ABD'den Rumlar'a sert mesaj
Abone olABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Richard Boucher, bugün yaptığı açıklamada Kıbrıs Rum kesimini, yerden yere vurdu.
Milliyet Gazetesi'nin haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı
Sözcüsü Richard Boucher, Kıbrıs Rum kesimini, halkın tam bilgi alma
özgürlüğünü kısıtlamakla suçladı ve ''Ada'dakiler, bütün görüşleri
öğrenemiyor, planla ilgili gerekli bilgiyi alamıyorlar'' dedi.
Boucher, Kıbrıs Rum kesimindeki devlete bağlı yayın kurulunun,
farklı görüşleri içeren yabancıların açıklamalarını sansürlediğini,
Annan planıyla ilgili ayrıntıları kısıtlı olarak duyurduğunu
söyledi. Richard Boucher, ''Güney Kıbrıs yayın kurulu, halkın
gelişmeleri öğrenmesini kısıtlıyor. Yabancıların BM planı
hakkındaki açıklamaları ve Cumartesi günkü referandumla ilgili
basın haberleri kısıtlanıyor. Birçok bilgi ve gerçekler halka
ulaşamıyor olabilir. Bu da Kıbrıs'ta özgür basının işleyişine,
Kıbrıslı seçmenlerin tam ve doğru bilgiye ulaşabilmesine kuşku
düşürüyor. Halkın bütün görüşleri bilmesi, planı bilmesi, bütün
açılarıyla analiz edebilmesi lazım'' dedi. Boucher, AB'nin
genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen'in açıklamalarının Rum
kesiminde televizyonlarda yer almasının, Kıbrıs yayın kurulu
tarafından engellendiğini söyledi. Bir gazetecinin, Amerikalı
yetkililerin mesajlarını ulaştırmasının engellenip engellenmediği
sorusu üzerine Boucher, ''Hayır, bizim yaptığımız açıklamaların
çoğu ulaştırıldı. Ama burada bir devlet yayıncılığı anlayışı var
ki, insanların önüne bilgiyi, farklı görüşleri, yorumları sunmaktan
kaçınıyor. Ancak bu konu çok önemli ve tarihi'' diye konuştu.
KIBRIS TASARISINA RUS VETOSU Boucher, BM'de Kıbrıs ile ilgili
tasarının, referandumlardan önce Rusya'nın vetosu yüzünden
geçememesi konusundaki soruları da yanıtladı. Boucher, ''Biz ABD
olarak, BM Genel Kurulu'nun, anlaşmanın tam uygulanmasını
desteklediğini sergilemesinin çok önemli olduğunu hissettik.
Güvenlik Konseyi'nin bir üyesinin, BM Genel Sekreteri'nin, 24
Nisan'daki referandumdan önce Kıbrıslı Rumlara, çözüm anlaşması
içindeki güvenlik yapısı konusunda garanti sağlayan bir tasarı
talebini desteklemeyişinden üzüntü duyuyoruz. Buna karşılık
konseyin 14 üyesi, çok farklı bir görüş sergiledi ve BM Genel
Sekreteri ve anlaşmayı doğrudan desteklemenin uygun olduğunu
hissetti'' dedi. Sözcü, sözlerine şöyle devam etti: ''Rusya
vetosuna rağmen mesaj açık. Cumartesi günü referandumda bütün
Kıbrıslılar tarafından çözüme 'evet' onayı verilirse, BM Genel
Kurulu'nda, Kıbrıs'ta bir çözüm uygulama komisyonu kurmak ve silah
ambargosu yönünde karar çıkarılması için çok hızlı bir eylem
olacak. Bize göre Genel Kurul'daki bu oylama, 120 bin Kıbrıslı
Rum'un eski evlerine dönmesi, kapsamlı bir mal telafisi ve
neredeyse bütün Türk askerlerinin adadan çekilmesini sağlayan BM
çözüm planının bütün açılarının uygulanmasına uluslararası toplumun
desteğini sergiliyor''. Rusya'nın vetosunun sadece prosedüre
ilişkin olduğunu savunan Boucher, ''Ruslar, referandumdan önce
oylama yapılmasına karşılar'' dedi. Boucher, ''Eğer Kıbrıslılar
'evet' oyu verirse, bu anlaşmanın uygulanmasını sağlama yönünde BM
Genel Kurulu'nda çok güçlü bir destek var. Eğer referandumda olumlu
sonuç alınırsa, bu tasarı Genel Kurul'dan geçecek'' dedi. ''TARİHİ
FIRSAT'' Referandumlar için ''tarihi bir fırsat'' diyen Boucher,
''İlk defa Kıbrıs halkının önünde problemlerini çözecek bir plan
var. İlk defa ortak bir gelecek planı ve AB üyeliği söz konusu.
İnsanlar plana bakıp, (bu benim ve çocuklarımın hayatı için ne
demek) diye düşünmeli'' diye konuştu. Boucher, ''Herşey müzakere
edildi. B planı yok, masaya dönme seçeneği yok. Bir daha deneyelim
düşüncesi yok. Herşey bütün detaylarıyla tartışıldı. Plan, her iki
tarafın ihtiyaçlarını dengeli bir şekilde karşılıyor. Eğer işler
yolunda giderse, insanlar doğru kararı verirse, 1 Mayıs'tan sonra
birleşik bir Kıbrıs, AB'ye girecek. 'Hayır' sonucu çıkarsa, ne
olacağını görmemiz gerekecek'' dedi. Boucher, amaçlarının ''hayır''
oyu çıkarsa ne olacağı hakkında spekülasyon yapmak değil, insanları
cesaretlendirmek ve ''evet'' oyunun yararlarını görmelerini
sağlamak olduğunu kaydetti.