Abdullah Gül'den çarpıcı terör yorumu
Abone olGül Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can'ın görüşü son birkaç güne damgasını vurdu. Peki Gül o yoruma ne dedi?
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül son günlerde artan terör
olayları ile ilgili çarpıcı konuştu. Gül, "Terör örgütleri bazen
kullanılır, bazen motive edilir, bazen de ihale alır" dedi.
'İsrail'i mi kast ediyorsunuz?' sorusuna ise "elimizde delil yok"
diye yanıt verdi.
Gül Anayasa Mahkemesi raportörü Osman
Can'ın anayasa değişikliği konusundaki görüşleriyle ilgili soruyu
ise “Biraz tartışılsın bakalım” diye yanıtladı. Hatırlanacağı gibi
Can Anayasa Mahkemesi'nin Anayasa değişikliğiyle ilgili alacağı
aksi yönde bir kararın hükümet tarafından gözardı edilerek
referanduma gidilebileceğini söylemişti.
Abdullah Gül, resmi ziyaret amacıyla ve Kore Savaşı'nın 60. yıl
dönümü çerçevesinde Güney Kore'ye giderken uçakta gazetecilerle
sohbet etti ve sorularını cevaplandırdı.
TERÖR BAZEN İHALE ALIR
Gül, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ'un, Osmaniye'deki
terörist saldırıda şehit düşen 47 günlük asker eşi Pınar
Akdağ için yazdığı yazıda terörün eski kanlı günlerine döndüğü
yönünde açıklama yaptığının hatırlatılması üzerine şunları
söyledi:
“Terörden hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet diliyorum. Daha
iki ay olmamış evleneli, şehit oluyor. Eşini aradım, başsağlığı
diledim. Hissi boyutu derin olan bir durum var. Hep söylüyorum
Türkiye'nin en önemli meselesi, gündemi bu konudur, adını ne
koyarsanız koyun. Terör örgütleri bazen kullanılır, bazen
motive edilir, bazen de ihale alır. Kendi kuralları yoktur. Terörle
topyekun mücadele edilmelidir. Sadece silahla mücadele
değil, terörü minimize etmek, terör örgütünü izole etmek için bütün
boyutlarıyla topyekun mücadele ediyoruz. Terör Türkiye'nin daimi
gündemidir, hiçbir zaman gündemden düşmedi.”
İSRAİL'İ Mİ KAST ETTİ?
Bir gazetecinin “Terör örgütü PKK'nın kullanılmasını,
'İhale ediliyor' derken İsrail'i mi kastettiniz?”
yönündeki sorusunu Gül, “Elimizde kesin delil olmadan kimseyi kolay
kolay suçlayamam. Bunlar büyük suçlamalar. Ben öyle bir şey
kastetmedim” diye yanıtladı.
TÜRKİYE TERÖRDEN KEZİN KURTULACAK
Cumhurbaşkanı Gül, “Geçen sene terörle ilgili konuşurken 'güzel
şeyler olacak' demiştiniz. Hala umudunuzu koruyor
musunuz?” sorusuna şu karşılığı verdi:
“Türkiye bu işlerden (terörden) kurtulacak, kesin kurtulacak. Biraz
yoluna girerken baltalayanlar olur, bu işlerin devam etmesini
isteyenler olur. Bu işlerden kurtulmamız lazım. Bu işlerden
kurtulacağız. Açıkçası Türkiye'de teröre gerekçe olacak hiçbir şey
olmadığına da samimi olarak inanıyorum. Türkiye'nin her bakımdan
standartları giderek çok yükseliyor. Eskiden tabu olan şeyler tabu
olmaktan çıkmış vaziyette. Hayatınızın parçası oldu.
Türkiye'nin demokrasi standartları terörü ve teröristi
izole etme açısından çok önemlidir.”
