Abdullah Gül Davutoğlu ismini neden açıkladı?
Abone olAbdullah Gül'ün dün akşam cumhurbaşkanı sıfatıyla verdiği son resepsiyondaki sözleri gündeme bomba gibi düştü.
NESRİN YILMAZ
İNTERNETHABER-ANKARA
Dün akşam veda resepsiyonu veren Cumhurbaşkanı Abdullah Gül,
gazetecilerin sorularını yantıladı. Abdullah Gül'ün parti içinde
kendisini istemeyenlere yönelik söylediği "Bir taraftan da
bizim cenahtan yapılan epeyce saygısızlıkları da gördüm"
sözleri kadar eşi Hayrunnisa Gül'ün tepkisi de konuşuldu.
Abdullah Gül, şimdiye kadar ismi AK Parti
tarafından resmi olarak telaffuz edilmeyen Ahmet Davutoğlu'nun
ismini neden açıkladı?
Abdullah Gül'ün sözlerinin satır aralarını
nasıl okumak gerekir?
Abdullah Gül neden "kırgın mısınız"
sorusuna cevap vermedi?
Hayrunnisa Gül neden bu kadar
tepkiliydi?
Bundan sonra neler olacak?
Posta Gazetesi Ankara Temsilcisi Hakan Çelik İnternethaber'den Nesrin Yılmaz'ın sorularını
yanıtladı. İşte Çelik'in dün geceki resepsiyon ve güne damga
vuran sözler hakkındaki yorumları...
KONTROLLÜ BİR TEPKİ
Son tarışmalarda Sayın Gül'ü istemeyen bir grup var. Artık yolların
ayrılması gerektiğini, Sayın Gül'ün AK Parti çizgisinden
uzaklaştığını savunan kesimler var. Hem parti içinde hem hükumette
hem de medyada. Biraz bu kesimlerin yazdıkları, anlattıkları çok
tepki yarattığı için Abdullah Gül'de, ki tepkisini yine kontrollü
bir şekilde vermeye çalıştı.
BEN PARTİNİN
KURUCUSUYUM
"Ben bu partinin kurucusuyum" vurgusunu birkaç kez yapması
"Bir dakka arkadaşlar, siz kimi, istiyorsunuz, kimi
durduruyorsunuz, böyle bir hakkınız nasıl olabilir"
duygusallığını ortaya koyuyor. "Ben bu partiyi kuran
insanlardan biriyim, dolayısıyla benim bu partiye dönmem zaten son
derece normal, ayrıca dönüp dönmemek bahis konusu değil, ben zaten
cumhurbaşkanlığım bittikten sonra, partinin doğal bir parçası
olurum" diyor. Ama cumhurbaşkanlığı sürcinde zaten altını
çizerek tarafsız bir cumhurbaşkanlığı yaptığını vurguladı.
BUGÜNKÜ SİYASİ ŞEKİLLENDİRMELERDE BİLE
ETKİSİ OLDUĞUNU SÖYLEDİ
Ahmet Davutoğlu'nu ismini açıklamasını da ben bununla
ilişkilendiriyorum. "Ben zaten bu partinin kurucusuyum,
Başbakanlık için adı geçen Ahmet Davutoğlu'nu da siyasete ben
kazandırdım, devlet adamı olması da benim sayemde
olmuştur" diyerek bugünkü siyasi şekillendirmelerde bile
etkisi olduğunu söyledi. Dolayısıyla Ahmet Davutoğlu adını AK Parti
resmen telaffuz etmeden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün söylemesi
biraz kendi içinde yaşadığı, kendisine yönelik tepkiler verdiği
yanıtlarla ilgili diye düşünüyorum.
