Abdullah Gül: Hepimizin alacağı ders var
Abone olAbdullah Gül, FETÖ darbe girişimi sonrası başlayan Beykoz'da "demokrasi nöbeti" tutan vatandaşlara seslendi.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Fetullah Gülen ile grubunun nasıl teröre bulaştıklarını, terör örgütü haline dönüştüklerini dünyanın gördüğünü belirterek, "Burada hepimizin alacağı ders var. Bu derslerden biri, hiç kimsenin, aklını, fikrini başka birisine emanet etmemesi gerekir." dedi.
Kendisinin de Beykoz'da oturduğunu hatırlatan Gül, "Tabii ki bugün sizlerle beraber olurken aynı mahallenin bir ferdi gibi de heyecan duyuyorum" ifadesini kullandı.
"Aslında bu vesileyle aranızda olmak istemezdim. Aranızda güzel, daha mutlu vesilelerle olmak isterdim." diyen Gül, Türkiye'nin 15 Temmuz'da tarihinin en karanlık günlerinden birini yaşadığını dile getirdi.
11. Cumhurbaşkanı Gül, "Bütün Cumhuriyet tarihimiz boyunca hiç görmediğimiz, hiç yaşamadığımız, hiç de unutulamayacak bir acı, utanç ve rezillik yaşandı. Allah'a çok şükür ki böyle bir gece baskınından halkın, sizlerin cesaretiniz, fedakarlığınız ve vatan sevginiz memleketi kurtardı. Bu uğurda 300'e yakın şehitlerimiz oldu. Sivil vatandaşlarımız, kahraman polislerimiz ve kahraman askerlerimiz... Hepsine şükran borçluyuz. Allah hepsine rahmet etsin. Hepsinin mekanı cennet olsun. Bütün ailelerine, yakınlarına ve bütün Türk milletine bir kez daha başsağlığı diliyorum. Bu vesileyle ayrıca Beykoz'a da buradan da komşularınız, arkadaşlarınız olan 3 tane vatandaşımız, onlar da şehit oldular, onlar da hayatlarını verdiler. 80'e yakın yaralı vatandaşlarımız, Beykozlular var, onlara da acil şifalar diliyorum." şeklinde konuştu.
Türk milletinin bu hainliği yapanları hiçbir zaman unutmayacağını vurgulayan Gül, şöyle devam etti:
"Bunları yapanların hepsi deşifre oldular. Fetullah Gülen ile grubunun nasıl teröre bulaştıkları ve nasıl terör örgütü haline dönüştüklerini bütün dünya alem gördü. Burada hepimizin alacağı ders var. Bu derslerden biri, hiç kimsenin, aklını, fikrini başka birisine emanet etmemesi gerekir. Hiçbir insan, hiç kimsenin, aklını, fikrini başkasına kiraya vermemesi gerekir. İnsanın aklının almadığı şey, bu insanların akıllarını ve fikirlerini başkasına emanet edip kiraya vermiş olmaları. Yoksa bu caniliği, bu hainliği, bu gözünü kırpmadan halka saldırıyı nasıl gerçekleştirebilirler? Şimdi düşünün ki ayın 15'inden önce polis ve asker omuz omuza terörle mücadele ediyorlar. Biri yaralanınca öbürü kucaklayıp getiriyor. Böyle bir ülkede nasıl olur da askerle polis karşı karşıya gelir ve nasıl olur da acımasızca ateş edilebilir."
