ABD'den PKK'yı yakalama emri
Abone olGenelkurmay 2. Başkanı İlker Başbug gündeme ilişkin konuştu. Sınır ötesi operasyonları ve ABD'nin PKK ile ilgili mücadelesine dair önemli açıklamalar yaptı.
Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral İlker başbuğ, ABD'nin, terör
örgütü PKK'nın lider kadrosunun yakalanması konusunda direkt emir
verdiğini söyledi. Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda
gazete, televizyon ve ajansların üst düzey yöneticileriyle
değerlendirme toplantısı yaptı. Sözlerinin başında, geçtiğimiz
günlerde vefat eden diplomat gazeteci Ömer Tarkan için başsağlığı
dileklerini ileten Orgeneral Başbuğ, bugünkü toplantının amacının
terörle ilgili değerlendirmeler yapmak, basın mensuplarının da
görüş ve önerilerini almak olduğunu söyledi. Medya ve medyanın
duruşunun hayati olduğunu ifade eden Başbuğ, ''medyanın dördüncü
güç oluşunda herkes hemfikir. Biz de aynı düşüncedeyiz'' dedi.
Orgeneral Başbuğ, terörizmle mücadelenin doğru ve gerektiği gibi
yapılabilmesi için medya ile birlikte hareket edilmesinin önemine
dikkati çekti. Bu toplantının daha önce yapılan aylık basın
brifinglerinden farklı olduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ, bu
format değişikliğine, karşılıklı diyalog olanağı sağlamak için
gittiklerini, brifing yerine bu modeli tercih ettiklerini söyledi.
Daha sonra terörle mücadele konusundaki değerlendirmelerini aktaran
Orgeneral Başbuğ, terörün mutlak şekilde sona erdirilmesinin zor
olduğunu, ancak asgari seviyeye indirmek gerektiğini belirtti.
Orgeneral Başbuğ, ''Eylem inisiyatifini teröristin elinden ne kadar
alırsanız o kadar olayları asgari seviyeye indirirsiniz'' dedi.
Terör örgütünü yaşatanın umut olduğunu ifade eden Orgeneral Başbuğ,
''Hedef ve amaçlarına terörle ulaşma umudunu yok edemezseniz,
terörle mücadele arzu edilenden de fazla zaman alır. Bir terör
örgütünü, başarı umudu yaşatır. Umutlarını kıramazsanız terör devam
eder. Bütün stratejimizi, gayretimizi gücümüzü bu noktaya toplamak
mecburiyetindeyiz. Aksi davranışlar, terör örgütlerinin yaşamasına
ilaç olur'' diye konuştu. Medyada terör haberlerinin verilişi ile
ilgili görüşlerini anlatan Orgeneral Başbuğ, bilerek ya da
bilmeyerek terörün ve terörist örgütlerin propagandalarına yol
açacak yayınlardan kaçınılması gerektiğini söyledi. Orgeneral
Başbuğ, ''Lütfen aramızdaki iletişim net olsun. Buradan net olarak
ayrılalım'' şeklinde konuştu. Terörün çok boyutlu olduğunu, silahlı
mücadelenin yanı sıra terörüyaratan sebeplerin de gözardı
edilmemesi gerektiğini ifade eden Orgeneral Başbuğ, ''Sadece
silahlı mücadele ile sonuç elde edilemez. Başka tedbirler de almak
lazım. Kimsenin terörle mücadelede (silahlı mücadele yapmayın) deme
hakkı yok'' dedi. Orgeneral Başbuğ, terörle mücadele konusunda
Başbakanlık'a bağlı müsteşarlık ya da genel müdürlük seviyesinde
yeni bir birim kurulmasını arzu ettiklerini de ifade etti.
Orgeneral Başbuğ, bu görüşlerinin yeni olmadığını, öteden beri
hükümetlere bildirildiğini söyledi. Genelkurmay 2. Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ, terör örgütü PKK'ya katılanların yaklaşık
yüzde 75'inin işsiz olduğunu belirterek, ''Bu sonuç bize örgüte
katılımları önlemenin en gerçekçi yollarını gösteriyor. Bölgede
eğitim seviyesi yükseltilemezseve işsizliğe çare bulunamazsa,
örgüte yeni katılımları önlemek gerçekten çok zordur''dedi.
