Abdullah Ağar 'Gara' açıklaması tepki çeken ABD'nin geri adımını değerlendirdi
Abone olAbdullah Ağar, ABD'nin 'Gara' açıklamasına Türkiye'nin sert tepkisi ardından geri adım atmasıyla ilgi, "Bu geri adım atmadır. Üstü örtülü bir özür dileme. Bizde özür dileme kanıksanmış bir eylemdir; ama batı dünyasında özür dileme çok büyük bir eylemdir; hele ki devletler safında. Bu bir geri adım atma, üstü örtülü özür dileme" dedi.
Güvenlik ve terör uzmanı Abdullah Ağar, Gara'daki operasyon
sırasında PKK'nın katlettiği 13 şehitle ilgili açıklamada bulundu.
Ağar, 13 vatandaşın katledilmesinin bölücü terör örgütü
PKK'nın nasıl radikal bir örgüt olduğunu, IŞİD'le örtüşen
eylemleri ve ruhu benimsemiş olduğunu ispat ettiğini
söyledi.
"Muhtemelen bunun talimatı da Kandil'den
geldi"
Ağar, "Sonuçta o insanları şu ana kadar zaten istismar etti,
yaşamdan koparttı. Yıllardan beri her birine manevi, maddi işkence,
devletin iradesine ve otoritesine karşı istismar sürdü. Tam
kurtarılma iradesi tecil etmiş, neden
katlediyorsun? Katletmenin sana faydası ne? 'Türkiye
Cumhuriyeti ordusu ve özel kuvvetleri dünyanın en zor operasyonunu
başardı' demesinler diye o insanlarımızı hayattan kopardılar.
Harekatın gelişmesi sırasında kurtarılmaları ile ilgili irade
ortaya çıkınca bunları katlettiler. Muhtemelen bunun talimatı da
Kandil'den geldi" dedi.
"Bu coğrafyada ilk kafa kesen PKK'dır... İnsanlık dışı
bir olay"
Ağar, DEAŞ'la YPG, PKK ve PYD'nin kimyalarının farklı
ancak eylem metotlarının aynı olduğunu kaydetti. Örgütlerin
kişisel formatlama ile biat kültürü üzerine inşa edildiğini
ve kişilerin ululaştırıldığını ifade eden Ağar, şunları
söyledi:
"Gerek Bağdadi olsun, gerek şu an onun yerine geçen olsun, gerek PKK'nın başındaki Abdullah Öcalan olsun; bunlar tanrısal sıfatlarla sıfatlandırılmış, ululaştırılmış kişiler ve bunlara biat eden bir kültürle terör üretiyorlar. Birisi etnik kimliği, birisi dini kimliği istismar ediyor. Bu açılardan bakıldığında, kafa kesme veya kafaya kurşun sıkarak infaz etme kültürü kimde var? Aslında PKK'da var. Biz 2014'den sonra kafa kesme ile ilgili temel fotoğrafı DEAŞ'da gördük; ama bu coğrafyada ilk kafa kesen PKK'dır. Nerede? 1991 yılında Cudi'nin güneybatısındaki Meşe Dağı Kurtdağı bölgesinde. PKK bizim evlatlarımızın boğazlarını kesmiştir. O günlerden bugünlere ne yazık ki hep bu tür fotoğraflarla karşı karşıya kalıyoruz. Şimdi bu rehinelerimizi katletme olayı ise, çok daha ötede insanlık dışı bir olay. Çünkü eli bağlı, kolu bağlı, gözü bağlı, biçare. Orada bir köşede bekliyor ve sen tam kurtarılacağı anda o sürecin içerisinde katlediyorsun."
