Abdullah Gül'den tarihi açıklama
Abone ol'Oradaki petrolden Türkiye hakkını alır' diyen Gül, diğer yandan Çetin Doğan Paşa'ya da cevap verdi.
'Oradaki petrolden Türkiye hakkını
alır'
SOHBET ODASI
DERYA SAZAK
Irak'a asker gönderme konusunda hükümet karar aşamasına geldi mi?
ABD'den gelen 'sualname'ye yanıt çerçevesinde konu bugün MGK'da ele
alınacak. Bağdat'taki BM temsilciliğine yönelik saldırı Türkiye
açısından da yeni riskler doğurmayacak
mı?
Irak'ta olup bitenler bizi yakından
ilgilendiriyor. Irak bizim komşumuz, savaş sonrası istikrarın bir
an önce sağlanmasını istiyoruz, toprak bütünlüğünü savunuyoruz.
Ancak komşuda huzursuzluk varsa, devamlı kavga gürültü oluyorsa,
bunlar sizin bahçenize taşıyorsa siz de rahat edemezsiniz. Huzur
derken... Ne zaman ki Irak halkının kendisini yöneteceği bir
hükümet gelir, anayasa yapılır, seçimlerle çoğulcu yapıya geçilir,
asgari demokrasinin şartları yerine getirilir ve normalleşme
sağlanır. Türkiye olarak biz bunu istiyoruz.
ABD saygıyla karşıladı
1 Mart'ta Meclis kararıyla savaşın dışında kalan
Türkiye, şimdi Irak'a niye gidecek? Ne değişti?.. Barışa katkı
gerekçesiyle bile olsa ne değişti? Irak'ta her gün insanlar
ölüyor.
O zaman savaşa girmek söz konusuydu. İkincisi
Türkiye'ye yabancı asker gelecekti. 50 - 60 bin asker bizim
topraklarımıza gelecekti. TBMM üyelerinin en çok sorguladığı
konular bunlardı. Irak'ta çok sınırlı bir alana, 20 - 30 kilometre
girilecekti. Musul, Kerkük'e gidilmeyecekti. Meclis bunları
tartıştı. Tezkere geçmeyince biz hükümet olarak bu kararın
arkasında durduk. En ufak kompleks duymadık. Mademki çok açık bir
demokratik süreç içinde Meclis karar aldı, herkes buna saygı
duymalıydı. ABD yönetimi önce çok üzüldü ama onlar da saygıyla
karşıladılar.
Türkiye yıpratıldı
ABD Savunma ve Dışişleri Bakan Yardımcıları
'Türkiye hata yaptı' diyerek ağır çıkışlar yaptılar.
Onlar da söylediler ama asıl Türkiye'nin içinde
'kraldan çok kralcı geçinenler' çok oldu. Meclis'in kararı
karşısında saygı duymak gerekirken hükümeti hırpaladılar, Türkiye
yıpratıldı.
Duruşumuz doğruydu diyorsunuz.
Meclis kararı çıktıktan sonra biz o iradeye
saygı gösterdik.
Siz başbakandınız ve hükümet tezkeresinde
Amerikan askerlerinin Irak'a geçişine, Türkiye'de konuşlanmasına
olanak tanınmasını istemiştiniz. Meclis bunu reddetti.
Demokratik irade öyle tecelli etti.
Bugün ne yapacaksınız? Hükümet, Irak'a asker
göndermek istiyor. Meclis 1 Mart tezkeresindeki gibi 'hayır' derse
ne olacak?
Şu anda bir karar almış değiliz. Değerlendirme
aşamasındayız. Şaka değil tabii ki. Önemli bir görev yapılacak.
Sayın Erdoğan'ın Beyaz Saray ziyaretinde de
tartışılmıştı 'Söz verdiniz?' diye... Washington'a bu defa siz
gittiniz. Söz verdiniz mi? ABD yeni bir düş kırıklığı
yaşamasın.
