ABD'nin Suriye politikası 'Libya'ya endeksli'
Abone olABD ve AB, Kaddafi'ye tutumlarıyla karşılaştırıldığında Suriye lideri Beşar Esad'a çok daha yumuşak davranıyor. Şam üzerinde kademe kademe artırılan baskı politikası neden?
ABD Başkanı Barack Obama, Libya lideri Albay Muammer Kaddafi'ye iktidardan inmesi çağrısını şubat sonunda yapmıştı.
Araya üç ay, iki BM Güvenlik Konseyi kararı ve bir Nato operasyonu girdi. Kaddafi, halen iktidarda.
Suriye'ye bir askeri müdahale olasılığı şu an kimsenin gündeminde yok. ABD ve Avrupa Birliği, Libya'yla meşgul durumdayken, Suriye'yle diplomatik bir çekişmeye girmekten bile imtina ediyor.
Libya'da başlayan büyük protestolarda yüzlerce kişinin öldürüldüğü haberlerinin gelmesi üzerinden aşağı yukarı on gün geçtikten sonra Kaddafi'den görevi terketmesini istemişlerdi.
Bir karşılaştırma yapacak olursak, Suriye'deki gösteriler iki ayı aşkın süredir devam ediyor, 1000'i aşkın kişinin öldürüldüğü haberleri geliyor ve Beşar Esad hükümetinin kuşatma altına aldığı kentler top ateşine tutuluyor.
İlk başlarda, Suriye'ye pek fazla baskı uygulamama politikası, Beşar Esad'ın kendini reformcu bir lidere dönüştürebileceği umuduna bağlıydı.
Esad, kendine itinayla böyle bir imaj çizdi. Sınırlı da olsa bazı ekonomik reformlara imza attı ve daha büyük değişikliklerin yolda olduğunu vaadetti.
Barış umudu
Yabancı delegeler, karşılarında aklı başında bir lider gördüler. Batılı diplomatların birçoğu, Esad'ı eninde sonunda İran'la müttefik olmaktan uzaklaştırıp, İsrail'le bir barış anlaşması imzalamaya ikna edebilecekleri inancını taşıyordu.
Dolayısıyla, Obama hükümeti Suriye üzerinde baskıyı kademe kademe artırmayı uygun gördü. Önce, halka yönelik şiddeti kınayan ve Suriye'ye reform çağrısı yapılan açıklamalar yayınladılar.
Yavaş yavaş, reform çağrılarının eşliğinde, Suriyeli protestoculara daha çok destek gösterilmeye başlandı.
Nisan sonunda ABD ve AB, Suriye'nin lider kadrosuna yaptırımlar koymaya karar verdi. Seyahat yasağını içeren yaptırımların hedefinde, Cumhurbaşkanı Esad'ın kardeşi Mahir ve kuzeni Rami Mahluf da yer aldı.
Arap dünyasında seveni az olan Albay Kaddafi'nin aksine, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad'ın üzerinde uluslararası baskıların artırılmasını isteyen tek bir Arap lider dahi çıkmadı ortaya.
Irak, Lübnan, İsrail ve Türkiye ile sınırları olan Suriye, Libya'ya nazaran daha hassas bir coğrafyada yer alıyor.
Diğer Arap ülkeleri Esad'a baskı uygulanmasına heves göstermediği için, ABD ve AB yavaş hareket etmek zorundaydı.
Gelen gideni aratır
Suriye ve İsrail teknik olarak halen savaşta olsalar da, aralarındaki sınır on yıllardır sükunetini koruyor.
Son gelişmeler ışığında İsrail'in bugüne kadarki Esad politikası, ''gelen gideni aratır'' mantığı üzerine kuruluydu. Fakat son zamanlarda İsrail, Esad'sız bir Suriye'nin olası avantajları üzerine kafa yorduğu işaretlerini veriyor.
Washington ve Avrupa başkentlerindeki genel kanı, anlaşıldığı kadarıyla, Beşar Esad'ın günlerinin sayılı olduğu yönünde. Ancak henüz ''iktidarı devret'' çağrısını yapmaya karar vermiş değiller.
Batılı ülkeler, Albay Kaddafi ile birlikte yürünemeyeceğine kesin kanaat getirmişti. Oysa Beşar Esad'a, diyalog ve demokrasi yolunda somut ve samimi adımlar atmaya vakit kaybetmeden başlarsa, birlikte çalışabilecekleri bir lider olarak bakmaya meyilliler.
Başkan Obama, son yaptığı Orta Doğu konuşmasında, Beşar Esad'a demokrasiye geçiş sürecini başlatmasını, ya da gitmesini söyledi.
Fakat Obama, Esad'a doğrudan iktidardan inmesi yönünde bir çağrı yapmadı, ya da Esad'ın meşru bir lider olup olmadığnı sorgulamadı.
ABD, baskı çıtasını yükseltirken, kapıyı açık bırakmayı da imhal etmiyor.
Türkiye'de toplantı planı
Bunun bir nedeni de, isim vermemek kaydıyla konuşan Avrupalı bir diplomata göre, ''Libya işini halletmeden, Suriye'ye el atmak istenmemesinden'' kaynaklanıyor.
2005 yılından beri ABD'de yaşayan Suriyeli muhalif Ammar Abdülhamid'e göre, Batılı ülkelerin bir açmazı da, Esad'a alternatif bir lider görememelerine bağlı. ''Beşar Esad'ın reformcu olmadığını biliyorlar, fakat ondan başka bir seçenek de göremiyorlar.'' diyor.
Bu ay sonunda Suriyeli muhafet gruplarının Türkiye'de bir toplantı planladığı haberleri geliyor. Amaç, Libya'dakine benzer şekilde geçici bir ulusal konsey oluşturmak.
Plana göre, Suriye içindeki isyancılarla bağlantı kuran bu konsey, uluslararası topluma Esad'ın karşısında meşru bir alternatif olduğu mesajını verecek.
Şayet başarılı olurlarsa, Suriye tartışmasının yepyeni bir boyut kazanacağına şüphe yok.