Abdullah Çatlı’nın kızı: Babam için iade-i itibar istiyorum
Abone olSUSURLUK'ta 3 Kasım 1996'da meydana gelen kazada hayatını kaybeden Abdullah Çatlı’nın kızı Gökçen Çatlı, babası için iade-i itibar istediğini söyledi.
Gökçen Çatlı, önceki gün Nevşehir’de düzenlenen programda babası
Abdullah Çatlı için dikkat çeken açıkalamar yaptı.
"Resmi iade-i itibarını talep ediyoruz"
Gökçen Çatlı, şu ifadeleri kullandı: Ben dilerim ki babaannem hayattayken her camiada, devlet kademesinde oğlunun kahramanlığını cadde isimlerinde, kitaplarda, milli destanlarda görsün. Şayet kendisi hayattayken bu olmazsa ben biliyorum ki hepimizin gözü açık gidecek. Bizlerin vatanperverliği mazlumluk üzerine kuruludur. Bizler eğer devletimiz zora düşmeyecekse, eğer ona en ufak bir zeval gelmeyecekse, gelecekse de böyle bir talebimiz yok. 23 yıl önceki aynı inanç, azim, vatanperverlik ile yine biz buradayız. 23 sene sonra da burada olacağız.
Ama eğer devletimize zeval gelmeyecekse biz kahraman Abdullah Çatlı'nın iade-i itibarı zaten gönüllerimizde ama resmi iade-i itibarını talep ediyoruz.
"İsmi cadde ve sokaklara isminin verilsin"
Türkiye'nin her bir şehrinden gelen tüm dostlarımızdan Allah razı olsun. Bizleri ilk günden bugüne kadar asla yalnız bırakmadılar. Babam Abdullah Çatlı'nın isminin cadde veya sokağa verilmesi konusunda talepler geliyor. Buna en güzel memleketimiz Nevşehir'e yakışır.
Abdullah Çatlı kimdir?
Abdullah Çatlı, 1956 yılında Nevşehir'de doğdu. 1977'de Ülkü Ocakları Ankara İl Başkanlığına, 25 Mayıs 1978'te de Ülkücü Gençlik Derneği Genel Başkan Yardımcılığı'na seçildi. 11 Temmuz 1978'de Ankara'da Hacettepe Üniversitesi öğretim üyelerinden Doç. Dr. Bedrettin Cömert'in öldürülmesi olayının faili olarak Ankara 5.Sulh Ceza Mahkemesi'nce hakkında gıyabi tevkif kararı verildi. 23 Ağustos 1978'de Sakarya'da yakalandı ve gözaltına alındı. Abdullah Çatlı'nın, 9 Ekim 1978'de de Ankara ili Bahçelievler semtindeki 7 TİP'linin öldürülmesi olayının planlayıcısı ve baş sorumlusu olduğu iddialarına ilişkin tutuklama kararı olayın üzerinden 4 yıl, 4 ay geçmesinden sonra gerçekleştirilebildi. Çatlı, 12 Eylül Darbesi'ni izleyen aylarda yurt dışına çıktı. Bulgaristan ve Viyana'da bir süre kaldı. 22 Şubat 1982'de, İsviçre'de Mehmet Özbay adına düzenlenmiş pasaport ile yakalandı, ancak serbest bırakıldı. 22 Ekim 1983'de Paris'te MİT ile ilişkiye geçtiği ve ASALA'ya karşı 5 eylemde kullanıldığı MİT resmi belgelerinde yer aldı. 22 Ekim 1984'de Paris'te yakalandığında üzerinde Hasan Kurtoğlu adına düzenlenmiş bir pasaport vardı. Çatlı, Fransa'da 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 16 Eylül 1985'de Papa Suikasti davasında tanık olarak konuştu. Oral Çelik'in suikast ile ilgisi olmadığını, Mehmet Ali Ağca'nın Bulgar ajanı olabileceğini iddia etti. Çatlı, kısa bir süre sonra Fransa tarafından 7 yıl ceza aldığı İsviçre'ye iade edildi.
21 Mart 1990'da Bostadel Cezaevi'nden kaçtı. 1993'te Türkiye'ye gelen ve taşıdığı Şahin Ekli adına düzenlenmiş pasaport ile gözaltına alınan Çatlı, aynı tarihte serbest bırakıldı. Çatlı'nın 26 Nisan 1996'da Ömer Lütfü Topal ile aynı uçakta Kıbrıs'a gittiği ve aynı otelde kaldıktan sonra 1 Mayıs 1996'da geri döndüğü de kayıtlardan ortaya çıktı. Abdullah Çatlı Türkiye Cumhuriyeti mahkemelerinde yargılanmamış ve herhangi bir hüküm giymemiştir. 3 Kasım 1996'da Balıkesir'in Susurluk ilçesi yakınlarında tarihe Susurluk kazası olarak geçen trafik kazasında öldü. Kaza sırasında Çatlı'nın yanında, arka sol tarafta oturan Gonca Us ve arabayı kullanan İstanbul eski emniyet müdür yardımcısı Hüseyin Kocadağ da ölmüştür. Aracın içindeki dört kişiden yalnızca dönemin DYP milletvekili Sedat Edip Bucak kurtulabilmiştir. Nevşehir'de yapılan cenaze törenine, 4500 kişilik bir topluluk katıldı. Türk bayrağına sarılı tabutu Nevşehir Kaldırım Mezarlığına defnedildi. Ölümü hakkında komplo teorileri mevcuttur. Kaza yapan aracın fren sisteminin bozulması ve kazadan sonra boynu kırılarak öldürüldüğünü bunların başında gelmektedir.