"Şüphesiz ki burada Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ayrı tutmamız gerekir." diyen Gül, şöyle konuştu:
"Silahlı Kuvvetlerimiz, Peygamber ocağı olarak biliriz ve öyledir de ama Silahlı Kuvvetler içinde bir grubun, demin söylediğim grubun gizli bir şekilde örgütlendiğini, uzun süre takiye yapıp kendilerini farklı gösterdiklerini, gizlediklerini, bunları kim hayal edebilirdi? Ne yazık ki bu grup neticede kahraman polise ve diğer kahraman askerlere ateş açtılar. Bunun da ötesinde köprüde, karakollarda, meydanlarda, Ankara'da, İstanbul'da halkla karşı karşıya geldiler. Şimdi burada siz vatandaşlarımızla ne kadar gurur duysak azdır. İşaret verildiğinde kim var dendiğinde, sağına soluna arkasına bakmadan sokağa çıktınız. Bizler sizlere seslendiğimizde, değerli Cumhurbaşkanı Tayyip Bey seslendiğinde, değerli Başbakan seslendiğinde bizler seslendiğimizde arkanıza bakmadan sokağa çıktınız ve öyle bir çıktınız ki ne tank gördünüz, ne zırhlı araç gördünüz, ne ağır silahlar, hiçbir şey görmedi gözünüz. Sadece bu vatanı karanlık bir döneme girmekten, bir cuntanın hakimiyetine girmesinden korudunuz. Bütün dünya ibretle seyretti ve bütün dünya Türk halkının bu cesareti ve fedakarlığıyla gurur duydu, hayran oldu ve başka milletlere de ders verdiniz. Değerli kardeşlerim, bu acıları yaşadık şimdi de işte sahip çıkıyorsunuz. Hala meydanlarda, evinizi, barkınızı bırakıp, kiminiz çocuklarınızla birlikte gece yarısına kadar Türkiye'ye sahip çıktığınızı, demokrasiye sahip çıktığınızı, milli iradeye sahip çıktığınızı gösteriyorsunuz. Hepinize müteşekkiriz, hepinize şükran borçluyuz. Sağ olun, var olun. Allah hepinizden razı olsun."
"Birbirimize daha saygılı, daha toleranslı ve daha anlayışlı davranmak zorundayız"
Gül, Türkiye'nin cuntanın haline girmesi halinde çok büyük acılar yaşanacağını vurgulayarak, "Çok şükür bundan kurtulundu. Şimdi süratle memleketimizi düzlüğe çıkartmak zorundayız. Şüphesiz ki bu hainliği yapanlar, yargı önünde, hukuk önünde hak ettikleri cezayı en şiddetli şekilde göreceklerdir. Onlar vahşice davranıp halka kadın erkek ayırt etmeden ateş açtılar. Şehit olanların içerisinde kadınlar da var, erkekler de var, profesör de var, esnaf da var, zengin de var, fakir de var. Her sınıftan vatandaş, tek yürek olup meydanlara çıktı ve bu büyük felaketi önledi. Şimdi, bu felaketi yapanlar, bu hainliği yapanlar, bu çılgınlığı yapanlar şüphesiz ki kanunlar önünde hesap vereceklerdir. Onlar vahşice yaptılar bunu ama şimdi medeni bir memleket, hukuk karşısında nasıl yargılarsa muhakkak ki öyle yargılanacaklar. Bunu da ibreti alem için herkes görecek." dedi.
Çıkarılacak ikinci dersin de herkesin birbirinin kıymetini, değerini iyi bilmesi olduğunu vurgulayan Gül, "İlk gün sokağa çıkanlar, ilk gün darbeye karşı duranlar kimlerdi dediğinizde bütün bir Türkiye oldu. Bütün siyasi partiler hiç ayırt etmeden söylüyorum, AK Parti, Cumhuriyet Halk Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, HDP hepsi açık bir şekilde bu darbeye karşı olduklarını söylediler ve bütün partiler birleşmiş oldu. Bütün vatandaşlarımız, demokrasilerde farklılıklar muhakkak olacaktır. Herkesin farklı farklı partileri olacaktır ama sokağa çıkanlar her partiden insanlar çıktı. Dolayısıyla birbirimizin değerini ve kıymetini bilmemiz gerekiyor. En kötü günlerde nasıl birleşildiğini gördük. Bundan sonra birbirimize daha saygılı, daha toleranslı ve daha anlayışlı davranmak zorundayız. Böyle bir musibet Türkiye'de hiç değilse böyle güzel bir havayı oluşturdu. Bunu illerimizde, semtlerimizde, ilçelerimizde, mahallelerimizde hep göstermeliyiz ve hep farklı farklı düşüncelerden, farklı farklı partilerden olan bütün vatandaşlarımıza, komşularımıza da saygımızı çok daha fazla artırmamız gerekiyor." ifadesini kullandı.
"Millet olarak birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmamız şarttır"
Bugün 5 askerin şehit düştüğünü hatırlatan Gül, "Şimdi bu tip büyük sıkıntılarımız varken hepimizin millet olarak birlik, beraberlik ve dayanışma içinde olmamız şarttır. Ayrıca Silahlı Kuvvetlerimizin aralarından bu tip hainler ve bu tip zavallılar çıktı diye Silahlı Kuvvetlerimizi zan altında da bırakmamız lazım." dedi.
