Kemal Kılıçdaroğlu Almanya'da bir dizi temaslarda bulundu ama ne
konuşuldu kimse bilmiyor.
Bildiğimiz, gördüğümüz tek şey, sol yanına PKK'lı bir teröristi
alıp fotoğraf çektirmesi. Her seçim döneminde HDP ve PKK ile
yakınlaştığı için, kamuoyu bu duruma pek fazla
şaşırmadı.
Asıl şaşırtıcı olan, bu görüşmeden hemen sonra eski
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile yapılan gizli buluşmaydı.
Tabi bu görüşmenin detayları da sır gibi saklanıyor.
Gazeteciler dün Kılıçdaroğlu'na bu görüşmenin içeriğini soracak
oldu ama araya giren korumalar CHP liderini adeta kaçırır gibi
uzaklaştırdı.
Dün sosyal medyada bu konuya dair pek çok yorum yer aldı.
Takip ettiğim kadarıyla kamuoyunu şaşırtan bir gelişme olmuş.
Herkes, "Böyle bir buluşma beklemiyorduk. Acaba ne
konuştular?" diye sorup duruyor.
Ortaya bazı tahminler de atılmıyor değil.
Kimileri, "Abdullah Gül, ortak aday gösterilmesi
koşuluyla İstanbul Büyükşehir belediye Başkanlığı'na aday
olabilir" diyor.
Ancak görüşmenin nedeni bu değil. Sizi fazla merakta
bırakmadan anlatayım.
Yazılarımı takip edenler hatırlayacaktır.
Abdullah Gül'ün bir parti kurma, ya da bir partinin başına geçme
hazırlığı içinde olduğunu, Doğu ve Güneydoğu’daki aşiretler başta
olmak üzere bazı STK temsilcileriyle de gizliden gizliye
görüştüğünü yaklaşık 1 yıl önce duyurmuştum. Aslında bu yeni oluşum
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce harekete geçecekti ama işler
planlandığı gibi gitmediği için ertelendi.
Hangi tarihe ertelendiğini merak ediyorsanız, söyleyeyim.
Yerel seçimlerden hemen sonra harekete geçilecek. Kılıçdaroğlu
ile Gül arasında gerçekleşen görüşme, bu yeni oluşumun temelini
atmak içindi.
O temelin atılabilmesi için, AK Parti'nin bu seçimlerden zayıflamış
olarak çıkması gerekiyor. Sadece oy oranı alarak değil, İstanbul ve
Ankara gibi şehirleri de kaybetmesi gerekiyor.
İşte görüşmenin ana konusu da zaten bu mesele üzerine kurulu...
Duyduğuma göre Abdullah Gül, İstanbul için Ekrem İmamoğlu yerine,
AK Parti'den de oy alabilecek bir isim önerisinde
bulunmuş.
AK Parti'yi, AK Parti'nin içinden çıkan, herkesin sempatisini
kazanmış ve başarılarıyla nam salmış bir ismin zayıflatabileceğine
dair görüş bildirmiş.
Tahmin edemeyenler için söyleyeyim. O isim, bir dönem
ekonominin dümeninde oturan Ali Babacan!
Babacan'ın bu durumdan haberi var mı ya da Kemal Kılıçdaroğlu bu
ismi kabul eder mi bilmiyorum tabi...
Bu arada Abdullah Gül'ün yeni bir parti ya da oluşum içinde yer
alacağımı söyledim ama. Yeni parti yerine hazır bir partinin
başına da geçebilir.
Bu parti büyük ihtimalle Saadet Partisi olabilir
Fatih Erbakan'ın Refah Partisi'ni kurmasından sonra pili tamamen
biten Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ile
buluşması boşuna değildir herhalde...
Öyle değil mi?