KIRGIN OLDUĞU ÇOK
NET
"Kırgın mısınız" sorusuna yanıt vermese de, tebessüm etse de,
yıllardır onu tanıyan bir gazeteci olarak kırgın olduğu çok açık,
çok net. Bunu, daha önceki açıklamalrında ve sözlerinde de
görebilmek mümkün. Kırılma sebeplerinden biri "AK Parti'de
Abdullah Gül'e artık yer yok" değerlendirmeleri, Abdullah
Gül'ün yakın çevresindeki kişilerin eleştirilmesi, Hayrunnisa
Gül'ün bu eleştirilerden nasibini alması. Bütün bunlar bir bütün
olarak Gül'ü kırmış görünüyor ve şu algı oluşmuş; "Ben
kendi kurduğum partiye nasıl olur da dönemem, daha dün partiye
katılmış olan insanlar nasıl benim önümü kesebilirler." Yani, "Ben
sadece siyasi parti kurucusu değilim, aynı zamanda bir görüşü, bir
ideolojik fikri temsil ediyorum" demeye istiyor. Burada
"kurucu" ifadesi çok önemli. Geldiği siyasi
gelenekte, daha önceki partisinde "yenilikçiler"
hareketinin önemli isimlerinden biriydi Abdullah Gül. Bu nedenle
bugün siyaseten AK Parti'nin bir başarısı varsa, bu başarıda benim
de payım var demek istiyor. Kürt meselesinin çözümünde de, çözüm
süreciyle ilgili ilk işaretleri veren kişi de Abdullah Gül olmuştu.
Bir yurtdışı gezisinde, uçakta gazetecilerin sorularını yanıtlarken
Kürt meselesinde "güzel şeyler olacak"
demişti.
HAYRUNNİSA GÜL DAHA
SERT
Dünkü resepsiyonda, yine güleryüzlü bir şekilde, yine kimseyi
kırmamaya özen göstererek ifadelerini seçti, dikaktli kelimeler
kullandı. Epeyce saygısızlık gördüğünü anlattı ve "bizim
cenahta" diyerek kendi geldiği partiden bu tepkilerin
oluştuğunu, medyadaki yazıların, hükumetten, kabineden bazı
isimlerin, milletvekillerinin tepkilerine üzüldüğünü ifade etti.
Bunu söylemesi sürpriz değil, böyle bir şey yaşandığını zaten
hepimiz görüyorduk. Nitekim, Hayrunnisa Gül'ün Abdullah Gül'den
daha sert ve daha açık bir şekilde bu tepkisini dile getirmesi de
Gül ve yakın çevresindeki kırgınlığın boyutlarının ne kadar büyük
olduğunu ortaya koyuyor.
HAYRÜNNİSA GÜL'DEN ŞOKE EDEN
PATLAMA Sakinliği ile bilinen First Layd Hayrünnissa Gül veda resepsiyonundaki çıkışıyla herkesi şaşkına çevirdi. Abdülkadir Selvi'nin elini sıkmadığı gibi özel bir muhabbette söyledikleri sarsıntı yarattı. (TIKLA OKU) |
HAYRUNNİSA HANIM ÜZÜNTÜSÜNÜ ORTAYA KOYDU
Ben de dün bu konuları Hayrunnisa Hanım'la konuştum bu konuları,
Kendisi; "Bu dönemde yaşananlar bir turnusol etkisi oldu,
kimin nasıl tavrı olduğunu çok net gördük, herkesin safı belli
oldu, ben kendi adıma önemli dersler çıkardım, halbu ki biz iyi
niyetle bu yola girdik, ama gördük ki bambaşka yerlere çekiliyor,
haksızlığa uğruyoruz" diyerek üzüntüsünü daha net ve sert
bir şekilde ortaya koydu.
KENDİ SİYASİ HAREKETİNDEN BU SÖZLERİN
GELMESİ
Abdullah Gül kendisiyle ilgili önyargıların cumhurbaşkanlığına
ilk geldiğinde de olduğunu aktardı; "Gül geldiğinde şeriat
gelecek demişlerdi ama bakın biz cumhurbaşkanlığı dönemimizde bütün
kesimlere yakın olduk, cumhurbaşkanlığının kapılarını herkese
açtık, böyle bir şeyin olmadığını ortaya koyduk, önyargıları
kırdık, önemli bir başarı elde ettik" dedi. Ama bugün
kendi siyasi hareketinden kendisine yönelik bir takım önyargıların
dile getirilmesini çok üzücü bulduğunu bir kere daha bu sözleriyle
de anlatmış oldu.
