Abdi İpekçi mezarı başında anıldı

Törende konuşan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Başkanı Orhan Erinç, Abdi İpekçi'yi bir kez daha saygı ve sevgiyle andıklarını ifade ederek, ''Son gelişmeler karşısında 'Abdi Bey'in huzuruna nasıl çıkacağız, mezarı başında neler söyleyeceğiz, hangi yüzle gideceğiz' diye düşündüm. Ama acılarımızı biraz daha derinleştiren yanlış uygulamanın düzeltilmesi bir ölçüde bizi yatıştırmış durumda'' diye konuştu. Türkiye'nin Abdi İpekçi'yi kaybettiğini ve şu anda yalnız tetikçisini, katilini bildiklerini ifade eden Erinç, şunları kaydetti: ''Onun arkasında kimlerin olduğunu, Abdi Bey'in niçin öldürüldüğünü bilme olanağımız maalesef yok. Ama bu, hem bizlerin, hem de Türkiye'nin hakkı. O nedenle de dosyanın yeniden açılmış olmasından da yararlanarak, soruşturmanın derinleştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin Abdi Bey'le ilgili bir programa katılan dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, 'silahı temin eden kişinin bir siyasetçiyle birlikte uçakla yurtdışına gittiği' konusunda bilgiler olduğunu söyledi. Demek ki, zaman geçtikçe bu konu biraz daha aydınlanma yoluna girebilir. O nedenle yetkililerden, ilgililerden Abdi Bey'i kimlerin öldürttüğünü ve ne amaçla öldürüldüğünü ortaya çıkarmalarını hem bir meslektaşı, hem de başkan yardımcılığını yaptığı bir kurumun yöneticisi olarak diliyorum.'' ''HUKUK VE SİYASET KARŞI KARŞIYA GELİYOR'' Erinç, Abdi İpekçi'nin ''ifade özgürlüğü'' ile ''meslek ilkelerine uyma'' konusuna çok büyük önem verdiğini ve bunun öncülüğünü yaptığını belirterek, TGC olarak onun ilkelerini sürdürmeye devam edeceklerini söyledi. İpekçi'nin, ifade özgürlüğü konusunda ödünsüz bir gazeteci olduğunu ve fikirlerin açıklanmasının suç olmaması için savaş verdiğini anlatan Erinç, ancak bunu sağlamanın yasaları gerçekleştirmekle mümkün olduğunu kaydetti. Erinç, şunları söyledi: ''Ancak Türkiye'de hukukla siyaset zaman zaman karşı karşıya geliyor ve ne yazık ki, hep siyaset tercih ediliyor. Ya da özelden başlayarak genelleştirilmeye çalışılan yasalar çıkarılıyor. Bunu hem TCK'da, hem de Abdi Bey'in katilinin tahliyesiyle ilgili yorumlar aşamasında gördük. TCK'da getirilen kuralların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesine ya da AİHM'in içtihatlarına dayalı olduğu hep açıklanıyor. Ancak şöyle bir çelişki de hep yaşanıyor. Deniliyor ki, 'biz bu yasaları yaptık ama savcılar ve yargıçlar Avrupa insan hakları kazanımlarını dikkate alarak uygulasınlar.' Oysa, biz yasaları Avrupa insan hakları kazanımlarını dikkate alarak yapmalıydık. Çünkü o uygulama yerine oturana kadar pek çok meslektaşımız mahkeme kapılarında beklemek zorunda kalacak.'' TCK'NIN 301 VE 388. MADDELERİ Erinç, yargı aşamasının da gazeteciler üzerinde bir baskı olduğunu ve yasalara Yargıtay tarafından da, Yargıtay Genel Kurulu tarafından da son şekli verilinceye kadar geçecek sürede pek çok gazetecinin mesleğini, başında ''demoklesin kılıcı'' sallanarak yapmak durumunda kalacağını kaydetti. O nedenle özellikle TCK'nın 