ABD'den küstah açıklama Terör örgütü olarak tanımlamıyoruz
Abone olABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey, YPG'yi PKK'nın aksine terör örgütü olarak tanımlamadıklarını ancak Türkiye'nin ikisi arasındaki bağa ilişkin güvenlik endişelerini anladıklarını söyledi.
Jeffrey, telekonferans yoluyla düzenlediği basın toplantısında,
ABD'nin Suriye politikasına ilişkin değerlendirmelerde
bulundu. Özel temsilci Jeffrey, "ABD'nin terör örgütü PKK
elebaşları hakkında bilgi verene ödül kararının YPG'ye verdikleri
destekle çelişki teşkil edip etmediği" sorusuna şöyle yanıt
verdi:
"PKK'ya ilişkin pozisyonumuz net. PKK'nın aksine YPG'yi terör örgütü olarak tanımlamıyoruz. Bunu hiçbir zaman yapmadık. Suriye'ye müdahale etmeden önce de yapmamıştık. Türkiye'nin güvenlik endişelerini anlıyoruz. YPG ve PKK arasındaki bağlantılara ilişkin endişelerini anlıyoruz. Bu yüzden çok çok dikkatli davranıyoruz. Öncelikle Türkiye'yi ne yaptığımız ve neden yaptığımız konusunda bilgilendiriyoruz."
DEAŞ saldırılarının tekrar olmasını
istemiyoruz'
Türkiye'nin en kaygılı olduğu konuda,
Münbiç'te ortak devriyeler yaptıklarını anımsatan Jeffrey, şöyle
devam etti: "Türkiye DEAŞ karşıtı koalisyonun bir üyesi. DEAŞ,
Türkiye'ye İstanbul havaalanı saldırısında olduğu gibi birçok hasar
verdi. Bunun tekrar tekrar olmasını istemiyoruz. Türkiye ile
genel politikamızı çok yakından koordine ediyoruz. Türkiye siyasal
çözüm konusunda bizimle aynı fikirde. Türkiye İstanbul zirvesinin
katılımcılarından biriydi. Zirvenin sonuçlarını destekliyoruz.
Türkiye, İran'ın Suriye'deki varlığından memnun değil. Türkiye,
Suriye hükümetinin doğasından memnun değil. Yani Türkiye ile
aramızda ortaklıklar çok."
'Hafif silahlar veriyoruz'
James Jeffrey
Türkiye'ye ilişkin başka bir soru üzerine de şunları
kaydetti: "Türkiye'ye, Suriye'nin kuzeyinden somut bir
güvenlik tehdidi gelmemesi için her şeyi yapacağız. Şimdi Münbiç
programını uyguluyoruz. Türkiye'nin endişeleri nedeniyle SDG'ye
verdiğimiz silahları çok çok dikkatli şekilde elimine ediyoruz.
Türklere, 'Bu insanlara sadece hafif silahlar veriyoruz. Bu da
DEAŞ'a karşı son dönemde başarılı olamamalarının sebeplerinden
biri.' diyoruz."
Öncelik DEAŞ ve İran'ı Suriye'den
çıkarmak
ABD'nin önceliğinin terör örgütü DEAŞ'ın
varlığını sona erdirmek olduğunu vurgulayan Jeffrey, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin (BMGK) 2254 sayılı kararı uyarınca
siyasi çözümü desteklediklerini belirtti.
Jeffrey, ABD için diğer önemli unsurun ise tüm İran güçlerinin Suriye'yi terk etmesi olduğun altını çizerek, "ABD, İran'ı Suriye'de çözümün değil sorunun bir parçası olarak görüyor." dedi.
Esad'la tamam mı devam mı?
Jeffrey, Beşşar
Esed rejiminin iktidarda kalıp kalmamasıyla ilgili pozisyonlarının
sorulması üzerine, şahıslarla ilgilenmediklerini, kendi halkına
zarar vermeyen bir hükümet ile çalışmak isteyeceklerini
kaydetti.
DEAŞ'la çatışmalar taktiksel ters
çevirmeymiş
Deyrizor'da DEAŞ ile süren çatışmaları,
"taktiksel bir tersine çevirme" olarak yorumlayan Jeffrey, DEAŞ'ın
halen çevrelenmiş olduğunu, yeni güçlerin takviye edilmesi üzerine
durumun kontrol altına alınacağını düşündüğünü söyledi.
4 farklı ülkenin dahil olması
tehlikeli
Geçen ay Fransa, Almanya ve Rusya
liderlerinin katılımıyla İstanbul'da düzenlenen zirvenin
sonuçlarına değinen Jeffrey, İdlib'de uzun dönemli ateşkes ve
anayasa komitesinin yıl sonuna kadar oluşturulması yönünde alınan
kararları memnuniyetle karşıladıklarını kaydetti.
Jeffrey, Suriye'de ABD, Rusya, İran ve İsrail olmak üzere dört farklı ülkenin dahli olmasını oldukça tehlikeli bulduklarını belirtti.
SDG ile iş birliği devam edecek
Özel
temsilci, DEAŞ'ın dünyadaki varlığına ilişkin bir soru üzerine,
ABD'nin Fırat Nehri boyunca ve Suriye-Irak sınırında DEAŞ varlığını
sona erdirmek için SDG ile iş birliğinde mücadeleye devam
ettiğini, İdlib'deki Heyet Tahrir Şam varlığından duydukları
endişeye ilişkin de Türkiye ve Rusya ile görüşmeleri sürdürdüğünü
dile getirdi.
İsrail'in güvenliği önemli
İsrail'in güvenliğine ilişkin bir soru üzerine, S300 hava savunma sistemlerinin Suriye'ye konuşlanmasından endişe duyduklarını belirten Jeffrey, asıl sorunun bunların kimin eline geçeceği ve ne rol oynayacağı olduğunu kaydetti. Jeffrey, İsrail'in varoluşsal endişelerini anladıklarını ve desteklediklerini de sözlerine ekledi.