ABden vaz mı geçildi?
Abone olEconomist dergisinin bugün çıkan sayısında Türkiye'nin yanlış yönde gitmeye başladığı yazılı
Economist, Avrupa Birliği'ne aday bir ülkenin bu konumuna
yakıştıramadığı ve endişe verici diye nitelediği iki örnek
gösteriyor.
Bunlardan biri, Diyarbakır'daki olaylarla ilgili olarak 24 yıla dek
hapis istemiyle yargılanan ve avukatlarına göre çoğu gözaltında
dayak yemiş 80 kadar çocuk. Diğeri ise Fatsa'da Atatürk anıtına
çelenk koyan AKP ilçe başkanının kendisini sakız çiğnerken gören
bir subayın şikayeti üzerine tutuklanışı.
Fakat Economist, bu tip olayları engellemek yerine Ankara'da
hükümetin yeni terörle mücadele yasası ile düşünce özgürlüğünü daha
da sınırlandırmaya çalıştığını yazıyor. Dergiye göre bu tasarı
yasalaşırsa Türkiye'nin 1990'lı yıllardaki insan hakları
ihlallerine geri dönmesi ihtimali var.
Erken seçim senaryosu
Economist, bu son gelişmeler nedeniyle Türkiye'nin Avrupa Birliği
yolunda attığı reform adımlarına ne kadar bağlı olduğu sorusunun
daha önce hiç olmadığı kadar sık sorulur olduğunu belirtiyor.
Fransa ve Avusturya gibi ülkelerin devamlı yeni engeller
koymasından bıkan Başbakan Erdoğan artık Avrupa projesinden vaz mı
geçiyor? Erdoğan, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin başörtüsü
yasağına destek veren kararına içerledi mi?
Economist, Erdoğan hükümetinin İran, Suriye ve Hamas'la 'flört'
etmeye artık Avrupa Birliği'nden medet ummadığı için başlamış
olabileceğini ileri sürüyor.
Dergiye göre bu iddiaları reddeden Dışişleri Bakanı Abdullah Gül,
savunma harcamalarını daha şeffaf kılacak yeni düzenlemeler
getirdiklerini söyleyerek, terörle mücadele yasasının da artan PKK
tehdidine karşı gerekli olduğunu savunuyor.
Fakat Economist, tartışmalı yasa tasarısını aslında AKP hükümeti
ile Avrupa Birliği reformlarından rahatsız olan 'Derin Devlet'
arasındaki savaşın bir parçası olarak görenler olduğunu
belirtiyor.
Dergi, bu savaşta generallerin üste çıktığı görüşünde. Örnek olarak
Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ı
iddianamesine kattığı için meslekten ihraçla cezalandırıldığı
aktarılıyor.
Erdoğan neden sustu?
Economist, ''nereye giderse gitsin Şemdinli olayını
aydınlatacakları'' vaadinde bulunmasına karşın Başbakan Erdoğan'ın
bu vaadinden geri adım attığı kanısında. ''Bunun bir sebebi gelecek
yılki genel seçimler öncesinde milliyetçi kanadın desteğini
kazanmak olabilir'' diye yazıyor.
Fakat Economist'e göre Erdoğan'ın hesaplarında cumhurbaşkanı
seçilme hayali de yatıyor olabilir. ''Şayet Şemdinli konusundaki
suskunluğuyla askerlerin cumhurbaşkanlığı konusunda onayını
alabilirse, bu Erdoğan için çok büyük bir ödül anlamına
gelecek.''
Economist, cumhurbaşkanının da AKP'li olduğu bir Türkiye'de
başörtüsü ve din eğitimi gibi konularda dindar seçmen tabanının
taleplerine nihayet yanıt verilebileceğini söylüyor.
Economist, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile CHP lideri Deniz
Baykal'ı yanına alan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bu senaryonun
önüne geçmek için radikal İslamcıları ve ayrılıkçı Kürtleri büyük
bir tehdit olarak yeniden hortlatarak ülkeyi erken seçime götürmek
istediğini düşünüyor. Bu iddiaya göre amaç, Erdoğan'ın seçimlerde
parlamento çoğunluğunu, ve dolayısıyla cumhurbaşkanlığını
yitirmesi.
Hizbullah'a dikkat
Fakat Economist ''tehlikeli bir oyun bu'' diye uyarıyor. Dergi
erken seçimin son zamanlarda teklemeye başlayan Türk ekonomisini
daha kötü bir duruma sokabileceğini çünkü siyasi istikrarsızlığın
yabancı yatırımcıları kaçırma riskini taşıdığını yazıyor. ''Gücünü
toplumdaki popülaritesinden alan ordu yeni bir ekonomik krizin
müsebbi olmakla suçlanmayı ister mi?''
Economist, köktendinciliğin Türkiye'de oluşturduğu en büyük
tehdidin Güneydoğu Anadolu'da kaynamakta olduğunu söylüyor.
Dergiye göre hem hükümetten, hem Avrupa Birliği'nden, hem de
Pkk'dan umut kesen çok sayıda işsiz Kürdün radikal İslam'a döndüğü
ve Hizbullah'ın farklı adlar altında bölgede yeniden organize
olduğu görülüyor.
Economist, sorunun çözümü için ''daha çok demokrasi'' tavsiye
ediyor.
Dergi, eğer Avrupa Birliği reformlarını ve istihdam sağlayan
yatırımları birbirine götürürse Başbakan Erdoğan'ın sandıklarda
hala milyonlarca oy toplayabileceğini, ve bu arada Türk Silahlı
Kuvvetleri'nin laik cumhuriyetin parçalanması korkusuna karşı da en
iyi güvencenin bu olduğunu yazıyor.
bbc