CUMHURBAŞKANI RETORİK YAPMAZ, GERÇEKLERİ KONUŞUR
Açılımların yavaş olmasının bu konuyla bir ilgisi olup olmadığına
yönelik soruyu da Gül, şöyle yanıtladı:
“O detaylara girmeyeyim ama bu bizim kendi meselemizdir, burası
kendi evimizdir. Cumhurbaşkanı siyasetçi değildir,
cumhurbaşkanı günlük konuşmaz, cumhurbaşkanı hamaset
yapmaz, retorik yapmaz. Siyasetçiler günlük meseleleri
tabii ki konuşacaktır, yanlış anlaşılmasın. Bazı zor şeyleri ben
söyleyeceğim, mecliste yaptığım konuşmada bu zor şeyleri açık
şekilde söyledim. Burası kendi ülkemiz, kendi evimiz. Bu işten
kurtulmak için hep beraber ne gerekiyorsa yapacağız, yapmak
zorundayız. Yılamayız çünkü bunun başka bir yolu yok. Terörden ne
pahasına olursa olsun kurtulacağız, çıkacağız bu işin içinden. Bu
açıdan ben kesinlikle yine ümitliyim ama bazen istediğimiz şekilde
olmuyor. Dünyanın her tarafında bu işler böyle olmuştur. Terör
günlük mesele değil, hepimizin meselesidir. Türkiye'nin her
bakımdan birinci konusudur. Bu hiçbir zaman ihmal edilmez, terör
izole edilene kadar mücadele edeceğiz.”
GÜNEY KORE SORUSUNA DOĞRU CEVAP ALAMADI
Güney Kore'ye 1950 yılında ne kadar Türk askeri gittiğini
gazetecilere teker teker soran Gül, verilen cevaplardaki rakamın
giden asker sayısının çok uzağında kalması üzerine, şöyle
konuştu:
“Öyle 3-5 bin kişi değil 50 bin Türk askeri Güney Kore'ye gitti.
Kore ile askeri ilişkilerimiz de 1971 yılına kadar devam etti.
Kimin hangi ülkeyle böyle bir ilişkisi var? Bunu sınır çatışmamız
için değil, dünya barışı için, insanları korumak için, başka
ülkeleri korumak için yaptık. Dünya barışını korumak için, hür
sistemi korumak için, başkaları için canını feda eden 1000 kişimiz
var. Buna benzer bir ülke daha var, ABD var. Kendi çıkarları
dışında başkaları için, eğer o dünyanın jandarması diyorsanız,
kendi çıkarını korumak için diyorsanız o ayrı bir şey, hayatını
veren diğer bir ülkedir.”
ABD'DEN SONRA EN ÇOK KAYIP VEREN ÜLKE TÜRKİYE
Gazetecilere “ABD'den sonra en çok kayıp
veren kim bu dünyada?” diye soran Gül, yanıt beklemeden
sözlerine, “Hala Türkiye. Şimdi buradan şuna gelmek
istiyorum, bu büyük bir fedakarlık. Tabii ki o soğuk savaş
döneminde bu kararı verenler kolay vermediler. Bunu münakaşa etmek
için söylemiyorum. Acımasız soğuk savaş döneminde Türkiye hür
dünyanın yanında yer aldı. Bunun için gittiler. Şehitler var,
gaziler var, kaybolanlar var. 1000 askerimizi şehit vermişiz, bu
müthiş bir şey. Amerikalılar hala bunları anlatır ama biz
böyle muhteşem bir şeyi çok bilmeyiz, anlatmayız”
cümleleriyle devam etti.
Heyette Kore gazilerinin de olduğunu hatırlatan Gül, “Hepsi
madalyalarıyla buradalar. 'Bize onur verdiniz' dediler. Ben de
onlara 'siz bu heyetin en büyük onurusunuz' dedim. 30 sene sonra
ilk defa Kore'ye gidiyorlar” dedi.
EKSEN TARTIŞMASI
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, “Türkiye'nin komşularıyla ilişkileri
açısından, Türk Cumhuriyetleri açısından, tüm Müslüman ülkelerle
ilişkileri açısından kalkıp da Türkiye'nin ekseni kayıyor
mu diye konuşmak bilgisizliktir veya kötü niyettir”
dedi.
