AB'den yenilere göç kısıtlaması
Abone olÜye sayısını son zamanlarda artıran ve daha da artıracak olan Avrupa Birliği, yeni üye olan ülkelerden gelecek yüksek sayıda bir göç hareketinin önünü şimdiden kesiyor.
Avrupa Birliği'nin (AB) yeni üye olan ülke vatandaşlarına, tam
serbest dolaşım hakkı tanımadığı ve birliğin önceki üyelerinin yeni
üyelerden gelecek göçü önlemek için göçmen kısıtlamalarına
başladığı bildirildi. Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve
Yeminli Mali Müşavirler Odalar Birliği'nin (TÜRMOB) yayınladığı
Bilanço isimli dergide, Ekonomi Profesörü Tito Boeri'nin, IMF'nin
Finance and Development yayınında yer alan değerlendirmelerine yer
verildi. Boeri'nin yazısına göre, AB ülkeleri arasında, yedi yıllık
geçiş periyodu süresince yeni vatandaşlar için uygulanacak ortak
kurallar konusunda bir anlaşma bulunmuyor. Buna göre, Doğu
Avrupa'dan gelen her beş göçmenden dördünün hedefi olan Avusturya
ve Almanya 2002 yılında, yeni üye ülkelerden gelen göçü yedi yıl
boyunca kısıtlayacağını bildirdi. Fransa ve Belçika, yeni AB
vatandaşları için yürürlükteki göçmen kısıtlamasını en az iki yıl
için devam ettirme kararı aldı. Danimarka hükümeti, Çalışma
Bakanlığı'nın iş sahibi olduğunu kanıtlayan yeni vatandaşlar için
sınırların açılması teklifinde şiddetli bir dirençle karşılaştı.
Yunanistan ve İtalya yeni üye ülke vatandaşlarına, AB dışından
gelen göçmenlermiş gibi muamele etme kararı aldı. Finlandiya,
başlangıçta daha liberal bir karar ile, sınırlarını açma konusunu
en az iki yıllığına erteledi. İsveç hükümetinin yasa tasarısı da
aynı şekilde parlamento tarafından reddedildi. Boeri'ye göre,
kısıtlamaların daha da zorlaştırılması, yerleşik AB (AB-15)
kamuoyunun göç sorunları konusunda artan endişelerine karşı bir
reaksiyon. Boeri, yazısında Avrupa Komisyonu'nun anket yapan
kuruluşu olan Eurobarometer'in 2002 yılı araştırmasına da yer
veriyor. Buna göre, her iki AB vatandaşından biri, nereden gelirse
gelsin, göçmenlerin refah devletini suistimal ettiğini, her üç
kişiden biri de AB'nin yaşam standartları bakımından
karşılaştırılabilir olan ülke vatandaşlarına sınırlarını açması
gerektiğine inanıyor. Araştırma, refah şartlarının daha yüksek
olduğu AB ülkelerinde genişlemeye verilen desteğin büyük oranda
düştüğünü gösteriyor. "ÇÖZÜM GEÇİŞ KOTASI" Ekonomi Profesörü Tito
Boeri'ye göre, göçmenlik sorunlarıyla başa çıkmanın en iyi yolu
AB'nin tamamı tarafından oluşturulacak ortak (ve daha cömert) bir
geçiş kotası belirlemek. Kotalar geçmişte yaşanan göç olaylarına
göre, belirlenmeli, bunun şekli de yıllık 400 bin kişilik bir akışa
göre olmalı. Geçiş kısıtlamaları uygulanırken refah sisteminin
gelecekteki kapasitesine ilişkin sorunların çözümü için reformlar
yapılmalı. Geçiş sürecinin tamamlanacağı 7 yıl içinde de eski ve
yeni üyeler arasındaki gelir farklılıkları hala varlığını
koruyacak. Kamuoyunun, hükümetleri AB içinde dolaşan işçilere daha
az sosyal güvenlik sağlanmasına ilişkin politikalar uygulama
konusunda ikna etme riskinin bulunduğunu da vurgulayan Boeri, bu
durumun, bir yıl içinde ikametgah bölgesini yüzde 1'den daha az bir
oranda değiştiren Avrupa işgücü göstergesinin, Avrupa için kötü
sonuçlar doğurabileceğini de ifade ediyor. Gerçekte Avrupa'nın
büyük iş pazarı dengesizliklerini düzeltmek için daha hareketli bir
iş gücüne ihtiyaç duyduğunu da belirten Boeri, AB politika
yapıcılarının karşı karşıya olduğu kritik sorunun hareketsiz
vatandaşların ihtiyaçları ile hareketliliği teşvik eden
politikaları uzlaştırmak olduğunu kaydediyor. Boeri'ye göre, AB
düzeyinde bir çözüm, genel hükümet gelirleri ile finanse edilecek
sosyal yardım gibi programların koordine edilmesi olabilir. Esas
itibariyle ortak standartlar, asgari ücret tabloları üzerinden
tanımlanabilir. Tüm AB ülkeleri yeni üyeler de dahil olmak üzere
bazı temel gelir şartlarını karşılayabilmek için sosyal yardım
programlarının kademeli adaptasyonunu teşvik etmeli. Asgari ücret
tabloları düzeyindeki AB koordinasyonu, uzun vadede AB'nin en
nüfuzlu kuruluşu olarak Avrupa çapında güvenlik ağı kurma niyetiyle
birlikte kademeli olarak izlenmelidir.