Hayır. Söz yok. Zabıtlar ortada. Bunu herkes
biliyor. ABD'ye gitmeden önce bize gayri resmi olarak
bildirmişlerdi.
Sualnameyi açar mısınız?
Savaştan sonra ABD birçok ülkeye 7 - 8 ülkeye
bir 'sualname' dağıttı. Anket gibi... Her ülke kendi kapasitesini
ortaya koyarcasına yanıt verdi.
Asker istemi var mıydı?
Türkiye olarak biz şu kadar asker gönderecek
güçteyiz dedik. Genelkurmay Başkanlığımız, "Siyasi irade karar
verirse biz bunu yapabiliriz" dedi. Hatırlayın, o sırada kamuoyunda
şöyle bir hava vardı: 'Her şeyin dışında kaldık. Herkes Irak'a
gidiyor, Türk askeri yaklaştırılmıyor, Polonya bile orada. Türkiye
dışlandı. ABD ile ilişkiler koptu.' Aylarca bunlar çok işlendi.
Hükümet eleştirildi.
Güç varsa davet var
Süleymaniye baskınında Türk askerine çuval
giydirilmesi gibi bir olay da yaşandı.
Bu dediğim hava ondan önce... Biz ne diyorduk:
'Herkes soğukkanlı olsun, Türkiye tecrit olmuyor, sonunda
Türkiye'den de oraya müdahale etmesi istenecektir.' Gerek Sayın
Başbakan, gerek ben hep bunu savunduk: 'Bugün Türk askerini Irak'a
yaklaştırmayanlar yakında davet edeceklerdir.' Türkiye bu bölgenin
asli unsurudur, ihmal edilmeyecek bir gücüdür. Tarihi gerçekler
var. Burayı yönetmiştir.
ABD, Irak'ta tutunmakta zorlanıyor. Savaşı
kazandı ama böyle giderse barışı kaybedecek. Askerler 'eve dönelim'
diyor. Türkiye'ye ihtiyaç, ABD'nin kendi çıkarları açısından
doğmadı mı? Başkan Bush, 'Bu yükü eylülden itibaren paylaşacak
ülkeler olacak' diyor. ABD'nin başı belada olmasa Türk askerini
ister miydi?
Doğru. Kimse kimseye açıktan 'favor yapmak'
istemez. Gücünüz varsa ihtiyaç duyuluyorsa, o zaman davet
edilirsiniz. Gelinen aşama Türkiye'nin bu bölgede ihmal
edilemeyeceğini gösteriyor. Şu anda biz her şeyi değerlendiriyoruz.
Bölgeye birçok elemanlarımız gidiyor, görüşmeler yapıyor. Siyasi
kararı ondan sonra vereceğiz. Ancak şu bir gerçek: 'Biz Amerikan
askerleri gibi orada olmayacağız.'
İşgal gücü...
Ne yazık ki Amerikalılar, savaştan sonra...
İşgalci gözüktüler.
O hale düştüler. Savaşı kolay kazandılar, ilk
haftalarda bir tepki görmediler.
Nerede hata yaptılar?
Halkla ilişkiyi kuramadılar. Halkı
kazanamadılar.
Türkiye'yi Amerikan ya da Polonya güçlerinden
ayıracak olan nedir? Türk askeri de 'işgalci' gözükmeyecek mi?
Biz şayet Irak'a gidersek... İşgalci hüviyetimiz
kesinlikle olamaz. Biz Irak halkına katkımız olacaksa gideceğiz.
Irak'ın normalleşmesine katkımız olacaksa gideriz. Washington'da da
bunu söyledim. Geniş bir politik vizyonun içinde oluruz. Jandarma,
asker, polis gücü olmayız. İnsani amaçlarla gideceğiz.
BM'ye bile güvensizlik doğmuşken Türkiye'nin
gerçek niyeti nasıl doğru anlaşılacak?
Irak'ta aşiret reisleri var, politik akımlar
var, toplum önderleri, din önderleri var, hepsiyle görüşüyoruz.
