ABD'nin eski 2 numarası iktidarı övdü
Abone olABD’nin eski Dışişleri Bakanı Albright, Türkiye'de bazı çevrelerin 'yasakçı' ve 'baskıcı' suçlaması yönelttiği iktidara övgüler yağdırdı.
ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Albright, "Demokrasi bir
yolculuktur. Türk halkı, demokrasilerinin geldiği noktadan gurur
duymalı" dedi.
ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, demokrasinin
durağan olmayan bir yolculuk olduğunu belirterek, “Türk halkı,
demokrasilerinin geldiği noktadan gurur duymalı ama aynı zamanda bu
yolculuğun devam edeceği noktasında da güven içinde
olmalılar. Bu konudaki güvence de özellikle iktidardakilerden
gelmeli, ülkenin siyasi liderleri bu yolda olduklarını taahhüt
etmeli” dedi.
ABD’deki düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nün ev sahipliğinde,
Brookings Enstitüsü ve Sabancı Üniversitesi'nin işbirliğinde, 10.
Sakıp Sabancı Konferansı düzenlendi.
Bu konferansların ilkine konuşmacı olarak katılan ABD’nin eski
Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, 10. yıl vesilesiyle de tekrar
konuşmacı olarak yer aldı.
Albright, kendisi için Türkiye’nin, tarihi, kültürü ve doğal
güzellikleriyle dünyadaki en favori ülkelerinden biri olduğunu
belirterek, “Torunum da Türkiye'ye gittikten sonra ‘Neden
Türkiye’nin çok özel olduğunu anladım’ dedi” ifadesini kullandı.
Albright, Türkiye’ye tekrar gitmek istediğini de dile getirdi.
Türkiye’nin 10 yıllık süre içinde dönüşümden geçtiğini ifade eden
Albright, Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve sosyal reformları ile
daha aktif ve hırslı dış politikasının, Türkiye’yi, uzun süredir
takip edenlerin tanıyamayacağı bir hale getirdiğini aktardı.
Albright, Türkiye ile ABD’nin ilişkilerinin ise her zaman karmaşık
olduğuna işaret ederek, iki ülkenin bazen konulara aynı açıdan
bakmayabildiğini ama birçok konuda işbirliği yaptığını ve iki
ülkenin hala kilit değer ve amaçları paylaştığını kaydetti.
"Türk-Amerikan ilişkilerinin kalbi: enerji ve
demokrasi"…
Türkiye-ABD ilişkilerinin kalbini oluşturan iki stratejik unsuru
“enerji” ve “demokrasi” olarak tanımlayan Albright, enerji
konusunun Türkiye’nin bölgedeki rolü açısından hayati bir unsur
olmaya devam edeceğini söyledi.
Albright, Türkiye’nin jeopolitik konumunun “rakipsiz” olduğuna ve
Asya ile Avrupa arasında çok önemli kanal olmasına dikkati çekerek,
“Türkiye, dünyanın sadece yüzde 0.5 kara parçasına sahipken,
şaşılacak derecede dünyanın petrol ve gaz rezervlerinin yüzde
70’ine yakın” dedi.
Azerbaycan, İran ve Türkmenistan ile Rusya’nın enerji kaynaklarının
Avrupa’ya gitmesi için en iyi ve en hızlı yolun Türkiye’den
geçtiğini vurgulayan Albright, Türkiye’nin Asya ve Avrupa’yı
bağlayan konumuyla aynı zamanda enerji üreticileri ile tüketicileri
arasında bağlantı noktası olduğunu kaydetti.
Albright, Türkiye’nin enerji konusundaki bu konumunun onu AB’ye de
yakınlaştıracağını dile getirdi.
“Demokrasi bir yolculuktur”
Türk-Amerikan ilişkilerindeki ikinci stratejik unsurun “demokrasi”
olduğunu belirten Albright, “Türk siyasetinde karmaşıklığın olduğu
1997 yılında, ABD hükümeti adına konuşarak, ‘Türkiye’de neler
oluyorsa olsun, insanlar hangi tartışmaları yapıyor veya
değişiklikleri düşünüyor olursa olsunlar, kişiler demokratik
çerçeve içinde olmalılar ve anayasa dışına çıkan bir yaklaşım
sergilememeliler’ dedim. Bu açıklamadan onur duymaya devam
ediyorum” dedi.
Albright, “hala ABD yönetiminde olsaydı bu cümleleri tekrar
kullanıp kullanmayacağına” yönelik soru üzerine, demokratik
toplumların temel özelliklerinden birinin özgür basın olduğunu
belirterek, “Şu anda Türkiye’de yaşananın bu olmadığını
düşünüyorum. Bu rahatsız edici. Bu konuda Amerikalı yetkililerin
açıklamalarının Türk hükümeti tarafından duyulduğunu umuyorum. Bu
açıklamayı tekrar yapardım ama birçok özel görüşme de yapardım bu
konuda” diye konuştu.
Türkiye ile ABD arasında bir çok görüşme kanalı bulunduğunu ifade
eden Albright, “Türkiye için büyük umutlarım var” ifadesini
kullandı.