301 ve 388. maddelerini gazetecilerin daha fazla yargılanmalarına yol açmayacak bir şekilde somut tanımlarla açıklığa kavuşturmak gerektiğine inandıklarını ve beklediklerini ifade eden Erinç, ''Bu yıl da Abdi Bey'i, kendisine olan borcumuzu ödeme olanağını bulamadığımız için buruk bir durumda anıyoruz'' diye konuştu. Törene katılanlar, Erinç'in konuşmasının ardından Abdi İpekçi için bir dakikalık saygı duruşunda bulundular. Duahan Yahya Eskişehirli, Abdi İpekçi'yi Milliyet Gazetesi'nden tanıdığını belirterek, ''Vefakar, faziletkar, meziyetkar bir insandı. Allah, gani gani rahmet eylesin. Allah, ona bu saygıyı gösteren sizleri de insan olarak yaptığınız hatalardan dolayı affetsin'' diye konuştu. Törene katılanlar, Eskişehirli'nin, Abdi İpekçi için yaptığı duanın ardından hep birlikte Fatiha okudu. TGS GENEL BAŞKANI İPEKÇİ Törenin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Ercan İpekçi, Abdi İpekçi'nin, TGS'nin eski genel başkanlarından olduğunu hatırlatarak, ''O aramızdan ayrılalı 27 yıl olmasına rağmen, hala fikirleriyle aramızda capcanlı yaşamını sürdürüyor'' dedi. İpekçi'nin ideallerini sürdürmeye çalıştıklarını ifade eden Ercan İpekçi, şunları kaydetti: ''Ama böyle bir ortamda onun katilinin, tetikçisinin serbest bırakılması girişimleri, herkesi olduğu gibi bizi de endişeye sürükledi. Ancak şu anda tekrar içeride olması, olumlu bir gelişme. Asıl yapılması gereken, katilleri teşvik edici aflarla serbest bırakmak yerine, bu tür cinayetlerin perde arkasını aydınlatmaktır. Belki Abdi İpekçi cinayetinin perde arkası aydınlatılamadığı içindir ki, ülke büyük bir kaosun içine sürüklendi. Arka arkaya siyasi cinayetler, aydın cinayetleri geldi. Hala ondan sonra öldürülmüş aydın insanların davaları devam ediyor. Türkiye'nin iyi bir potansiyeli olan aydınların yaşatılması için uğraş vermemiz lazım. Yoksa katilleri, yolsuzlukları teşvik edecek hareketlerden, uygulamalardan kaçınmak lazım. Kendisini bir kez daha saygıyla anıyorum.'' NÜKHET İPEKÇİ Abdi İpekçi'nin kızı Nükhet İpekçi İzet de, ''Hepimiz ortak bir haysiyet, ortak bir hakikat ihtiyacı içindeyiz'' dedi. Toplumda bir bölünmüşlük bulunduğunu ifade eden Nükhet İpekçi İzet, şunları kaydetti: ''Bir tarafta tetikçi olarak kullanılanlar, bir tarafta da katledilenler var. Ancak ortak bir bilinç, ortak bir vicdan edindiğimiz zaman, hep birlikte tarihin bu döneminin araştırılmasını istediğimiz zaman toplumsal huzura kavuşacağız. Bu ortak haysiyet ve ortak hakikat ihtiyacımız, hepimizin ancak o zaman dinecek.'' Törene, Abdi İpekçi'nin eşi Sibel İpekçi, avukatları Turgut Kazan, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi, Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, ressam ve yazar Bedri Baykam, sanatçı Gülriz Sururi ile Altan Öymen, Doğan Heper, Melih Aşık, Leyla Umar ve Nail Güreli'nin de aralarında bulunduğu çok sayıda gazeteci katıldı. Bedri Baykam, tören sonrasında İpekçi'nin mezarının arkasına, üzerinde ''Yurtsever, Demokrat, Atatürkçü Abdi İpekçi Kalbimizde. Yurtsever Hareket'' yazan bir pankart açtı.