Orgeneral Başbuğ, terörizmle topyekün mücadele için, terörün,
güvenlik, istihbarat, psikolojik harekat, sosyal, ekonomi, eğitim,
boyutlarını inceleyecek, yapılacakları makro seviyede planlayacak,
icracı makamlar arasında gerekli koordineyi sağlayacak, takip
edecek, başbakanlığa bağlı yeni bir kuruluşa ihtiyaç olduğunu
söyledi Orgeneral Başbuğ, Genelkurmay Karargahı'nda gazete,
televizyon ve ajansların üst düzey yöneticileriyle değerlendirme
toplantısı yaptı. Teröristlerin yaş gruplarına bakıldığı zaman,
20-25 yaş grubunun toplam yaş grupları içinde yüzde 40'ı, 25-30 yaş
grubunun da yüzde 35'i oluşturduğunu belirten Orgeneral Başbuğ,
''Eğitim durumuna baktığımızda ise gerçekten çarpıcı bir sonuçla
karşılaşıyoruz. Teröristlerin yüzde 10'u eğitimsiz, yüzde 50'si ise
ilkokul seviyesinde eğitim görmüştür'' dedi. Örgüte katılanların
yüzde 60'ının eğitim almadığını, cahil olduğunu söyleyen Orgeneral
Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kendilerini tatmin edecek
bireysel kimlikten mahrumdurlar. Yaş oranlarından anlayabileceğiniz
gibi, örgüte katılanların yaklaşık yüzde 75'i ise işsizdir. İşte bu
sonuç bize örgüte katılımları önlemenin en gerçekçi yollarını
gösteriyor. Bölgede eğitim seviyesi yükseltilemezse ve işsizliğe
çare bulunamazsa, örgüte yeni katılımları önlemek gerçekten çok
zordur.Eğitimli insanların örgüte katılmasının zor olduğunu bilen
terör örgütü, bu nedenle geçmiş dönemlerde 114 okulu tamamen, 112
okulu da kısmen tahrip etmiş, 116 öğretmeni öldürmüş, 48 öğretmeni
yaralamış ve 37 öğretmeni de kaçırmıştır.Örgüt yıllık gelirlerinin
yaklaşık yüzde 50'sini uyuşturucu madde, akar yakıt ve insan
kaçakçılığı gibi insanlık aleyhine işlenen suçlardan elde
etmektedir. Geri kalan kısım ise para toplama kampanyaları ile
sağlanmaktadır. Terör örgütünün değerlendirilmesi bize terör
örgütünün etnik milliyetçilik temelinde hareket ettiğini
göstermektedir. Her ülkede etnik ve kültürel farklılıklar olabilir.
Ancak etnik farklılıklara milliyetçi yaklaşım hakim olursa, etnik
milliyetçilik ortaya çıkar ki, etnik milliyetçiliğin terör örgütü
veya legal kuruluşlar veya sivil toplum örgütleri tarafından
kullanılması asla kabul edilemez. Bu, ülkenin bütünlüğüne ve üniter
devlet yapısına karşı açılan bir mücadele olur, karşısında da Türk
milletini ve TSK'yı bulur. Bu konuda herkesin kesin kararlı olması,
net tavır koyması zorunludur. Aksi durumlar toplumumuzun
bölünmesine ve çatışmaların doğmasına neden olabilir. Bu konuda
herkes dikkatli olmalı, toplumda ayrımcılığa yol açabilecek
davranışlardan kaçınmalı ve herkes üzerine düşeni yerine
getirmelidir. Terör örgütünün bu konudaki umutları kesinlikle
söndürülmelidir, yok edilmelidir.'' -1990'LI YILLARA DÖNEMEZLER-
Örgütün eylemleriyle tekrar 1990'lardaki seviyeye, o döneme
ulaşamayacağını belirten Orgeneral Başbuğ, ''Buradaki en büyük
