toplumsal yapı seçimlerle birlikte nefes alacak ve
çıkacak neticeye göre geleceğini yorumlayacaktır."
Konuşmasında ana muhalefet partisine yüklenen Bahçeli, "CHP
iktidarın değirmenine su taşımaktadır" dedi.
İşte Bahçeli'nin konuşmasından ana başlıklar:
Bugün Türkiye hain projelerin cirit attığı bir yer haline gelmişse
bunun sorumlusu köksüz Adalet ve Kalkınma Partisi'nden başkasından
biri değildir. Kolkola olduğu bölücülüğün siyasi uzantılarıyla
taktik gereği olarak söz düellosuna tutulmuşlardır. Milletimiz bu
defa AKP'nin çirkin makyajına kanmayacak er meydanında iktidarın
sırtını yere getirecektir.
BU SEÇİM MİLLET İÇİN MİLAT OLACAK
Milletimizin geleceği hakkında yaptığı tercih ve seçim bir kez daha
ortaya çıkacaktır. Demokrasinin yol göstericiliğiyle birlikte
yapılan seçim Türkiye'de sarsılan kardeşlik bağının tesis edilip
edilemeyeceği, yolsuzluğun ve yoksulluğun hesabının sorulup
sorulmayacağı, çatışma ve istismar politikalarının sona erip
ermeyeceği, işsizliğin, gelir dağılımındaki adaletsizliğin son
bulup bulmayacağı, hayalci ve dış politikanın devam edip etmeyeceği
netlik kazanacak ve herşey berrak bir şekilde ortaya
çıkacaktır.
Milletimizin tercih ve müdahalesiyle Türkiye girdiği karanlık
tünelden çıkacaktır. Her iktidarın yıllar geçtikçe yozlaştığı bir
gerçektir. Ufku daralan, yapacakları biten ve takaati kalmayan
hükümetlerin yerine daha dinamik ve hazırlıklı hükümetlerin gelmesi
demokrasinin doğal sonuçlarıdır.
AKP HÜKÜMETİNİN ENERJİSİ BİTMİŞTİR!
AKP hükümeti yetersiz kalmıştır ve ülkemizi karanlığa çekmiştir. Bu
süreçte milletimiz dağılma devletimiz parçalanma eşiğine gelmiştir.
Bu süreçte Türkçe saldırıya uğramış ikinci dilin kamusal alanda
kullanılması devlet eliyle oluşturmuştur. Toplumun her kesimi
iktidar politikalarından şikayetçi hale gelmiştir. AKP hükümetinin
enerjisi bitmiş, dermanı tükenmiş tahammülsüz bir ruh halinde kendi
kendini yemeye başlayan bir garabete dönüşmüştür.
AKP hükümetinin yeni bir dört yıla ihtiyaç duyduğu anlaşılmaktadır.
AKP'nin yeni bir anayasa yazması için dört yıl hedeflenmektedir.
PKK açılımının Türkiye'yi dinamitlemesi için AKP'nin açılımına
ihtiyaç vardır. AKP'nin dört yıl daha yıkım işlemine devam etmesi
istenmektedir. Cumhurbaşkanlığı seçimi için şimdiden hazırlığa
giren Recep Tayyip Erdoğan önümüzdeki seçimleri de kendisi için bir
dönüm noktası görmektedir.
YÜCE DİVAN YOLU ARDINA KADAR AÇILACAK!
Bu zihniyet Çankaya yokuşunda soluksuz, aciz ve bitmiş bir şekilde
kalacaktır. AKP iktidarı egemenliğin asil sahibinden gecikmiş olan
şamarı mutlaka yiyecektir. Türk Milleti bu iki yüzlülüğe
aldanmayacaktır. Önümüzdeki genel seçimde zalimin azı dişi
sökülecek, iki dilli hayili kursaklarında kalacaktır. Bu süreçte
AKP'nin hesap vereceği Yüce Divan yolu ardına kadar
açılacaktır.
Bazı belediyelerde iki dilli uygulamasının önünün açılması esasında
PKK açılımının bir sonucudur. İlaç küpürlerinin hazırlanmasında,
nikah işleminde, camiideki vaazlarda Türkçe dışında başka bir dilin
kullanılması Türk milletini etnik ayrışmanın eşiğine kadar
getirecektir. Ana okulundan üniversiteye kadar mahalli ölçekteki
dilin devreye girmesi birlik ve bütünlüğümüzü ortadan
kaldıracaktır.
MİLLİ GÜVENLİK KURULUSU SÖZDE KALMIŞTIR!
Bu çerçevede TRT Şeş'i açan ve faaliyete geçiren AKP hükümetidir.
Erdoğan ve hükümetinin ikinci dil isteklerine karşı müsamahakar
tavırları hepimizin bildiği gerçekler arasındadır. AKP'nin ihanete
uzanan yanlışları neticesinde siyasi bölücülük taleplerini
kitleselleştirmek için durmadan uğraş vermiştir. Bu şartlar altında
yapılan MGK toplantısı ve orada alınan kararlar yeni bir oyalama
sürecini göstermiştir. Tek bayrak, tek dil yalnızca sözde kalmış ve
seçime yönelik olduğu izlenimlerimizi kuvvetlendirmiştir.
Sözkonusu MGK'da kardeşlik, birlik ve beraberlikte TC'nin olduğu
yönündeki kararlılık beyanları havanda su dövmekten öteye
gidememiştir. Kötülüğün kaynağı MGK sıralarında oturan AKP
hükümetidir. Tahriklerin önünü açan, bölücü taleplerin azmasına
kapı aralayan AKP zihniyetinden başkası değildir.
