ABD, Ukrayna-Rusya Savaşı'nı Bitirmek İstiyor mu?

Mevlüt Akbay mevlutakbaymevlut@gmail.com

Rusya Federasyonu, yaklaşık 500 bin Türk’ün de yaşadığı Kırım’ı 2014 yılında kanunsuz bir şekilde ilhak etmişti. Donetsk ve Luhansk şehirlerinin bulunduğu Donbas bölgesindeki Rus yanlısı ayrılıkçılarla Ukrayna ordusu arasındaki çatışmaları fırsat bilen Rusya, 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’ya resmen savaş açtı.

Türkiye; Tatar, Gagavuz ve Ahıska Türkeri’nin yoğun olarak yaşadığı Kırım Yarımadası’nın ilhakını kabul etmiyor ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünü savunuyor. Türkiye’nin bu resmi tezlerine rağmen birtakım Rusçular ve aklıevveller; Batı’nın kışkırtmasıyla Ukrayna’nın, Rusya’yı tahrik ettiği iddiasında bulunarak işgale meşruiyet kazandırmaya çalışıyorlar. Velev ki, iddia edildiği gibi olsun. Rusya bir çadır devleti midir ki, provokasyona gelsin.

Angajman kuralları çerçevesinde bugüne kadar devam eden savaş, ABD ve İngiltere’nin Ukrayna’ya uzun menzilli füzeleri kullanma izni vermesiyle yeni bir boyut kazandı. Ukrayna, aldığı izin sonrası ABD yapımı ATACMS ve İngiliz Storm Shadow balistik füzelerini ateşledi. Rusya, bu saldırıya Oreşnik hipersonik füzeleriyle karşılık verdi ve nükleer kartını açtı.

Kumarbaz’ın yazarı Fyodor Dostoyevsky'nin sıkı bir hayranı olan Putin, psikolojik harbin bir parçası olan bu blöfü o kadar çok kullandı ki, inandırıcılığı kalmadı. İngiltere Genelkurmay Başkanı Yardımcısı Korgeneral Rob Magovan, “İngiliz ordusunun bu gece savaşması istenirse bu gece savaşırız.” sözleriyle el yükseltti. Rusya, nükleer füzelerini ateşlediğinde en az üç ülkeden -ABD; İngiltere ve Fransa’dan- karşılık alacağını en iyi kendisi bilir. Yine, Çin’in kendisini yalnız bırakacağının da farkındadır. İran ile sıkı ilişkilere sahip Rusya’nın, bu boş atıp dolu tutma çabası, “Kör ile yatan şaşı kalkar.” atasözünün bir tezahürü olarak görülebilir.

Ukrayna, cumartesi günü de kamikaze İHA’larla özerk Tataristan Cumhuriyet’inin başkenti Kazan’ı vurdu. Saldırıda kullanılan sekiz İHA’nın yedisi gökdelenlere isabet ederken biri hava savunma sistemleri tarafından düşürebildi. Burada bir parantez açmak gerekirse, Rus inşaatçılar tebriği hak ediyorlar. Benzer saldırı Amerika’da olsa, saldırının hedefi olan binalar, ikiz kuleler gibi yerle yeksan olur ve bir mağduriyet tecessüm ederdi.

Rusya Silahlı Kuvvetleri Radyasyon, Kimyasal ve Biyolojik Savunma Kuvvetleri Komutanı Korgeneral İgor Kirillov ve yardımcısı İlya Polikarpov'un suikastla öldürülmesi ve kamikaze drone saldırılarını değerlendirdiğimizde, ABD’nin savaşı sonlandırmak ve Ukrayna’yı çok mağdur etmeyecek şekilde Rusya’yı anlaşmaya zorladığını söyleyebiliriz.

ABD ve Ukrayna, Moskova’nın da ötesinde 1090 km uzaklıktaki Kazan’ı vurarak ve Kirillov suikastı ile Rusya’ya anlaşma öncesi çok büyük bir gözdağı vermişlerdir. Ukrayna Rusya’ya, “Seni midenden vuruyorum, istediğim zaman sana 11 Eylül’ü yaşatırım.” demiştir. ABD, savaşta istediğini aldığını ve hedefe ulaştığını düşünmekte olup anlaşma işini Donald Trump’a bırakacaktır. Savaşta, ikinci aşamaya geçilmesi Trump’ın işini zorlaştırmaya değil aksine kolaylaştırmaya ve elini güçlendirmeye matuftur. Şubat 2022’den beri devam eden savaş, salgın yükünü henüz üzerinden atamamış olan ABD ve AB’yi de yordu. En azından savaşın ilerde açılmak üzere derin dondurucuya kaldırılmaya ve molaya ihtiyaç olduğu anlaşılıyor.

Ukrayna ve Rusya da yaklaşık üç yıldır süren bu savaşta, ekonomik kayıplarının yanında yüzbinlerle ifade edilen can kaybı yaşadılar. Rusya’nın 300 bin ile 600 bin arasında asker kaybettiği iddia ediliyor. Rusya’nın Kuzey Kore’den sahaya takviye 10 bin asker getirmesi, Yemen’deki Husiler’den paralı asker ithal etme girişimleri, bu iddiaları doğrular nitelikte gözüküyor. Aynı şekilde Ukrayna da yabancı paralı askerleri kullanıyor. Rusya’nın Ukrayna’nın %18’ni işgal etmiş olması, çok güç ve asker kaybettiği gerçeğini değiştirmiyor. Nitekim, Suriye’den askerlerinin çoğunu çekmesi de göstergelerden biridir.

Büyük şeytan ABD’nin önümüzdeki yıl ve yıllardan itibaren odak noktasını Ukrayna’dan; Asya Pasifik Bölgesi, İran ve İsrail’e çevireceği anlaşılıyor. Çin-Tayvan gerilimi ve Doğu Türkistan, İran’daki hareketlenmeler yeni gündem maddelerimiz olabilir. ABD, İsrail’i koruma ve kollama misyonuna ise devam edecektir.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki “Asya bölgesinin 2025'te büyük güçlerin rekabetine sahne olmaya devam edeceği” değerlendirmesi ve TBMM’deki bütçe görüşmelerinde “Uluslararası ilişkilerde 2025 yılının daha zor bir dönem olabileceği” ifadesi, önümüzdeki yılların çetin geçebileceğine dair birer işarettir. Bütün bunları söyleyen MİT’in eski Başkanı ise, söylemlerinin gerçekleşme ihtimali bir kat daha fazla demektir.

Fıkra Gibi...

Azzam Garip, Halep'e vali olarak atandı. Haberin heyecanıyla CNN Türk, Garip'in İnegöl Üniversitesi'nde yüksek lisans yaptığını yazdı. Oysa, İnegöl'de üniversite yoktu. Sonra, bir harflik farkla üniversitenin Bingöl olduğu anlaşıldı.