ABDde Mevlanadan okudu
Abone olErdoğan ABD'de Devlet Üniversitesi'ned Medeniyetler İttifakı konulu bir konuşma yaptı. Mevlana'dan örnekler verdi.
Başbakan Erdoğan, New York Devlet Üniversitesi
bünyesinde faaliyet gösteren Levin Enstitüsü'nde ''Medeniyetler
İttifakı'' konulu bir konuşma yaptı. Kendisini dinleyenlere
Mevlana'dan örnekler sundu
Konuşmasına, toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ederek başlayan
Başbakan Erdoğan, 2005 yılında İspanya Başbakanı Jose Luis
Rodriguez Zapatero ile birlikte ''Medeniyetler İttifakı'' (Mİ)
girişimini başlattıklarını anımsattı. Şu anda 100'den fazla ülke ve
uluslararası örgütün, ittifakın üyesi haline geldiğini anlatan
Erdoğan, ittifak projesinin dünyada gördüğü bu yoğun ilginin
diyalog noktasında çok ciddi bir ihtiyacın olduğuna işaret ettiğini
belirtti.
AYRIŞTIRMAK KOLAY, BİR ARADA TUTMAK ZOR
Özellikle 11 Eylül saldırılarının ardından dünyayı daha fazla
kutuplaşmaya sevk edecek bir söylemin hakim olduğunun görüldüğünü
ifade eden Erdoğan, ''Şunu belirtmek isterim, ayrıştırmak,
farklılaştırmak, bölmek, parçalamak, yıkmak kolay olandır. Zor olan
ama aynı zamanda olması gereken evrensel ve insani olan, yapmaktır,
inşa etmektir, bir arada tutmaktır'' dedi.
Farklılıkları zenginlik olarak görmek ve o şekilde değerlendirmek
gibi bir bakış açısını öne çıkarmak durumunda olduklarını belirten
Erdoğan, şöyle konuştu:
TERÖR 11 EYLÜL'DEN SONRA ÇIKMADI
''Şurası da son derece önemli. Nefret gibi, öfke gibi ön yargı,
aşağılama, horlama gibi yaklaşımlar radikal akımlara ve tabii ki
teröre zemin hazırlıyorlar. Terör bugün en fazla dünyadaki
ayrışmaları bir istismar amacı olarak kullanıyor. Terörün
en çok nemalandığı yer bu ayrışmalardır. Farklılıkları
adeta teröre zemin olarak gördüğümüzü biz kendi ülkemizde de
yaşıyoruz. Biz de son 25 yıl içerisinde yaklaşık 6 bin
şehit verdik. Bunun yanında vuruşmalarda 30 bine ulaşan bir ölüm
hadisemiz var. İşte biz bütün bunların karşısına ortak
değerleri, evrensel ve insani değerleri, ortak bir gelecek inşa
etme idealini korumak zorundayız. Zira dünyanın daha da
keskinleşen, daha da kutuplaşan bir gerilimle yola devam etmesi
mümkün değildir. Elbette sorun, sadece bugün 11 Eylül
sonrasında ya da son yüzyılda ortaya çıkmış bir sorun da
değildir. İttifak, ortak tarihimizden husumet çıkaran
özellikle buna dayalı yorumların yerine objektif gözlemler getirme,
herkesin kendi doğrularını başkalarına dayattığı dönemlerin artık
geride kalmasına katkıda bulunma çabası içindedir.''
MEDENİYETLER İTTİFAKINI SAVUNUYORUZ
Türkiye ve İspanya'nın bu noktada çok önemli tarihsel
birikimlere sahip olduğunu ifade eden Erdoğan, İspanya'da 8.
yüzyılda kurulan ve 16. yüzyıla kadar varlığını sürdüren Endülüs
devletinin farklı, kültür, inanç ve mezhepleri bir arada yaşatan
güzel bir örnek olduğunu vurguladı. Aynı şekilde Türkiye'nin de
tarih boyunca çok farklı etnik grupları, dinleri, mezhepleri,
kültürleri bünyesinde muhafaza etmeyi ve barış, hoşgörü içinde
yaşatmayı başarmış bir tarihi deneyime sahip olduğunu anlatan
Erdoğan, bu iki ülkenin bu eşsiz deneyimleri yine en güzel şekilde
yaşattığını dile getirdi.
Erdoğan, bu eşsiz deneyimlerin dünyaya daha iyi tanıtılmasının hiç
kuşkusuz son derece büyük önem arz ettiğini ifade ederek
''Biz, medeniyetler çatışması tezine ayrıştırma,
farklılaştırma tezine karşı olarak Medeniyetler İttifakı tezini
ortaya koyduk ve bunu da tüm gücümüzle savunuyoruz''
dedi.
MEVLANA'DAN OKUDU
Huntington'un ''medeniyetler çatışması'' tezini doğrulamak
istemediklerini dile getiren Erdoğan, Yunus Emre ve Mevlana gibi
düşünürlerin barışa yönelik güzel sözlerini örnek verdi.
Erdoğan, şöyle devam etti:
''Nitekim yüzyıllar öncesinden bizlere barış ve kardeşlik çağrısı
yapan 'Gelin tanış olalım işi kolay kılalım, sevelim sevilelim,
dünya kimseye kalmaz' diyor. Hepimiz ölecek miyiz?
