ABD'deki Türk ekipten dünyada bir ilk! Koronavirüse çare olacak
Abone olDünyanın en önemli kanser merkezlerinden Teksas Üniversitesi MD Anderson Kanser Merkezi'nde çalışan Prof. Dr. Bülent Özpolat ve ekibi, dünyada ilk kez, gen susturma yöntemi ile koronavirüse karşı ilaç geliştirecek.
Dünyanın en iyi kanser merkezlerinden Teksas Üniversitesi MD
Anderson Kanser Merkezi Deneysel İlaçlar ve Kanser Tıbbı bölümünde
26 yıldır görev yapan Prof. Dr. Bülent Özpolat, kansere karşı
hedeflenmiş tedaviler konusunda pek çok patentin de sahibi. Prof.
Dr. Özpolat, geçen yıl akciğer kanserinin tedavisinde daha başarılı
sonuçlar verecek “gen susturma yöntemi” ile ilaç
geliştirme projesi için Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü NIH
(National Institute of Health) ve Ulusal Kanser Enstitüsü NCI
(National Cancer Institute) tarafından 1 milyon 250 bin dolarlık
araştırma fonu sağlandığını belirterek, “Akciğer kanseri ve
Kovid-19’un bazı mekanizmaları birbirine çok benziyor.
Sitokin fırtınası tablosuna çözüm bulunmuş
olunacak
Bu nedenle pandemiden sonra kanser projemizi revize ettik ve 200
bin dolar ek bütçe alarak aynı yöntemi Kovid-19’da ölümcül
sonuçlara yol açan sitokin fırtınasına karşı ilaç geliştirmek üzere
de kullanacağız. Birkaç ay içinde hayvan deneylerine başlayacağız.
Her şey yolunda giderse Eylül ayı gibi hasta denemelerine başlamayı
planlıyoruz. Bu ilacı geliştirdiğimizde hem aşının başarısız
olacağı vakalarda, hem de aşılanmamış nüfusta Kovid nedeniyle
ortaya çıkabilecek ölümcül sitokin fırtınası tablosuna çözüm
bulunmuş olunacak” dedi.
Bağışıklık sisteminin ölümcül açığı: Sitokin
fırtınası
İmmunoloji konusunda çalışmalarını sürdüren Prof. Dr. Özpolat, daha
çok kansere karşı aşı geliştirilmesi, HIV-AIDS’e yönelik aşı
çalışmaları ve reflü ya da ülsere neden olan helikobakter pylori
aşıları üzerinde çalıştığını anlatarak şunları söyledi:
2000'li yıllardan sonra Human Genom projesinin tamamlanması ile birlikte biz de genetik çalışmalara yoğunlaştık. Çok yeni olan genlerle aşılama yöntemi üzerinde çalışıyoruz. Daha çok gen susturma terapileri ile hedefe yönelik ilaç çalışmalarına odaklandık. Son zamanlarda da sitokin fırtınası üzerinde çalışıyorduk. Kovid’de ölümlerin en temel sebebi sitokin fırtınası dediğimiz bu durum ve bunun sonucunda ortaya çıkan nefes darlığı ve oksijenin yetmezliği.
Vücutta aynı şeyi yapıyor
Sitokin fırtınası, bağışıklık sisteminin aşırı aktivasyonu olarak
gelişiyor. Örneğin bir sokakta bir iki evde yangın olduğunu
düşünelim. Buraya 5-10 tane itfaiye görevlisi getirmek yerine,
binlerce itfaiye erinin, 50-100 tane su tankerinin geldiğini
düşünün. Bunların hepsi bir kaos içerisinde, ne yaptığını bilmeden
her tarafa su sıkıyor. Yangın sönse de bütün mahalleyi su basıyor.
Sitokin fırtınasında da bağışıklık sistemi vücutta aynı şeyi
yapıyor. Bağışıklık sistemi koronavirüse aşırı reaksiyon
gösterdiğinde vücutta yangı dediğimiz inflamasyon artıyor ve bu da
akciğerde sıvı birikimine, nefes darlığına ve çoklu organ
yetmezliği ile ölüme neden oluyor.
Yeni ilaç iki geni susturup iki hastalığa da çare
olacak
Akciğer kanserinin tedavisi için hedefledikleri genler ile
Kovid-19’da sitokin fırtınasına yol açan bazı genlerin örtüştüğünü
anlatan Prof. Dr. Özpolat, bu nedenle yeni geliştirecekleri ilacın
hem akciğer kanserinde hem de Kovid’de etkili olacağını
vurgulayarak “Şu anda üzerinde çalıştığımız gen terapisi ya da
gen susturma terapisi ile başarılı olduğumuz taktirde aynı zamanda
hem akciğer kanseri hastalarının hem de Kovid-19 hastalığının
tedavisini sağlayacağız. Bu ikisinde de bağışıklık hücrelerinden
salgılanan küçük hormonlar asıl sorun. Bu hormonlar akciğer
kanserinde hızlı büyümeye sebep olduğu gibi sitokin fırtınasında da
doku hasarına sebep oluyor. Dolayısıyla onları susturduğumuzda ki
bu genlerden en önemli iki tanesini belirledik, hem akciğer
kanserinin büyümesini kontrol altına alabileceğiz hem de aynı ilaç
ile Kovit-19’daki ölümcül sitokin fırtınasını kontrol altına almayı
başaracağız” diye konuştu.