"Dik dur eğilme Beykoz seninle" şeklinde tezahüratta bulunulması üzerine Gül, Beykoz'un vatanın ve milletin yanında olduğunu gösterdiğini dile getirerek, Beykozlularla gurur duyduğunu söyledi.
11. Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu bakımdan asker bizim askerimiz, subaylar bizim subaylarımız, gördünüz başta Genelkurmay Başkanı olmak üzere bütün kuvvet komutanları hiçbiri bu kirli, kepaze, rezil hainliğin içinde olmadılar. Allah korusun hiçbiri bunun içinde olmadılar, dolayısıyla bu yanlışlığı, bu hainliği yapanları asla orduya şamil kılmamamız gerekir. Onun için Türk Silahlı Kuvvetlerinin güçlü olması hepimiz için gurur kaynağıdır. Emniyet teşkilatımız, polislerimizin hepsinin güçlü olması hepimiz için gurur kaynağıdır. Bu kurumları güçlü bir şekilde korumamız lazım. İçlerinde yanlış yapanları şüphesiz ki ayıklamak, onları daha da sağlamlaştırmak anlamına gelmektedir. Şimdi, memleketi huzur içinde, barış içinde yüceltmek için hepimizin süratli bir şekilde normalleştirmesi lazım. İnanıyorum ki bunu Hükümetimiz, Sayın Cumhurbaşkanımız bütün görevliler zaten düşünüyorlar."
Kendisinin de fikirlerini aktardığını belirten Gül, "Büyük bir memnuniyetle görüyorum ki gelişmeler o yönde olacak." dedi.
Demokrasinin en iyi yönetim şekli olduğunu vurgulayan Gül, "En iyi ileri gelişmiş demokrasiyle yönetilen memleketlerde bu tip olaylar olmaz. Demokrasi demek farklı farklı fikirler, farklı farklı partilerin olması ama günü geldiğinde bunların diyalog içinde olması, bunların istişare edebilir olması demektir. Yoksa herkes tek partiden olsa, herkes tek fikirden olsa buna demokrasi denmez. Türkiye gibi 80 milyonluk ülkede farklı farklı görüşler olacaktır ama ülke için halkın geleceği için iş birliği yapmak da şarttır. Yine hukukun üstünlüğü, evrensel anlamda hukukun üstünlüğü vazgeçilmezdir demokrasiler için. Biz inşallah bu olaylardan da ders alarak demokratik standartlarımızı daha da geliştirip yükselterek hukukun üstünlüğünü, tarafsızlığını, bağımsızlığını en güzel şekilde gerçekleştirerek hızlı bir ekonomik kalkınmayı gerçekleştireceğiz. Nasıl ki bir zamanlar bunu en iyi şekilde yaptık, inanıyorum ki yine yapacağız bunu ve göreceksiniz bu günler geride kalacak ve Türkiye'nin geleceği daima parlak olacaktır." diye konuştu.
Beykozlulara ve büyük fedakarlık yapan vatandaşlara bir kez daha teşekkür eden Gül, konuşmasını, "Çünkü, görevinizi yaptınız. En zor zamanda belli olur insanlar ve toplumlar. En zor zamanda. En zor zaman da her gün olmaz, her ay olmaz, her sene olmaz bunlar binde bir olur. Binde bir dediğimiz en zor zamanda, en zor gecede sizler ne kadar asil olduğunuzu, ne kadar vakur olduğunuzu ne kadar vatan sevgisi içinde olduğunuzu gösterdiniz. Herkese sahip çıktınız." diyerek tamamladı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Hasan Turan da Türk milletinin 15 Temmuz darbe girişiminde dünyaya büyük bir millet olduğunu gösterdiğini ve Türkiye'nin kaderini değiştirdiğini söyledi.
Demokrasi nöbetine sanatçılar Songül Karlı, Yavuz Seçkin, Umut Güler, Orhan Hakalmaz, Yusuf Güney ve Turgay Başyayla da katıldı.
11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek ve İlçe Kaymakamı Ahmet Katırcı da eşlik etti.