AB'den PKK'ya en üst düzeyde çağrı
Abone olAP Başkanı Buzek, ETA'ya yaptığı gibi PKK'ya da örgütü lağvetme çağrısında bulundu.
AP Başkanı Buzek, ETA'ya yaptığı gibi PKK'ya da örgütü
lağvetme çağrısında bulundu. Türk hükümetine, insan haklarıyla
ilgili reformları uygulamaya koymasını hatırlatan Polonyalı
politikacı, ekonomik krizden geçen Avrupa'nın Türkiye'yi imrenerek
izlediğinin altını çizdi.
PKK'nın derhal silah bırakması gerektiğini söyleyen Buzek,
Ankara'ya da sorunu demokratik yollardan çözmesi yönünde tavsiyede
bulundu. 17 Ocak'ta görevini devretmeye hazırlanan Buzek, Zaman'dan
Selçuk Gültaşlı'ya verdiği mülakatta, ekonomik krizden geçen
Avrupa'nın, Türkiye'yi imrenerek izlediğini dile getirdi. Buzek,
"Sadece ticarî sebeplerden değil, istikrar ve güvenliğinin
korunması için de Türkiye'ye ihtiyacımız var." dedi.
AP Başkanı Jerzy Buzek'in Zaman'ın sorularına verdiği cevaplar
şöyle:
24 Ekim tarihinde Strasbourg oturumunun açılışında yaptığınız
konuşmada ETA'nın silah bırakmasını memnuniyetle karşıladığınızı
söylediniz ve ETA'ya kendisini tamamen feshetmesi çağrısını
yaptınız. Türkiye uzun bir süredir Avrupa'nın kendisinin terörle
mücadelesini desteklemediğinden şikâyet ediyor; Başbakan'ın daha
yakın zamanda bu yönde açıklamaları oldu yine. PKK da yeni bir
terör dalgası başlatmış durumda. Türkiye şikâyet etmekte haksız
mı?
Bu tür karmaşık sorunların hepsinin İspanya'daki gibi sonlanmasını
temenni ediyorum. PKK da ETA gibi saldırılarını sonlandırmalı.
Avrupa Parlamentosu başkanı olarak PKK'ya kendisini feshetme
çağrısında bulunuyorsunuz...
Kesinlikle, böyle bir karar almaları çağrısında bulunuyorum. Ama
aynı zamanda unutmamamız gerekir ki Türk hükümetinin insan
haklarını koruma gibi bir sorumluluğu var. Temel insan haklarının
korunması bu mücadelenin kazanılması için çok faydalı olabilir.
Sorunu çözmenin sadece bir yolu var. Bir taraf saldırılara son
verecek diğer taraf ise yani Türk yetkililerini kastediyorum, insan
hakları ve azınlık haklarıyla ilgili reformları uygulamaya
koyacak.
TÜRKİYE AB'Yİ İMRENDİRİYOR
Türkiye-AB ilişkilerini zehirleyen bir Kıbrıs sorunu var ortada.
Avrupa Birliği'nin Türkiye'deki etkisi neredeyse tamamen kaybolmuş
bir durumdayken sorun nasıl çözülebilir?
Söylediğinizin tam olarak doğru olmadığını umut ediyorum.
Karşılıklı ziyaretleri sıklaştırırsak ve birbirimizi daha iyi
anlarsak ilişkilerimizi daha da geliştirebiliriz. Bizim açımızdan
bakılacak olursa daha sıkı ilişkiler ve daha derin müzakereler
bizim faydamıza. Çünkü bugün Türkiye'nin muhteşem bir ekonomisi
var. Ekonominizin büyüme hızı bizi imrendiriyor. Bu açıdan bizim
için emsal teşkil ediyorsunuz. Ama diğer yandan Ortaklık
Anlaşması'nın ek protokolü var. Bu protokolde Kıbrıs'la ilgili çok
önemli maddeler var. Her iki taraf, yani hem Türkiye hem de Avrupa
Birliği, bu protokolü imzaladı. Şimdi ise protokolün uygulanmasını
bekliyoruz. Bu çok önemli ve müzakerelerdeki tıkanma da bu
yüzden.
