AB'den Türkiye'ye Kürtçe şartı
Abone olHulki Cevizoğlu, "AB'nin Anayasaya aykırı olan, değiştirilmesi dahi teklif edilemeyecek resmi dil konusunda, Kürtçe ikinci resmi dil olsun" emrini verdiğini iddia etti.
Cevizoğlu, AB'nin kimi isteklerinin Türkiye için hayati sakınca
doğurduğunu savunarak; 'Başbakan tek başına bu isteklerin altından
kalkamaz. Parti de bölünür. Toplumda da büyük tepkiler olur. MGK
devreye sokulacak' dedi. Emekli General Hüseyin Cevizoğlu'nun
yeğeni olan Hulki Cevizoğlu, görüşlerini Yeniçağ gazetesindeki
köşesinden dile getirdi: 'MGK devreye sokulacak' Avrupa
Birliği''nin (AB) 6 Ekim''de vereceği "Türkiye İlerleme Raporu"nda
yer alan ve büyük tepki doğuran önemli birkaç maddesini dün
açıklamıştım. AB, Anayasamıza açıkça aykırı olan ve "değiştirilmesi
dahi teklif edilemeyecek" olan "resmi dil" konusunda teklifte
bulunmuyor, emrediyor: "Kürtçe ikinci resmî dil olsun!" Tabii bunu,
kurbağaları uyandırmadan yavaş yavaş haşlama yöntemiyle de
yapabilirler. Yani, "nazik bir dilek" biçimine de sokabilirler
emirlerini son anda. "Kültürel hakları tanımayı zaten kabul
ettiniz. Kürtler de ilköğretimde kendi diliyle eğitim yapsın. Bunda
korkulacak bir şey yok" gibi. Diğer küçük istek (!) ise, Fener Rum
Patriği''nin "ekümenikliğini" kabul etmemiz... Açıkça belirtmek
gerekirse, Türkiye Cumhuriyeti Devleti''nin bugüne kadar resmen
reddettiği bu isteğe, ne yazık ki, bu ülkeden para kazanmış pek çok
ünlü işadamımız gönüllü olarak boyun eğmiş, onlara öyle davranmış,
o tarzda ilişkilerini geliştirmişti. Devlet de seyretmişti!..
İSTANBUL''DA "DİN DEVLETİ" KURMAK Fener Rum Patrikliği''nin
ekümenikliğini yani, evrenselliğini kabul etmenin gelecekteki
sonuçlarını anlatmadan önce, dün Anadolu Ajansı''nın Vatikan''ın
merkezi Roma''dan geçtiği önemli bir habere değinelim. Türkiye''nin
AB''ye üyeliğine öteden beri açıkça karşı çıkan Papalığın en önemli
adamlarından biri olan "Dinsel Öğretiler Kurulu" Başkanı Kardinal
Joseph Ratzinger, yalana-dolana, diplomasiye yönelmeden açıkça
"AB''nin temellerinin Hırıstiyanlığa dayandığını" açıkladı.
Türkiye''nin AB üyeliğinin "vahim bir hata" olacağını söyleyen
Kardinal, "Türkiye''nin Avrupa ile Arap dünyası arasında bir köprü
olarak kalması gerekir" dedi. Yüzyıllar boyunca "kilise-devlet"
çekişmelerine sahne olmuş Avrupa''da, kilisenin şiddetiyle nice
iktidarlar devrilmişti. Bugün de kiliseyi (Vatikan''ı) karşısına
alacak bir Hıristiyan devlet çıkacak mı bakalım?.. Ki, o "laik"
Avrupalı devlet adamları "İncil''e el basarak" yemin etmeden göreve
başlayamıyorlar!.. İstanbul''daki Fener Rum Patrikliği de, tıpkı
bir Vatikan gibi "dini bir otorite" birçok uzmana göre ise "Din
Devleti" olmak istiyor... Ekümeniklik resmen tanınırsa, önce
İstanbul Suriçi''nde eski Konstantinapol''ün canlandırılacağı,
sonra da eski Bizans''ın kurulacağı ifade ediliyor. E tabii, bunu
gerçekleştirebilmek için Türkiye''yi reddetmek akıllı bir iş değil.
Bir taraftan Hıristiyan Birlik içine almak istemiyorlar, diğer
taraftan da büyük emellerine ulaşmak istiyorlar. Bu durumda,
kapının önünde uzun süre bekletmek ve bizi sağmak en akıllıca
yöntem olur onlar için. AKP, TOPU MGK''YA ATACAK ! Kürt
ayrılıkçılığına, Kürtçe ve her türlü etnik kargaşaya açık ya da
örtülü destek veren Avrupalılar, 6 Ekim raporunun ülkemizde
yaratacağı infiali de azaltmak istiyor. Tabii iktidar partisi de.
Peki AKP bu durumda ne yapacak? Başbakan Recep Tayyip Erdoğan''a
yakın önemli kaynak bu konuda şu görüşte: "AB''ye üyelik yalnızca
AKP''nin sorunu değil. Başbakan tek başına bu isteklerin altından
kalkamaz. Parti de bölünür. Toplumda da büyük tepkiler olur. O
nedenle, konuyu Milli Güvenlik Kurulu''na getirmelidir. AB''ye
üyelik konusunda MGK''nın aldığı kararlar vardır." Bir başka
deyişle, AKP topu MGK''ya atacak. Kürtçe''nin ikinci resmî dil
olmasına Türkiye''de hiçbir iktidar tek başına evet diyemez.
Aslında hiç kimse evet diyemez gibi görünüyor. Ama burası Türkiye,
neler görmedik ki?.. AKP BÖLÜNEBİLİR İşin bir başka boyutuna da
bakalım. AKP içinde çok sayıda Kürt kökenli milletvekili ve
yönetici var. Bunlara karşı ulusalcı milletvekilleri de bulunuyor.
Hatırlanacağı gibi, Zana ve arkadaşları cezaevinden tahliye
edilince, ortaya çıkan gelişmeler üzerine parti yönetimine karşı
"bildiri" yayınlamışlardı. Çok farklı görüşteki bu
milletvekillerinin tutumu ve tepkisi Başbakan Erdoğan''ı
düşündürüyor. Bu iki zıt grup da partiden ayrılabilir. Bir şey daha
hatırlatalım. Irak''a asker gönderme tezkeresi sırasında da 100
civarında AKP milletvekili genel başkanı dinlemeyip ret oyu
vermişti. Sonuç olarak, bir yanda AB''ye üyelik, öte yanda altından
kalkılamayacak ve ülke bütünlüğünü tehdit eden AB istekleri var.
Bunlara bir de parti içi bölünme tehlikesi eklenince, ortaya
"liderlik sorunu" çıkıyor. Bunu da kısa zamanda göreceğiz. Yazı:
Hulki Cevizoğlu Kaynak: Yeni Çağ Gazetesi