Türkiye’nin demokraside uzun adımlar attığını, üç kez demokratik
yollardan, istikrarlı ve etkili bir hükümet seçtiğini, milyonların
seçimlere katıldığını, asker üzerine sivil kontrolün getirildiğini,
Kürt sorununun kamuoyunda konuşulmaya başlandığını anlatan
Albright, TBMM’nin birkaç ay önce demokratikleşme paketi
geçirdiğini hatırlattı. Albright, Türk vatandaşlarının son 10 yılda
ekonomik anlamda ve sağlık alanlarında hayatlarında önemli
gelişmeler gördüğünü, Türkiye’nin uluslararası alandaki görünümünün
arttığını, yatırımların yükseldiğini de ifade ederek, sözlerini
şöyle sürdürdü:
“Ancak bunlar yeterli değil, demokrasi bir yolculuktur. Burada,
dünyanın en eski modern demokrasisinde bile bu konuda düzenli
ilerlemelerin olması gerektiğini biliyoruz. Türk halkı,
demokrasilerinin geldiğini noktadan gurur duymalı ama aynı zamanda
bu yolculuğun devam edeceği noktasında da güven içinde
olmalılar. Bu konudaki güvence de özellikle iktidardakilerden
gelmeli, ülkenin siyasi liderleri bu yolda olduklarını taahhüt
etmeli”.
“Türkiye’de tüm liderlerin, onlara oy vermeyenler de dahil
diğerlerinin fikirlerini dinlemesi gerektiğini, bunun demokrasinin
özü olduğunu” belirten Albright, “(Demokrasi) sadece seçimler
değildir” ifadesini kullandı.
“Erdoğan’ın açıklaması ileri bir adım”
Albright, işleyen bir demokrasinin muhalefete, kısıtlanmamış bilgi
akışına ve denge-kontrol mekanizmalarına ihtiyacı olduğunu, bu
sayede çoğunluğun azınlığın haklarına da korumasının sağlanacağını
belirten Albright, özellikle muhalefetin önemine işaret
etti.
AK Parti’nin seçim bölgelerine hizmet ederek seçildiğine işaret
eden Albright, “AK Parti insanlarla daha bağlantılı. Muhalefet ise
insanları yüz üstü bıraktı” ifadesini kullandı. Albright, özel
sektor ve diğer muhalif grupların bir arada hareket etme
sorumluluğu bulunduğu yorumunu yaparak, şunları kaydetti:
“Tek parti demokrasisi diye bir şey yoktur. Muhalefet, vatandaşlara
gerçek seçenekleri olmasını sağlar ve ancak gerçek seçenekler var
olduğunda kazanan gerçekten yetkisini ilan edebilir.
Muhalefettekilerin de uygulanabilir ve Türk toplumu geneline hitap
edebilen bir alternatif yaratma yönünde sorumlulukları var.
Vatandaşların gerçekten seçim yapabilmeleri için canlı bir kamusal
tartışmada, tam olarak bilgilendirilmeliler”.
Bu noktada, Türkiye’de bazı sorunların bulunduğunu ifade eden
Albright, Türkiye’deki tutuklu gazetecilerin sayısına ve Feredom
House’in basın özgürlüğünde Türkiye’yi “özgür olmayan ülke”
kategorisine koymasına işaret etti.
Albirght, Türkiye’de medyaya yönelik baskı olduğunu da
savunarak, “Ben de penguenleri seviyorum ama gerçek bir haber
olduğunda bu kamuoyuna gösterilmeli” dedi.
Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anladığını ama bireylerin
kendilerini ifade etmek için kullandığı online platformların
kısıtlanmasının sadece katı biçimde gerekli olduğu durumlarda
uygulanması gerektiğini ifade eden Albright, “Bu kararlar bağımsız
yargı tarafından gözden geçirilmeli ve sınırlı, geçici ve çok az
rastlanan bir durum olmalı” diye konuştu.
Albright, bunun yanında, Türkiye’deki bazı olayların arkasında ABD
ve azınlıkların olduğuna yönelik iddialardan “ciddi
rahatsızlıklarını” dile getirdi.
Bağımsız yargının da sağlıklı ve kalıcı demokrasi için önemine
işaret eden Albright, Türkiye’nin partner, dost ve yatırımcılarına
gidişin olumlu olduğu yönünde de güvence verilmesi gerektiğini
söyledi.
Albright, ABD’nin ve diğerlerinin, “Türkiye’nin kendi iyiliği için
doğru yolda gittiğinden emin olması gerektiğini” kaydetti.
Albright, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1915 yılı olaylarıyla
ilgili açıklamasını ise “ileri bir adım” olarak nitelendirdi.
Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı da, bu
konferansların 10’uncusunu düzenlemekten duydukları memnuniyeti
dile getirdi. Bu konferansların Sakıp Sabancı onuruna
düzenlendiğini hatırlatan Sabancı, programın düzenlenmesine vesile
olan herkese teşekkürlerini iletti. Sabancı, Türkiye’nin hala AB
yolunda yürüdüğüne ve AB sürecinin iç reformlar açısından önemine
dikkati çekti.