Eğer bu değerlendirmeler sonucu 'komşumuzun düzene kavuşmasına'
katkı yapacak kanaate ulaşırsak, o zaman siyasi irade 'evet'
diyecek.
Sualnamede ABD'den ne yanıt
geldi?
Çok bir ön yanıttı, Türkiye'nin ayrı bir bölgesi
olacak, askerler Bağdat'ın batısı, kuzeyi olabilir. Genelkurmay'da
ilk teklifi yaptıklarında ABD, 'serbest olacaksınız' dediler, Türk
komutasında özel bir sektör ve ayrı bir emir komuta zinciri olacak.
Nerede görev yapacağımıza biz karar vereceğiz.
Gelen yanıtta imza yokmuş.
Diplomatik ilişkilerde önce taslaklar gelir,
imza varmış yokmuş seviyesine düşürmemek lazım.
I Mart'ta tezkere çıkmadı, ABD kendi açısından
bir kazaya uğramamak için önce siz 'tezkereyi çıkarın, sonra
askerin nereye gideceğine bakarız' diye bekler mi?
Hayır, hayır.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın böyle bir telkini oldu
mu?
Hayır. Biz olaya tamamen Türkiye'nin çıkarları
açısından bakıyoruz.
Bir hükümet kararından çok 'devlet kararı' mı
almaya çalışıyorsunuz?
Nihai kararı tabii ki, siyasi irade, hükümet,
Meclis verecek.
BM temsilciliğinin havaya uçurulması Türkiye'nin
kararını etkilemez dediniz? Bu önemli bir gelişme değil mi?
Şüphesiz bunların hepsi değerlendirilecek.
Green card için kimse gitmez
Emekli olan bazı ordu komutanları tarafından
dile getirilen bazı kaygılar var; 'Galiçya'da, Yemen'de Mehmetçiğin
kanını boşa akıttık' diye... 'Green Card' benzetmesi yapıldı.
Genelkurmay Başkanı Sayın Özkök tarafından bu duyarlılıklar
hükümete yansıtılıyor mu?
Polemiğe girmek istemem. Silahlı Kuvvetler'de
üst düzey göreve gelmiş herkes Türkiye'nin ulusal çıkarlarını
ilgilendiren konularda hükümete tavsiyeler yapılırken nerelerden
geçildiğini bilir. Afganistan, Bosna, Irak her şey çok dikkatli
şekilde süzgeçten geçirilir. Kimse öyle birisinin peşine takılıp
öyle komutanın dediği 'Green Card' için falan oralara gitmez. Emir
komuta zinciri içinde bütün bu değerlendirmeler Genelkurmay Başkanı
tarafından hükümete iletiliyor.
Green Card...
Milli çıkarlar önde gelir. Kimse şöyle
düşünmesin. ABD baskısıyla hükümet bu kararı alır. Kesinlikle öyle
değil. Genelkurmay ile görüş ayrılığımız yok. Ferdi
değerlendirmelere gerek yok.
1 Mart tezkeresi öncesindeki 'asker rahatsız'
haberleri Meclis üzerinde etkili olmadı mı?
Bir komutanın verdiği demeçle veya emekli bir
komutan şöyle diyor diye Türk Silahlı Kuvvetleri'nin görüşü ortaya
çıkmaz. Dikkat ederseniz o zaman da haftada birkaç kez Genelkurmay
Başkanı ve ilgili komutanlar ile devamlı toplantılar yaptık.
Dışişleri Bakanı olarak siz Başbakan'a ve
hükümet üyelerine ne önereceksiniz?
Kayıtsız kalamayız. Ne olursa olsun diyemez bir
komşu ülke. Bizler de tam kararımızı vermedik.
Cumhurbaşkanı'nı ikna edebildiniz mi?
Sayın Cumhurbaşkanı'nın da kaygıları olabilir,
bizim de. Bunlar hep paylaşılıyor.
Türkiye, Irak'a asker gönderdikten sonra şehit cenazeleri gelmeye başlarsa ne olacak? AKP hükümeti bunu göze alamaz deniyor. Mehmetçiğin güvenliği nasıl sağlanacak?