Türkiye'nin Afganistan'da, Kosova'da, Bosna'da, Afrika'da, Haiti'de
güvenlik gücü bulunduğunu hatırlatan Gül, eksen kayması
tartışmalarına değinerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Dünyanın her tarafında var. Bu eksen yanlış ortamlarda
konuşuluyor. Kaç gündür yaptığım konuşmalarda bunları söylüyorum,
bakın İngiltere'ye, Fransa'ya. İspanya'ya bakın. Dünyanın
dört bir tarafındaki ülkelerle çok iyi ilişkileri var. Bunların
ekseninden bahsediliyor mu? Avrupa'ya, AB'ye,
'İngiltere'nin ekseni nereye gitti?' diyen var mı? İspanya'nın
Latin Amerika'nın en devrimci ülkeleriyle çok özel anlaşmaları
vardır, çok özel ilişkileri vardır, ABD'ye en çok meydan okuyan
ülkelerle... Kimse 'İspanya'nın ekseni nereye kaydı' diyor mu?
Fransa'nın yine Afrika'da ilişki içinde olduğu eski
sömürgesi ve hala bırakmak istemediği ülkeler var. Kimse Fransa'nın
ekseninden söz ediyor mu?
Türkiye'nin komşularıyla ilişkileri açısından, Türk
Cumhuriyetleri açısından, tüm Müslüman ülkelerle ilişkileri
açısından kalkıp da 'Türkiye'nin ekseni kayıyor mu' diye
konuşmak bilgisizliktir veya kötü niyettir açıkçası. Kaldı
ki Türkiye, AB'nin dış politikada aldığı kararların yüzde 98'ine
katılan bir ülke. Türkiye'nin komşusuyla veya bölgesindeki
veya yakınındaki bir ülkeyle ilişkisine bakıp eksenini tartışmak
kadar abes bir şey olmaz. Ekseni tartışılır, başka
ülkelerin de ekseni tartışılır. Ortak değerler, insan haklarına
saygı, demokrasi, serbest piyasa ekonomisi diye özetlediğim
konulara bakmak lazım. 'Japonya'nın ekseni neresi?' diye
tartışılıyor mu? Yeni Zelanda'nın eksenini kimse tartışıyor
mu?”
Cumhurbaşkanı Gül, haritaya nereden bakılırsa durumun
farklı okunabileceğini belirterek, bunu şu örnekle anlattı:
“Brezilya'ya gittiğimde bana bir harita gösterdiler. Bizim
bildiğimiz haritalardan çok farklı. Onlar da küreyi başka türlü
açmışlar. Bir baktık Türkiye başka yerlerde, Avrupa başka
yerlerde. O yüzden Türkiye'yi başka türlü mukayese etmek
lazım. 2 sene, 4 sene, 10 sene, 20 sene 25 sene geriye
gidip şu anki durumla mukayese edeceksin. Demokrasi daha mı
güçlendi, daha mı zayıfladı. Standartlar, hukuk nasıl oldu, kime
yaklaştı? AB'ye daha mı yaklaşıyor, yoksa daha da uzaklaşıyor mu?
Bunlara bakarak konuşmak lazım. Bunlara bakarak bu soruyu kendinize
sorun bakalım.”
İRAN'LA İLGİLİ GELİŞMELER
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran konusunda Türkiye'nin
kandırıldığını düşünüp düşünmediğine ilişkin bir soru üzerine
şunları kaydetti:
“Türkiye'yi kimse kandıramaz. Komşu bir ülkeyiz. Irak ambargosunun
Türkiye'ye güvenlik ve ekonomik maliyetinin ne olduğunu bilen bir
ülkeyiz. Sadece ambargo çözmüyor, çözmedi işte. İşte
Irak'ta gördük. Kaç sene savaş yapıldı. Bir de şu konu önemli. Biz
asla komşumuzda, bölgede nükleer silah görmek istemeyiz.