dayanağımız, bölge halkının terörden bezmesi ve en büyük zararın
örgüt tarafından kendisine verildiğini artık çok iyi anlamış
olması, örgütü tekrar eski günlere döndürecek desteği örgüte
vermeyecek olmasıdır'' dedi. Orgeneral Başbuğ, bugünkü örgütün
durumu ve imkan kabiliyetleri yine o günlere dönebileceğini
göstermediğini ifade ederek, bu cevabın bir diğer dayanağının ise
güvenlik güçlerinin inancı ile sahip olduğu imkan ve kabiliyetler
olduğunu dile getirdi. Örgütün 1990'lardaki durumunu değerlendiren
Orgeneral Başbuğ, 1990'lı yıllarda bölücü örgütün, güvenlik
güçleriyle çatışmaya giren, küçük bölgelerden başlayarak belirli
bölgelerde alan hakimiyeti sağlamayı hedefleyen bir anlayışla
hareket ettiğini, yılda ortalama 6 bin olayın meydana geldiğini
ifade etti. Orgeneral Başbuğ, ''Bazı bölgelerde hava karardıktan
sonra sokağa çıkılamıyordu. Şimdi toplum hafızasında unutulmuş
gözüken o günlerle, bu günkü temastan kaçınan, sadece uzaktan taciz
ve mayın türü eylemlerle yetinen bir örgütü karşılaştırdığımızda
sonuç açıktır. Diğer unutulmaması gereken husus ise güvenlik
güçlerinin bu uğurda 5.000 şehit vermiş olmasıdır'' diye konuştu.
Orgeneral Başbuğ, bütün bunlara rağmen, terör örgütü böyle birniyet
içine girerse, TSK'dan ve güvenlik güçlerinden aldığı dersi, tekrar
daha acı şekilde alacağını, bundan kimsenin şüphesi olmaması
gerektiğini ifade etti. -YENİ BİR KURULUŞA İHTİYAÇ VAR-
''Alınabilecek bazı ilave tedbirler üzerinde durmak istiyorum''
diyen Orgeneral Başbuğ, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Terörizmle
topyekün mücadele için yeni bir kuruluşa ihtiyaç vardır. Terörün,
güvenlik, istihbarat, psikolojik harekat, sosyal, ekonomi, eğitim,
boyutlarını inceleyecek, yapılacakları makro seviyede planlayacak,
icracı makamlar arasında gerekli koordineyi sağlayacak, takip
edecek, Başbakanlığa bağlı bir kuruluş. Terörle Mücadele Kanunu
gözden geçirilmeli, gerçekten ihtiyaca cevap verecek bir hale
getirilmelidir. Batı ülkelerinde olanlar olsun, yeter. Örneğin;
İngiltere'de 2000 yılında çıkarılan terörizm kanununun 13. maddesi
kapsamında yasaklanmış bir örgütün renklerini taşıyan bir rozet
bile takamazsınız. İngiltere'de bir teröristin resmi veya sesi
radyo ve televizyonlardan verilemez. İngiltere'de terörle mücadele
kanunu yeniden ele alınmış olup, polisin yetkilerinin artırılması
düşünülmektedir. Ülkemizde ise Adalet Bakanlığı'na başarısız bir
intihar saldırısında bulunan teröristin öldürülmesinin ardından
bazı sivil toplum örgütleri üyeleri açıktan bu teröristin ölümsüz
olduğu şeklinde slogan atabilmişlerdir. ABD' de bir kişi çıkıp
Usame Bin Laden'i överse anında tutuklanır. Ülkemiz terörü öven,
onu yücelten yayınlarla doludur. Bölücü terör örgütünü öven
kitaplar ise raflarda yer almakta ve rahatlıkla satılabilmektedir.