GÜL VE ERDOĞAN DEVLET YAPISI KONUSUNDA
AYNI FİKİRDE DEĞİL
Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan'ın her ne kadar aynı siyasi
partiden geliyor olsalar da, Türkiye'nin geleceğine yönelik,
devletin yapısının, modelinin ne olması gerektiğine dair bazı görüş
ayrılıkları var. Bunun en somut örneklerinden biri Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül parlamanter sistemin devamından yana, oysa şimdi
Köşk'e çıkacak olan Recep Tayyip Erdoğan Başkanlık sistemini çok
net ve açık şekilde istiyor. Bu bence çok önemli farklardan
biri.
ÖNEMLİ OLAN ERDOĞAN'SIZ AK PARTİ'NİN NASIL
YÖNETİLECEĞİ
Önümüzde 10 aylık bir süreç var, biz Türkiye siyasetinde,
ekonomide veya başka alanlarda iki gün sonra bile ne olacağını
kestiremiyoruz. Türkiye eskiye göre daha öngörülebilen bir ülke
olsa da hala birçok risk faktörü var. Burada önemli faktörlerden
biri Erdoğan sonrası AK Parti'nin nasıl yönetileceği. Çünkü Erdoğan
öylesine ağırlığa sahip öyle önemli bir lider ki, karizmasıyla
siyaset yapma becerisi ve kabiliyeti ile partide büyük bir ağırlığı
vardı, şimdi partiden ayrılıyor olması AK Parti'nin ne kadar
kurumsal bir parti olacağı yönünde bir test olacaktır. Bu partinin
zaafa uğramaması, içinde çatlaklar oluşmaması için partinin
kurumsal olduğunun ispatlanması lazım. Evet, gerçekten kadın
kolları ve gençlik kolları olarak çok çalışkan insanların olduğu
bir parti ama Erdoğan gibi bir liderin yokluğu tabii ki kendisini
türlü şekillerde hissettirecektir. Ekonominin nasıl yönetileceği
çok önemli, önümüzdeki dönemde en kritik konu budur. Ekonominin,
dış politikanın nasıl yönetileceği vepartinin nasıl birlik ve
beraberlik görüntüsü içinde olacağı çok önemli. Parti içinde Beşir
Atalay'ı, Numan Kurtulmuş'u, Bülent Arınç'ı, Ali Babacan'ı
destekleyenler diye farklı kesimlerden söz etmemiz mümkün, onları
destekleyenlerin Başbakanlık beklentileri vardı. Bütün bu isimler
Erdoğan'lı bir AK Parti'de öne çıkıp seslerini yükseltmezlerdi ama
AK Parti'de işler iyi gitmezse, beklenenler yapılmaz ve yaşanmazsa,
memnuniyesizlerin sayısı artacak demektir. Özellikle üç dönem
kuralına takılanlar bu memnuniyetsizlerin başını çekebilir.
ABDULLAH GÜL SENARYOYA DAHİL OLACAK MI,
GÖRECEĞİZ
Bunlardan sonra Sayın Ahmet Davutoğlu devam mı edecek o zaman belli
olur. Ben Recep Tayyip Erdoğan'ın niyetinin ve isteğinin
Davutoğlu'nun devam etmesinden yana olduğunu düşünüyorum, ancak bu
şekilde kendi etkisinin ve bağlarının AK Partide daha güçlü
olduğunu düşünüyor. Bu mu olacak yoksa Abdullah Gül 2015'te
senaryonun içine mi girecek? Bu 10 aylık süreçte, belki de daha
kısa bir sürede yaşananlarla belirleneceğini düşünüyorum.