Şüphesiz ki bu hepimizin en çok önem verdiği yaşamsal bir konu. Bir askerimizi bile kaybedemeyiz. Gözden çıkaramayız. Onun için 'Tamam mı? Karar verildi mi? sorusu üzerine 'şaka değil bu iş' deyişimizin sebebi budur. Afganistan'da Türk birliğinin görev süresi tamamlanıp ISAF komutanlığını kimse devir almayınca iki ay süreyle Mehmetçiğe herhangi bir zarar gelmesin diye her gün bilgi aldım. Şüphesiz ki aynı hassasiyeti, özeni Irak'ta göstereceğiz. Unutmayın ki, Türkiye PKK terör örgütüyle mücadelede 30 bin kayıp vermiştir. 4 - 5 bin terörist hâlâ Kuzey Irak'ta. Hepsini dikkate alacağız. Siz Irak'ın dışında kalalım derken gelecekte bunun maliyetini terörle öderseniz ne olacak?
Türk askeri Bağdat'a gidecek. Talabani ve Barzani Kuzey Irak'ta yabancı güç istemiyor. Bu durumda dağdaki PKK'lının tehdit oluşturması nasıl önlenecek?
Irak'ın toprak bütünlüğünden sorumlu olan otorite şu anda ABD ve İngiltere... BM bu realiteyi tanıdı. Dolayısıyla bu sorumluluklarını yerine getireceklerdir. Terörist listesinde saydıkları PKK'ya izin vermeyecektir.
AKP Grubu'nda Irak'a asker gönderme kararı çıkar mı?
Parti içi demokrasiyi işletiriz.
1 Mart öncesinde Tayyip Bey, ABD'nin Irak politikasına daha angaje, siz daha tereddütlü gibiydiniz, bu defa sizi daha heyecanlı ve istekli, Erdoğan'ı durgun ve temkinli görüyoruz. Bu izlenim doğru mu? Başbakan ile aynı görüşte misiniz?
Kesinlikle... Sayın Başbakan da, ben de aynı noktadayız.
Birinci tezkereye 100'e yakın AKP'li oy vermedi?
Biz bunu partinin birliğine, bütünlüğüne tehdit olarak görmedik. Hiçbir milletvekili arkadaşımıza körü körüne, aklınızı, oylarınızı cebimize koyun demedik bugüne kadar, yine demeyiz. Şüphesiz şu anlama da gelmez: Bu partide disiplin yoktur, sizler bağımsız seçilmiş milletvekillerisiniz demeyiz. Ama hükümet bir istikamet veriyorsa onu da anlamak gerekir. Türkiye'nin kimsenin toprağında gözü yok. Ancak burada derin bir analiz yapmak zorundasınız. Hiç karışmayacağım dersiniz Irak'a ama burada bedel ödersiniz terörle...
Stratejik olarak Türkiye'nin Anadolu'ya sıkışıp kalma, hapsolma keyfiyeti de yok.
Yok tabii, Türkiye'nin potansiyeli resmi sınırlarıyla sınırlanmış değildir. Türkiye'nin etkinliği, çıkarları kendi sınırlarını çok aşmaktadır.
Bu 'yeni Osmanlıcılık mı?'
Nasıl sınıflandırırsanız sınıflandırın ne derseniz deyin tabii ki Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya bizi yakından ilgilendirir. Türkiye, Anadolu'ya hapsedilemez ama bu kesinlikle bir serüvencilik değildir. Tarihimizden dersler de alıyoruz. Kendi sınırlarımız içinde huzur içinde olabilmek için sınır ötesindeki gelişmelerle de ilgilenmeliyiz. İstikrarlı bir Irak Türkiye'nin çıkarınadır. Oradaki petrolden de Türkiye hakkını, hukuki bir düzen içinde alacaktır. Irak'ın yapılanmasında söz sahibi olacaktır, ticarette alacaktır.