AB'den Kuzey Irak'a doğru!..
Şükrü Küçükşahin, “Daha Renkli Daha Hareketli Siyasete
doğru” başlıklı yazısında “Türkiye’nin 17
Aralık’ta Avrupa Birliği’nden müzakere tarihi almasının siyaset
üzerinde de yansımaları mutlaka olacaktır” demiş.
Ben de bir süre önce, "17 Aralık'ın
sonuçları ne olursa olsun, siyasette kırılma noktası
olacaktır" diye yazmıştım.
Nitekim Ankara’da siyasetin ısındığını gösteren
paneller, konferanslar, açık veya kapalı siyasi toplantılar hız
kazandı.
Kimi güçlenmesini umduğu siyasi partilerde yer almaya çalışırken,
kimi de yeni oluşum peşinde mevcut iktidarın içinde yer alan bazı
kişilerle veya TOBB Başkanı ile temas kurup onları
"düşün önümüze" diyorlar.
Beklentileri; AK Parti’nin bir süre sonra
AB ve ABD politikaları nedeni ile
tabanı ile ters düşmesi.
***
Nitekim, Başkent Üniversitesi Stratejik Araştırmalar
Müdürü Prof. Dr. Enver Hasanoğlu’nun davetiyle
gittiğim “Ortadoğu ve Türkiye” konulu
bilimsel panel de her açıdan yeni döneme geçişin işaretlerini
taşıyordu.
Dün akşam izlediğim Milliyet Gazetesi yazarlarının
katıldığı Genç Bakış programı da...
Programa katılan gençlerin -ne yazık
ki- AB’ye, basına ve siyasetçilere
gösterdikleri tepki de siyasi kırılmanın işaretini veriyordu
çünkü!..
1250 kişinin katıldığı toplantıda Abbas Güçlü’nün
iki defa yaptığı oylamada da gençlerin büyük çoğunlukla
AB’ye karşı çıkmaları gerçekten şaşırtıcı idi.
Ve Abbas Güçlü ilk defa konuşmacılar hakkında
performans oylaması yapmadı.
Ancak, gençlerin tüm tepkilerine rağmen bölücü konuşmalar
yapmaya çalışanları protesto etmeleri ve bu
konuda Taha Akyol'u
desteklemeleri, terörize olmama konusunda deneyim sahibi
olduklarını gösteriyordu.
***
Son elli yılın en büyük kriz bölgesi Ortadoğu, bir
süredir AB gölgesi altında kaldı ise de iç siyasi
gelişmeleri belki AB'den daha çok etkileyecek
olaylara gebedir.
Bazı sığ eleştirmenler gibi Ecevit’in
"Kuzey Irak’a girmemiz" önerisini devlet
tecrübesi yerine, “bunamış işte” diye
değerlendirenler pek yakında yanıldıklarını göreceklerdir.
Belki burada Ecevit’e yapılacak eleştiri,
“ABD’liler göstere göstere gelirlerken biz çoktan Kuzey
Irak’a girmiş olmalıydık ve onları orada karşılamalıydık”
olmalıdır.
***
ABD’nin belirsizlikleri yönetmekten hoşlandığı
unutulmamalıdır.
Ayrıca, Washington şehrinin devlet mimarisinde
bile kendini ortaya koyan Büyük Roma İmparatorluğu
aşkı da...
Yani tek din, tek kültür!
Ve bu amaç için klâsik taktik: Böl ve yönet.
Bizden söylemesi bir dahaki seçimin liderliğini bu süreci
kavrayan ve yönetebileceğini gösteren ele geçirecektir.
Not: Konuşmacılarının; Prof. Dr. Hasan Köni,
Gazeteci Tuncay Özkan, Prof. Dr. Duygu Sezer Bozoğlu, Emekli
General ve ASAM Bşk. Yr. Armağan Kuloğlu ve Doç Dr. Altınışık’ın
olduğu "Ortadoğu ve Türkiye" konulu paneli ayrıca yazacağım.