Hastaların erişimi de zor olmayacak
Sitokin fırtınasının kontrol edilmesinde kullanılabilecek kesin bir
tedavi olmamasının, hem Kovid’de hem de akciğer kanserinde en büyük
açmazlardan biri olduğuna değinen Prof. Dr.
Özpolat, “Kovid-19’a karşı gen susturma tedavisini çalışan
bizden başka grup yok şu anda. Sitokin fırtınası aslında dünya
tarihinin en büyük ve en ölümcül pandemisi olan İspanyol
Gribi’ndeki ölümlerin de nedeniydi. 50 milyon insanın hayatına mal
olmuştu İspanyol gribi. Daha sonra 2003’de SARS, 2005’de de kuş
gribinde ölümlerin hepsinin bu nedenle gerçekleştiği düşünüldü.
Kanserde de bazı immünoterapiler sitokin fırtınasına yol
açabiliyor. Biz o nedenle bu konu üzerinde çalışıyorduk.
Kovid-19’da sitokin fırtınasının önüne geçebilmek için klinik
deneme aşamasında olan birkaç ilaç çalışması var. henüz
onaylanmadı. Ama bunlar antikor temelli olduğu için, üretimi ve
maliyeti çok pahalı oluyor. Yani hasta başına yaklaşık 2 bin dolara
mal olacak ilaçlar. Bu kadar pahalı bir tedaviyi böyle bir salgında
her hastaya kullanmak mümkün değil. Bizim geliştireceğimiz ilaç çok
daha ucuz olacağı için hastaların erişimi de zor
olmayacak” diye konuştu.
Nanoteknolojik yöntemlerle hedefi 12'den
vuracak
Sadece bir molekülle (ilaçla) birkaç geni susturarak bu tablonun
önüne geçilebilmesinin, gen terapisinin en önemli avantajlarından
biri olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özpolat, “Akciğer bölgesine
bu ilaçları göndermek için nanoteknoloji yöntemlerini kullanıyoruz.
Bu da ilacın başka dokulara zarar vermesini engelliyor. Kanseri
iyileşmeyen bir yangı, yara olarak düşünürsek; bağışıklık
sisteminin her zaman çok iyi rol oynamadığını da görüyoruz. Yani
bağışıklık sisteminin, kanserin gelişmesinde de zararlı etkileri
var. Bağışıklık sisteminin kafasının karışması ile tümörün büyümesi
ya da Kovid enfeksiyonundan bahsedersek, virüsle enfekte olmuş
hücreleri öldürürken, çevre dokuya zarar vermesi mümkün olabiliyor.
İşte bu gen susturma yöntemi ile her ikisini de etkili bir yöntem
bulmuş olacağız” dedi.
Laboratuvarında iki Türk daha var
Kanser ve diğer konularda tedavi geliştirmenin bir ekip meselesi
olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Özpolat’ın ekibinde matematikçiler,
kimyacılar, genetikçiler ve biyoinformatik gibi değişik
disiplinlerden Türk ve yabancı bilim insanları bulunuyor. Prof. Dr.
Özpolat’ın laboratuvarında kendisi dışında iki Türk daha var;
Biyolog Nermin Mak Kahraman ve Biyokimya Uzmanı Dr. Göknur Kara.
Koronavirüs salgınında dünyanın çok çabuk gelişen bir tablo ile
karşılaştığını anlatan Prof. Dr. Özpolat, sözlerini şöyle
noktaladı:
“Aşı çalışmaları tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı bir şekilde ilerlese dahi kliniğe girmesi en erken yıl sonunda bekleniyor. Sıfırdan bir ilacın geliştirilmesi de aynı şekilde çok uzun yıllar alıyor. Bunu kanser ilaçlarından da biliyoruz, 8-10 yıl sürebiliyor, milyonlarca dolar gerekebiliyor. Kovid-19 pandemisinde başvurulan yöntemlerden biri de bizim kanser araştırmalarında da başvurduğumuz ‘reporpusing’ yani başka bir hastalık için onaylanmış bir ilacın başka bir hastalık için de kullanılabilecek hale getirilmesi. Bu da çalışmalardan hızlı sonuç alınmasını sağlayacak. Bizim gen susturma yöntemi ile geliştireceğimiz ilaç, aşıdan fayda görmemiş ya da aşılanmamış Kovid hastalarındaki ölümcül sitokin fırtınasının önüne geçebilmesi açısından önemli olacak. Böylece bu hastalarda elimizde en etkili silahlardan biri olacak.”