Örgütle bağlantısı olanlar, örgüte destek sağlayanlar, örgütün
propagandasını yapan bazı kuruluşlar, kişiler ve sivil toplum
örgütleriyle mücadele edilmelidir. Örgütün sahip olduğu veya
örgütün mesajlarını yayan yandaş medyanın rahatça yayın yapmasını
ve dağıtılmasını önleyecek tedbirler alınmalıdır. Terör örgütü
'silahlı propaganda' ile terör eylemlerini sürdürmektedir. Hedef
toplumdur. O nedenle, örgüt lehinde propagandaya engel olmak için,
her düzeyde terörle mücadele bilincinin geliştirilmesi ve örgüt ile
toplum arasındaki iletişimin koparılması gerekmektedir. işte bize
göre Türk medyasına düşen temel sorumluluk budur.'' -DİĞER
ÖRGÜTLER- 3713 sayılı TMK'nın 6. maddesiyle 3984 sayılı RTÜK
Kanunu'nun 4. maddesi titizlikle uygulanması gerektiğini belirten
Orgeneral Başbuğ, hukukun yetersiz kaldığı yerlerde, etik
değerlerin öne çıkması gerektiğini, terör haberlerini, normal
haberler gibi değerlendirmenin doğru olmadığını, bunun ciddi
sonuçları olacağını söyledi. Bölücü terör örgütü yanında, irticai
ve yıkıcı bölücü diğer örgütlerin de gözden ırak tutulmaması
gerektiğini vurgulayan Orgeneral Başbuğ, şunları ifade etti:
''Güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen operasyonlar
neticesinde büyük oranda güç kaybeden ve etkinliği azalan Hizbullah
terör örgütünün; taraftar kitlesine, halen güçlü, etkin olarak
faaliyetlerini sürdürdüğü imajını verme gayreti içinde olduğu, bu
amaçla örgütün önümüzdeki dönemde faaliyetlerini artırarak
sürdürebileceği, geçtiğimiz yıl içinde kırsal alanda önemli güç
kaybına uğratılan ve son olarak Adalet Bakanlığı önündeki eylem
girişimi ile gündeme gelmeye çalışan DHKP/C terör örgütünün;
şiddete dayalı eylem arayışlarını önümüzdeki dönemde de
sürdürebileceğini değerlendirmekteyiz. Değerlendirmelerimizi şu
şekilde bitirmek istiyorum; Ulus devleti güçlü kılan husus; ulusal
konular ve sorunlar karşısında, devletin ve toplumun bütün
kurumları ile kararlı bir tutum içinde bulunmasıyla ülkenin her
şeyiyle ve toplumun her kesimiyle bu konular karşısında bir bütün
olarak, topyekün hareket etmesidir.'' Terörle mücadeleden sorumlu
olanların mazeret üretme hakkı bulunmadığını vurgulayan Orgeneral
Başbuğ, vatandaş olursa farklı, asker olursa olabilir şeklindeki
anlayışın da yanlış olduğunu belirtti. Orgeneral Başbuğ, ''hepsi
insan ve hepsi terörizmle mücadelede hedeftir. Her vatandaşın
hayatı, canı bizim için mukaddestir. Taşıdığı görev ne olursa
olsun'' diye konuştu. Orgeneral Başbuğ, sıcak takip ve sınır ötesi
harekat konusunda da BM Güvenlik Konseyi kararlarının temel
alındığın kaydetti. Orgeneral Başbuğ, bir soru üzerine, ABD'nin PKK
terör örgütüne karşı bir şey yapma niyetinin bulunduğunu, ancak
bunun karar haline gelmediğini söyledi. Asker askere yapılan
görüşmelerde ABD yetkililerinin bu konuda Türkiye'nin endişelerini
anladıklarını aktaran Orgeneral Başbuğ, şöyle konuştu: ''Bir terör
örgütüne karşı yapılacak çok şey var. Yakalayın lider kadrosunu. Bu
konuda, lider kadro ile ilgili ciddi niyetleri, niyetlerin ötesinde
kararlılıkları var. direkt yakalama emri verdiler. Lider kadronun
yakalanması için direkt talimat verdiler. Bu olumlu noktadır.''
Orgeneral Başbuğ, eğer Amerikalılar'ın terörist örgüte karşı somut
önlemler alınmazsa, Türk halkının ABD'ye bakış açısının
değişmeyeceğini bildiklerini de ifade etti. Yaklaşık 3 saat süren
değerlendirme toplantısı sırasında terör örgütü yandaşı yayın
organlarında çıkan haberlerden örnekler barkovizyon eşliğinde
sunuldu.