GÜL'ÜN DİYARBAKIR GEZİSİ
TALİHSİZLİK!
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Diyarbakır
gezisini ağır eleştiren Bahçeli'nin konuşmasından ilgili bölümü
okumak için ikinci sayfaya geçiniz...
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçtiğimiz yılın son günlerinde
gerçekleştirdiği Diyarbakır gezisi ve ortaya çıkan vahim ve
ibretlik gelişmeler bize başka bir fikir vermemiştir.Milli Güvenlik
Kurulu kararları arasında Türkçenin öne çıkarılması, Sayın
Cumhurbaşkanı’nın karşılama törenleri sırasında pankartlarda ve
afişlerde Türkçe dışındaki bir dilin kullanılmasıyla çiğnenmiş ve
anlamsız bir hale getirilmiştir.Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan
açıklamada ise, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’ne yapılan
ziyaretin ne öncesinde ne de ziyaret sırasında iki dilli tabelaya
rastlanılmadığı ifade edilmiştir.Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü
karşılama törenleri esnasında; Türkçe afişlerin yanında mahalli
dilin de yazıldığı pankartların görülmediği yönündeki sözlerin
bizim açımızdan hiçbir hükmü yoktur.
SAYIN GÜL RESMİ İNTERNET SİTESİNE BAKSIN!
Bu konuda 30 Aralık 2010 tarihinde
yaptığımız basın açıklamasında dile getirdiğimiz görüşlere
üzüldüğünü söyleyerek Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin iki dilli
hizmet konusundaki uygulamalarını gizlemeye çalışan Sayın
Cumhurbaşkanı’na şu gerçekleri Türk milletinin önünde hatırlatmak
ve kendisinden açıklama beklediğimizi belirtmek isterim.Sayın Cumhurbaşkanı’na ilk tavsiyemiz her şeyden önce
Diyarbakır belediyesinin resmi internet sitesine bakmasıdır.
Diyarbakır Belediyesi’nin resmi internet sitesi Türkçe ve Kürtçe
iki dillidir.Belediye hizmet birimleri Kürtçe ve Türkçe isimlerle
sitede yer almaktadır.Cumhurbaşkanı Gül’ün ziyareti de resmi sitede
iki dilli yansıtılmıştır.
SAYIN CUMHURBAŞKANI HİÇ ÜZÜLMESİN!
Diyarbakır Belediye başkanı şehrin
tüm girişlerine Türkçe ve Kürtçe hoş geldiniz tabelaları
asacaklarını açıklamıştır. Bunun yanı sıra, imar planına açılan
yeni yerleşim birimlerine Kürt tarihini hatırlatan isimler
vereceklerini de belirtmiştir.Belediye Meclisi’nin yeni isimleri
kabul etmesiyle cadde ve sokaklara iki dilli tabelalar
asılacaktır.Devlete, Anayasaya ve kanunlara meydan okuyarak fiili
durum yaratmayı amaçlayan bu kararlar Sayın Cumhurbaşkanı’nın
Diyarbakır ziyaretinden kısa bir süre önce Aralık 2010’un ikinci
yarısında alınmıştır.Sayın Cumhurbaşkanı bütün bunları bilerek bu
belediyeyi ziyaret etmiştir.Bu bakımdan Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu
konudaki tespit ve eleştirilerimizden üzüntü duymasına gerek
bulunmamaktadır.Üzüntü ve endişe duyulacak bir durum varsa, bu da
Sayın Cumhurbaşkanı’nın etnik bölücülere cesaret ve meşruiyet
kazandıracak fiiller içine girmesi, bunun sonucu Cumhurbaşkanlığı
makamının yara almış olmasıdır.
EMİN OLUN NE MİLLET NE DE ALLAH AFFEDECEK!
Cumhurbaşkanı’nın beyanlarını, hükümetin
inşa ettiği sonu meçhul karanlıklar ve tuzaklarla dolu gidişatı bir
de bu zaviyeden değerlendirmek gerekmektedir.Bu itibarla sorumluluk
mertebesinde bulunanların söz ve davranışlarıyla anayasa suçu
işlediklerinin farkına varmaları kendi hayırlarına olacaktır.
Türk’ü, Türkçeyi, Türk milletini; siyasi fantezileri uğruna
değersizleştirmeye, küçültmeye ve içini boşatmaya çalışanları emin
olun ki ne millet ne de yüce Allah affedecektir. Böylesi bir
alçalmanın içinde olanlardan hesap sormak da bizim en öncelikli
görevimizdir ve bu milli görevi yerine getireceğimizden de hiç
kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
MEMUR HÜKÜMETE SANDIKTA HESAP SORACAK
Bu yılın ilk altı ayında yüzde 4 maaş zammı alacak olan ve enflasyon farkından kaynaklanan küçük zam farklarıyla avutulan memurlarımız AKP hükümetine gününü mutlaka gösterecektir. Milliyetçi Hareket Partisi’nin güçlü iktidarında ise herkesin sorunu çözülecek, ekonomik problemler son bulacak ve refah her haneye yağmur gibi yağacaktır. Son olarak şunu söylemeliyim ki; Türkiye’nin; içinden geçtiği yüksek gerilimi uzun süre taşıyamayacağı, bu yükü daha fazla kaldıramayacağı ortadadır. Bu felaket gidişatının ne pahasına olursa olsun önlenmesi Türkiye için çok ciddi bir beka meselesi haline gelmiştir.Bu karanlık sürüklenişi durduracak, bu çıkmazı çözecek yegâne güç seçim sandığıdır.