ABD'nin Türk medyası kampanyası
Abone olUmur Talu, ABD'deki Türkiye hakkındaki çıkan yazılarının ortalığı karıştırmak ve anti-Amerikancılar'a karşı medyanın desteğini sağlamak için yazıldığını ortaya koydu.
Umur Talu, başlıklı yazısında ABD'nin Türkiye'deki medya
üzerinde yaptığı çalışmaları ele aldı.
Dünyanın en hızlı ve en etkili "halkla ilişkiler" kampanyalarından
biri başarıyla sonuçlandı. Biliyorsunuz, adı "halkla ilişkiler"
olmasına rağmen, bu iş genellikle medyanın ve etkili çevrelerin
ikna edilmesi uğraşıdır.
Amaç, "halkla ilişki" kurmak değil, halkla yukarıdan ilişkisi
olanları, haber ve yazı sunanları, kamuoyu oluşturanları ve karar
verenleri razı etmektir.
Dolayısıyla, şimdi başarı tamdır. Kutlar, hayırlara vesile olmasını
dilerim!
Bir hafta kadar önce Dipsiz Kuyu'nun "münafık" yazılarından birinin
başlığı "Düğmeciler"di.
"Düğmeye basıldığı"nı ve zihinsel bir kuşatmanın başladığını
söylüyordu.
Basılmasıyla, basılmamız bir oldu. O kadar hızlı.
"Yüzde 82'si Amerika'ya karşı" diye ilan edilen, bilerek,
kanırtılarak, ABD'lilerin yarısı kadarı, dünyada birçok halkın çoğu
gibi, "Bush politikalarına karşı" olduğu halde, bir ülkeye, bir
halka karşı gösterilen halkımız bir haftada "ikna" edildi!
Yanlış.
Halk kimin umurunda.
Medya ikna edildi. Hükümet ikna edildi.
"Tek başıma kalsam da" diyerek, cengaverlik gösterileriyle,
"anti-Amerikanizm"e savaş ilan edenlerin hiç de tek başına olmadığı
anlaşıldı.
Kendi ülkelerinde, haklı olarak, "silahlı güçler"in müdahalesine
karşı olan nice "demokrat"ın, sırf güce abanarak başkalarına
silahla hayat dayatılmasına hiç de karşı olmadığı kanıtlandı.
Kendi ülkelerinde yayınlanmış birkaç "yalan haber"den utanan ahlak
ve etik tutkunlarının, bütün dünyanın büyük yalanların peşinde
sürüklenmesini hiç de ayıp bulmadıkları görüldü.
Zırt pırt "ilkeler"den bahseden kimilerinin, "zor, ilkeyi bozar"
oportünistliğini iliklerinde taşıdıkları fark edildi.
"Tutarlılıkları"nı kimi açık, kimi mahcup sürdürmüş "tek
başına"ların yanı sıra, bir ara "ilkeler" adına farklı şeyler
yazmış, farklı şeyler söylemiş olan bazılarının bile, nasıl bir
"hamur hafıza",
nasıl bir "esnek ilkelilik"ten mustarip oldukları tebarüz etti.
Herkes yuvasından çıktı. Rahatladı.
"Zehirli atmosfer" denen ülkelerinde, ama duyguyla, ama bilgiyle,
bir şeyleri yanlış bulan kendi halklarından korkmuş olanların, eli,
beli, dili rahatladı.
"Panzehir"i buldular, "gerçekçiliğin kokuşmuşluğu"nu yeniden
burnumuza dayadılar.
Kendi ülkeleri adına taşıdıkları utançtan sıyrıldılar, "makul ve
makbul"un arzuhalcisi olmanın gururuyla döşendiler.
Bu gerçekten dünyanın en şaşırtıcı, ama bu ülkede, neyin ne
olduğuna dair biraz bilginiz ve hissiyatınız varsa, hiç de
şaşırtmayan "halkla ilişkiler" kampanyalarından biridir.
8 saatte ikna edilen medya, 8 dakikada ikna edilen hükümet! Sıra
halka geldiğinde... Başbakan'ın davasıyla karikatüre ceza...
12 yaşında çocuk terörist...
Eşinin ilacını SSK anlaşmalı eczanelerde bulamayıp oradan oraya
koşarken ölen emekli...
SEKA işçilerinin sloganlarını yazan gazeteye Başbakan'dan
dava...
SSK hastanelerinin devredilmesinde gıkı çıkmayanlar kuyruk
haberlerini yazınca medyanın suçlanması...
Yoksulluğun ve "mutluluk"un derinleşmesi...
"ABD politikalarına karşıtlık anketleri"nden tiksinenlerin
"halkımız mutlu" anketine yapışması.
Cıvık cıvık bir mutluluk!
YAZI:Umur TALU
SABAH