Öleceğiz. Öyleyse bu kavga niye, bu savaşlar niye? Şimdi de
ekonomik kriz var. Acaba dünyada savunmaya ayrılan para
fakir, yoksul ülkelerin kalkınmasına ayrılıyor mu, eğitime,
sağlığa, iklim değişikliğine ayrılıyor mu, çevreye ayrılıyor mu,
kültürlerin bu noktada olgunlaşmasına ayrılıyor mu? Hayır, hayır,
hayır! Burada gelişmiş ülkelerin üzerinde çok büyük bir yük var ve
gelişme olan ülkelerin de. Yine diyor ki büyük düşünür
Mevlana, sadece insan olmaktan ötürü kucaklayan
yaklaşımıyla yüzyıllar öncesinden bugünlere çok önemli mesajlar
veriyor. Diyor ki' Gel her ne olursan ol gel, ister kafir,
ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergahımız
umutsuzluk dergahı değildir, yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine
gel''
Mevlana'nın bu yaklaşımının Medeniyetler İttifakı
projesinde de bunu desteklemenin gayreti içinde
olduklarını anlatan Erdoğan, ciddi sorunlar olduğu gibi önemli
fırsatların da bulunduğunu kaydetti.
NEW YORK'TAKİ TRAFİK SORUNU-
Toplantıya gelirken arabada Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile yaptığı
konuşmayı da örnek veren Erdoğan, Şimşek ile New York'ta bir yerden
bir yere yaya olarak 15 dakikada gidilebilecek mesafenin araçla
belki yarım saatte zor gidildiğini konuştuklarını söyledi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bunu konuştuk ve sorduk acaba neden? Halbuki toplu taşımacılık en
ideal şekilde var. Peki neden? Biz tüketim ekonomisiyle, verim
ekonomisini balans edemiyoruz. Önce bunun balans edilmesi lazım.
Buradaki sürekliliği eğer egemen kılmazsak gelecek daha tehlikeli.
Herhalde bu dev kulelerin yıkılması mümkün değil. Geniş caddeler
inşa etmek de mümkün değil. Peki bu araçları nereye koyacağız? Üst
üste bunları mı bina etmeye başlayacağız? Bu da mümkün değil.
Öyleyse gelecek çok daha büyük tehlike arz ediyor.
BEN FAKİR BİR AİLEDE BÜYÜDÜM
Ben çok fakir bir ailede büyüdüm. Bizim kendi özel arabamız
yoktu ve okulum 30-40 dakika mesafedeydi. O yolu küçük Tayyip
olarak ben yaya gider gelirdim, annem de elimden, kolumdan tutmazdı
ve ayakkabılarım delik deşikti. Yağmurda, çamurda, kışta
ayaklarımın kızardığını bilirim. Şimdi biz çoluğumuza çocuğumuza o
ayakkabıları layık görmüyoruz, çok daha farklı bir noktadayız.
Bununla böyle olsun demiyoruz. Şüphesiz ki daha iyi ama daha iyi
olmalıyız. Daha iyi olması için tüketim ekonomisi ile verim
ekonomisini dengelememiz lazım.
İsraf ekonomisine de dikkat etmeliyiz. Eğer bunu başarırsak biz
küresel ekonomik krizi aşmayı çok iyi şekilde başarırız.''
''EL ELE VERME ZAMANI''
Bunların başında da uluslararası ortamın yeni bir başlangıç
yapılması için uygun olması gerektiğine işaret eden Erdoğan,
''müttefik ve dost'' diye nitelendirdiği ABD'de Başkan Barack
Obama'nın meseleye yaklaşımının, kültürel özelliklerine
bakılmaksızın barışsever tüm toplumları kapsayıcı ve kucaklayıcı
bir hamle yapması beklentisi içinde olanları umutlandırdığını
söyledi.
Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bir diğer olumlu gelişme de dünyanın dört bir köşesinde yaşayan
insanların çoğunluğunun demokrasi, hukukun hakimiyeti, serbest
piyasa ekonomisi ve insan hakları değerlerinin geçerli olduğu
ortamlarda yaşamak istediğinin ortaya çıkmasıdır. Son 20 veya 30
yıllık dönem zarfında Batı dünyası dışında kalan yörelerde ciddi
ekonomik ve sosyal canlanma görüldüğü inkar edilemez. Bu ivmenin
daha geniş haklar, özgürlük ve güvenlikle sonuçlanması hepimizin
ortak dileği olmalıdır. Benzer şekilde İslam dünyasının da bir iç
muhasebe yapmaya başlamış olduğunu görmekten memnuniyet
duymaktayım. Küreselleşme olgusu, güvenlik, kalkınma, sağlık ve
çevre gibi temel konuların birbirini karşılıklı olarak etkileyen
bir hal almasına yol açmıştır. Bu sorunların çözümlenmesi esasen
tek bir ülkenin veya bir grup ülkenin yeteneklerinin ötesindedir.
Bu gerçek, bizleri diyaloğun zorunlu olduğu sonucuna götürüyor.
Masaya oturmadan sorunların çözülmesi mümkün değildir. Zira
işbirliği ancak diyalog yoluyla mümkündür. Önce açık fikirli
olacağız, ön yargılı olmayacağız sonra diyalog yoluyla birbirimizi
anlayacağız, tanıyacağız daha sonra da sorunlarımıza
işbirliği yoluyla çözüm arayacağız. 20. yüzyıl insanlık
tarihinin belki de en yıkıcı yüzyılı olmuştur. 21. yüzyılın da aynı
akıbete uğramasını istemiyorsak, şimdi el ele verme zamanıdır.
Uluslararası ortam da böyle bir işbirliği için müsaittir.''
Konuşmasının ardından enstitü Müdürü Garrick Utley'in New York'un
trafik sorununa çözüm önerisini sorması üzerine de Erdoğan,
kendisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığını
hatırlattı.