"İki örgütün formasyonu aynı"
Ağar, iki örgütün formasyonunun ve kaynağının aynı olduğunu ifade
ederek, "PKK'nın bu şekilde bir sözde demokrasi kahramanı, özgürlük
savaşçısı olarak ilan edilmesinin sebebi, DAEŞ'in ortaya koymuş
olduğu radikalizmdir. DAEŞ'in ortaya koymuş olduğu
radikalizmi desteklemek adına PKK'yı gerekçelendirdiler. Bu
bir oyun. Bir terör örgütünün çaresi. Aslında DAEŞ bir şekilde
YPG, PKK'yı insanlığın önünde bir demokrasi kahramanı, bir özgürlük
savaşçısı olarak ilan etmek üzere kullanıldı. Yani
örneğin; PKK da DAEŞ'ın kullanmış olduğu metotları
kullandı" dedi.
Ağar, 13 Türk vatandaşının Irak'ın kuzeyinde Gara'da şehit edilmesiyle ilgili ABD tarafından yapılan açıklamaya ilişkin de şunları kaydetti:
"'Eğer' kelimesi ile örtüşen bir açıklamada bulundular. Bu son derece yaralayıcı. Yani Türkiye'yi bir diğer tarafıyla zan, şüphe altında bırakan bir açıklamaydı. Açıkçası PKK kokuyordu. PKK'nın kaynaklarına, PKK'nın ortaya koymuş olduğu iddiaya uygun bir açıklamaydı. Türkiye buna son derece sert bir tepki gösterdi. Türkiye ne kadar sert tepki gösterirse göstersin, Amerika Birleşik Devletleri gibi bir devlet hele ki, Biden'ın 'ben kurumsal yapıları işleteceğim, bir devlet nizamı ortaya çıkacak, Trump gibi darmadağınık kendi kafama göre gitmeyeceğim, devletin kuralları ve sistemi işleyecek' tarzındaki iddialarından sonra Amerika Birleşik Devletleri'nin böyle ortaya koymuş olduğu açıklamadan geri adım atması, geriye dönmesi bence öyle çok kolay değil.
Tabiri caizse, ABD tükürdüğünü yalamaz. Bence Amerika Birleşik Devletleri gerçeği gördü, gerçeğe dair bilgilere ulaştı veya bilgiler önüne kondu.
"Bununla ilgili bizim tarafımızdan yapılabilecek şeylerle bir kere naaşlar, otopsi raporları ortada ve PKK'lı 2 tane ele geçirilen terörist var; onların ifadeleri ortada. Bu olay, açıklama ilişkileri son derece gerginleştirecek. Böyle bir temel denklemin içerisinde Amerika Birleşik Devletleri açılma olasılığı olan kapıları en baştan kilitlememeyi tercih etmiş de olabilir. Bütün bu sürecin içerisinde açıklama, geri adım atmadır.""
"Üstü örtülü bir özür dileme. Bu bir devlet, bir şirket ya da kişi değil. Bir de batı dünyasında bu tür fotoğraflar çok önemlidir. Biz de özür dileme kanıksanmış bir eylemdir; ama batı dünyasında özür dileme çok büyük bir eylemdir; hele ki devletler safında. Bu bir geri adım atma, üstü örtülü özür dileme."
ABD tepki çeken açıklamada ne demişti: Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın dün açıkladığı ve 10 Şubat’ta yaşanan ölümlerin ardından konuşan Price, “ABD, Irak’ın Kürt bölgesinde Türk vatandaşlarının ölümünü acıyla karşıladı. Eğer bu saldırıdan PKK’nın sorumlu olduğunu teyit edebilirsek olayı olabilecek en sert şekilde kınayacağız" demişti.
ABD'nin geri adımı: Dün ABD'nin tepki çeken açıklaması sonrası ABD Büyükelçisi Dışişleri Bakanlığı'na çağrılmıştı. Büyükelçiye şehitlerin otopsi raporları ve fotoğrafları gösterilmişti. Yani PKK’lılar tarafından 13 silahsız kişinin başlarından vurularak infaz edildiği hem adli tıp raporu ifadelerinde hem de fotoğraflarda büyükelçinin önüne konulmuştu.
Bu gelişmelerin ardından o ‘eğer’li başsağlığının yerini PKK bu işten sorumludur ifadeleri almıştı. Süreç Dışişleri Bakanlığı’nda çözüldü ardından da Savunma Bakanlığı’nda büyükelçinin önüne yine deliller konulmuştu.