Yakın zamanda Kuzey Afrika'yı ziyaret ettiniz. Malumunuz,
Türkiye'nin Arap Baharı ülkelerine model ya da ilham kaynağı olup
olamayacağı konusunda önemli bir tartışma var. Bu ülkelerde şahit
olduğunuz manzara neydi? Türkiye bir model ya da ilham kaynağı
olabilir mi?
Türkiye bölge için kesinlikle bir rol model teşkil ediyor. Müslüman
bir nüfusa sahip ve aynı zamanda çok canlı bir demokrasisi var. Bu
tüm bölge için çok önemli. Ekonomi ve enerji konusunda da Türkiye
çok önemli, bu alanda Avrupa Birliği'ne ve diğer ülkelere destek
oluyorsunuz. İstikrara katkınız ve bölge üzerindeki etkiniz de çok
önemli, çünkü bölgenin güçlü ve büyük bir ülkesisiniz. NATO
üyeliğinizi de unutmamak gerekiyor tabii.
Bu ülkeler Türkiye'yi değil de mesela İran modelini takip
edebilirler mi? Bu konuda endişeniz var mı?
Görebildiğim kadarıyla yaptığınız her şey Türkiye'nin kendi yolunu
yansıtıyor. Modern Türkiye'nin kurucusu Atatürk haklı olarak
gururlu olduğunu ve "ben Türk'üm" diyenin bu yüzden mutlu olduğunu
söylemişti. Bu çok mühim bir açıklama. Ülkenizle gerçekten gurur
duyabilirsiniz. Bence Türkiye'de kurulu düzen halkın tercihlerini
yansıtıyor. Biz Avrupa Birliği olarak sizin demokrasiyi inşa
etmenizden ve demokratik standartlara bağlı kalma yönündeki
kararlılığınızdan memnuniyet duyuyoruz. Uzun süreli istikrar için
demokrasi gerekli. Demokrasi ayrıca refah da getirir. Vatandaşlar
için sadece demokrasi ve istikrar değil, refah da çok önemli. Siz
de bunu sağlayan bir düzen inşa ettiniz, dolayısıyla bence siz
kendi tarzınızı geliştirdiniz ve o yolu takip ediyorsunuz.
Türkiye'nin aktif dış politikasına büyük bir ilgi var. Bir yanda
Türkiye'nin böyle aktif bir rol oynamasından rahatsızlık duyanlar
öte yanda bunun Avrupa Birliği için olumlu bir şey olduğunu
söyleyenler var. Siz hangi taraftasınız?
Ben bölgede yaptıklarınızı çok olumlu buluyorum. Kuzey Afrika'ya
ve Ortadoğu'ya çok yakınsınız ve aynı zamanda bazı AB üyeleri ile
de komşusunuz. Bu açıdan Türkiye'nin bölgede oynadığı rol kritik
önemde ve bunu takdir ediyoruz.
Görünüşe bakılırsa Suriye'de işler çığırından çıkmakta. Önümüzdeki
haftalarda neler olabilir sizce?
Her şeyi bilmemiz tabii ki mümkün değil ama böyle giderse
Libya'dakine benzer şeyler olabileceğini tahmin edebiliriz. Bu
noktada Türkiye önemli bir rol oynuyor. Başbakanınızın ve dışişleri
bakanınızın Suriye'deki muhalefeti destekleyici ve sivil halkın
korunması gerektiğine yönelik açıklamaları çok önemli. Bu
açıklamalar hem bölge hem de tüm uluslararası camia açısından
önemli.
AB ve Türkiye'nin birbirine ihtiyacı var
Üyelik müzakereleri açısından ilişkilerimizin iyi durumda olduğu
söylenemez. Bu durum Türkiye'yi ziyaret etmek için çok önemli bir
sebep. Birbirimize ihtiyacımız var, bunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
AB elbette ki Türkiye'ye ihtiyaç duyuyor; sadece ekonomik ve ticari
sebeplerden dolayı değil, aynı zamanda Güneydoğu Avrupa ve
Ortadoğu'da istikrar ve güvenliğin korunması için de Türkiye'ye
ihtiyacımız var. Bana kalırsa Türkiye de aynı sebeplerden dolayı
Avrupa'ya ihtiyaç duyuyor.