Kim olursa olsun. Bu ülke Müslüman olur, bu ülke Musevi olur,
Hristiyan olur, şu olur, bu olur. Bunu söyledikten sonra şunu
söylemek istiyorum, bu nükleer mesele ya diplomasiyle hallolacak ya
da Irak'ta gördüğümüz şeyler olacak. Irak'ta gördüğümüz şeyleri
görmeye tahammülümüz yok. Dolayısıyla bu meselenin diplomasi
yoluyla hallolması için daha çok uğraşıyoruz. Niye daha çok
uğraşıyoruz? Komşu olduğumuz için. 'Size ne oluyor?' diye
sorabilirler. Bize bir şey olmuyor, biz komşu bir ülkeyiz.
Irak'ta olanları yaşadık. Aynı şeyleri yaşamak istemiyoruz. O
yüzden kendimizi daha çok sorumlu hissedip daha çok
uğraşıyoruz. 5-6 yıldır uğraşıyoruz. Dışişleri bakanı
olduğum dönemden beri.”
“TÜRKİYE'NİN OYUNA DEĞİL, NİYETİNE BAKMAK
LAZIM”
Gül, “Bu noktada Türkiye'nin oyuna filan değil, niyetine bakmak
lazım” dedikten sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bizim 'hayır' oyumuz aslında İran'ı masada tuttu.
'Ne oluyor da Türkiye kendi değil de başkalarının meseleleriyle çok
uğraşıyor?' Böyle değil. İşin esasında batıyla ters düşmek yok.
İşin esası 'İran nükleer silah yapıyor' demiyorum, bilmiyoruz
çünkü. Batı dünyası bundan çok şüpheleniyor. 'Bu gidişle
şöyle olur' diyor, o zaman bu işin çözümü için, bu işin diplomatik
yolla çözümü için uğraşıyoruz. İşin özünde ayrılık yok
Türkiye ile batı arasında. Onlardan daha fazla gayret
sarfediyoruz çünkü İran'ı masada tutmak için.”
Konuyla ilgili bir başka soruyu yanıtlayan Gül,
nükleer konusunun “çok hassas” olduğunu belirterek,
“Nükleer herkesin hakkıdır. Öyle bir şey ki bir noktaya
geldikten sonra şu yoldan gidersen silaha ulaşıyorsun, şu
yolda durursan nükleer enerjiye ulaşıyorsun. Türkiye'nin nükleer
enerjiye ihtiyacı yok mu? Mesela Brezilya, Japonya, Almanya'nın var
mı, yok ama isterlerse bu yola gidebilirler. Kuzey Kore'nin? Onlar
bir deneme yaptı. O zaman kulübe giriyorsunuz” diye konuştu.
İSRAİL'İN ÖZÜR DİLEMEMESİ
Bir gazetecinin, İsrail'in, yardım gemisindeki 9 Türkün öldürülmesi
olayıyla ilgili özür dilemeyeceğini açıkladığını ifade etmesi
üzerine Gül, “Nasıl telafi edileceğini onlar bilir”
dedi.
Gül, Anayasa Mahkemesi raportörü Osman Can'ın anayasa değişikliği
konusundaki görüşleriyle ilgili soruyu ise “Biraz
tartışılsın bakalım” diye yanıtladı.
Bir gazetecinin, Kore gezisinde ajandasında neler olduğunu sorması
üzerine Gül, Kore'ye Türkiye'nin ihracatının çok az olduğunu
söyledi.
Güney Kore'nin dünyanın dört bir yanına yatırım yaptığını, geçen
yıl 40 milyar dolar ihracat fazlası verdiğini hatırlatan Gül, bu
ülkenin Türkiye'deki yatırımlarının yarım milyar dolar bile
olmadığına dikkati çekti.
Abdullah Gül, “ajandasında nükleer enerji meselesinin de olduğunu”
söyledi.