Türkiye, yerel seçimlere odaklandı. Gündem, çarşı, pazar, marketteki sebze mevya fiyatlarının düşürülmesinden İstanbul Kartal’da imarsızken imar barışı ile kurtulmuş, “kolonları kesildiği için” yıkılan binaya evrildi… Birkaç güne kalmaz bu konu da gündemden düşer.
Siyasi partiler aday memnuniyetsizliklerini gidermek, teşkilatlarındaki çözülmeleri önlemek için olağanüstü bir çaba içinde.
Tüm dünyanın ilgilendiği Venezuela Devlet Başkanı Maduro yerine ABD tarafından “tayin edilen” yeni başkan konusunda bile yeterince tepki verilmiyor. Tayyip Erdoğan Maduro’ya “Dik dur, eğilme” dedi, Devlet Bahçeli ABD’nin tavrını “şiddetle” eleştirdi… Başkaca da ses yok.
Bizi esas ilgilendiren ve daha çok uzun bir süre gerçek gündemimiz olacak konu ise Suriye.
Dört milyon Suriye’li Türkiye’de. Barış gelmeli ki ülkelerine dönebilmeliler. Barış ise uzakta.
Tam umutlanıyoruz, işler yoluna girecek ve ülkemizde misafirlikleri uzadıkça uzayan mülteciler de ülkelerine dönecekler; yurtlarını, evlerini, işlerini yeniden düzene koyacaklar diyoruz, ABD fikir değiştiriyor.
Kaç kez “Suriye’den çıkıyoruz” açıklaması yaptılar. Ancak her açıklama sonrası biraz daha yerleştiler. Anlaşılan o ki, Trump ile ABD’nin değişik yönetim ve savunma birimleri arasında tam bir uzlaşma yok.
Türkiye, Trump’ın açıklamalarını dikkate alıyor, adamlarının demeçlerini değerlendiriyor ve kendi önerilerini ortaya koyuyor, yaklaşımlarını açıklıyor; akabinde ABD’den bir çarkediş hareketi daha geliyor.
“Kürtlerin güvenliğinin teminat altına alınması” gibi gerçek dışı, komik bir gerekçe ileri sürdüler, Türkiye PKK’nın uzantıları PYD-YPG-YPJ gibi örgütlerden kaçan ve Türkiye’de yaşayan 300 binin üzerinde kürt kökenli sığınmacı olduğunu ifade edince boşta kaldılar.
Yıllardan beri silahlandırdıkları, eğittikleri terörist yapılanmadan, Suriye’den çıkmadan önce tüm silahları geri alacaklarını belirttiler; daha geçtiğimiz günlerde yine yüzlerce tırlık yeni silah, mühimmat yardımı yaparken yakalandılar…
DAİŞ için Suriye’de bulundularını söylemeye devam ediyorlar, kendileri de çok iyi biliyorlar ki artık DAİŞ diye bir şey yok… Çok kısa bir süre zarfında bunu kendileri de açıklamaya hazırlanıyorlar.
Türkiye’de ABD’nin Suriye’den plansız, programsız çekilmesini istemiyor. Onbinlerce tır dolusu silah ve mühimmatı kontrolsüz bir şekilde terörist yapının elinde bırakarak çıkması zaten doğru olmaz. Onları bir şekilde toplamalı ve götürmeli.
Diğer yandan Türkiye’de yaşamakta olan sığınmacılar başta olmak üzere yerinden yurdundan olmuş milyonlarca Suriye’linin geleceği için bölge ülkeleri ile bir çözüm üretilmelidir.
Suriye, İran’ın ve Rusya’nın da inisiyatifine bırakılamaz.
ABD, askeri birimleri, diplomasisi, senatosu, kongresi ile sürekli olarak İsrail’in güvenliğine odaklanırken, elbette İran ve Rusya faktörlerini de gözetiyor. Bunun aksi mümkün değil.
PKK türevlerini de Türkiye’yi mütemadiyen meşgul etmek üzere güçlendiriyor. Ancak bunun uzun vadede zararının kendisine ve kendisiyle müttefik olan tüm ülkelere olacağına dair gerçekçi bir değerlendirme yapamıyor.
Bölgesinde etkin ve güçlü bir Türkiye, İran ve Rusya üzerinde de etkili olur ve bu kesinlikle ABD’nin de, müttefiklerin de yararınadır.
ABD için Türkiye’siz bir Ortadoğu, Kafkasya, Orta Asya ve Balkanlar denklemi çok akıllıca değil.
ABD’nin Suriye konusundaki belirsizliğinden kurtulması ve Türkiye ile birlikte hareket ederek bir çözüm peşinde olması şarttır.