ABD Türkiye'yi gözden çıkardı!
Abone olÖnce Irak tezkeresinin reddi, ardından gelen Süleymaniye krizi. Değişen dengeler ve bozulan ilişkilerden sonra gelen ABD'nin mesajı: Ne olacak bu müttefikliğin geleceği?
ABD’de Başkan George Bush yönetimine yakın, muhafazakar düşünce
kuruluşu American Enterprise Institute’un (AEI) uzmanlarından
Michael Rubin, "Türk-Amerikan ilişkilerinde son iki yılın hataları
silinemez ancak ilişkiler bozulmaya devam ederse hem Washington’ın
hem de Ankara’nın kaybedecek çok şeyi var" yorumunda bulundu.
Rubin, AEI’da, "Bir Yanlışlıklar Komedisi: Amerikan-Türk
Diplomasisi ve Irak Savaşı" başlığını taşıyan bir rapor yayımladı.
Rubin, raporunda, "Eğer aradaki farklılıklar aşılabilirse bu
ortaklık, Kerkük’ün statüsü ve Irak anayasal tartışması gibi önemli
bölgesel konuların çözülmesine yardım edebilir, Irak ve Türkiye’nin
güvenliğini garanti edebilir" dedi. Raporda, ilişkilerin
bozulmasına neden olarak, ABD’nin Felluce operasyonuna yönelik sert
eleştiriler ve Amerikan karşıtlığının artmasına karşı "önlem
alınmaması" gösterildi ve ABD Savunma Bakan Yardımcısı Douglas
Feith’ın, Amerikan karşıtlığına işaret ederek, ilişkilerin
sürdürülebilmesi yönünde kuşku ifade eden sözleri hatırlatıldı.
TBMM’nin 1 Mart 2003 tarihinde, Amerikan askerlerinin Irak
Savaşı’nda kuzey cephesini Türkiye’den açmasına izin vermeyen
kararına sebep olarak, "AKP’nin yeterince organize olmayışı, iç
siyaset ve başarısız Amerikan diplomasisi" gösterildi. "BAŞARISIZ
DİPLOMASİ" Amerikan diplomasisi de ilişkilerdeki olumsuz gidişattan
sorumlu gösterildi ve ABD’nin eski Dışişleri Bakanı Colin
Powell’ın, Irak Savaşı öncesinde Türkiye’yi gerektiği kadar ziyaret
etmemesi eleştirildi. Powell’ın, savaş öncesi müzakerelerde
Amerikan heyetine başkanlık etmek üzere Büyükelçi Marisa Lino’yu
ataması da hatalı bulundu. Rubin, Lino’nun Türkiye konusunda fazla
bilgisi bulunmadığını, her şeye karşı çıktığını ve bazı Türk
diplomatlara göre bile "samimiyetsiz" bulunduğunu yazdı. Rubin,
müzakerelerde Türk heyetine başkanlık eden Büyükelçi Deniz
Bölükbaşı’nın da hatalı bir seçim olduğunu öne sürdü. Dönemin
Amerikan Büyükelçisi Robert Pearson’ın, hem Türk hem Amerikan
basınına, Türkiye’yi "küçük düşürücü" yorumları sızdırdığı,
uyarılara rağmen meclisteki oylama günü salonda Amerikalı
diplomatları bulundurarak, karşı bir hava oluşmasına neden olduğu
ileri sürüldü. Pearson’ın başarısız bir diplomasi izlediği
belirtildi. TERÖR ÖRGÜTÜ PKK Raporda, Süleymaniye’de Türk
askerlerinin Amerikalılarca gözaltına alınması, o dönemde ABD’nin
Irak’taki sivil yetkilisi Paul Bremer’in Türkiye aleyhtarı tutumu,
ABD’nin, terör örgütü PKK üyelerine karşı eyleme geçmemesinin de
ilişkilerde gerginliğe yol açtığı kaydedildi. Raporda, İsrail’deki
tek bir terörist olayın Amerikan basınında manşette yer almasına
karşılık PKK teröründen hemen hiç bahsedilmediğine dikkat çekildi.
ABD’nin PKK’ya karşı tutumunun, Başkan Bush’un, "terörizme karşı
küresel savaş" yaklaşımının ruhuna ters düştüğü kaydedildi.
İLİŞKİLERİN GELECEĞİ İrili ufaklı rahatsızlıkların çözülmeden
kalmasının, ilişkilerde krize yol açabileceği uyarısında bulunan
Rubin, bunların en önemlisinin de Kerkük konusu olduğunu belirtti.
Michael Rubin, Kerkük’e Iraklı Kürtlerin göçü konusunda Türkiye’nin
kaygılarının Washington tarafından anlaşıldığını, ancak bu konuda
yapılabilecek çok az şey olduğunu öne sürdü. Rubin, "Siyasi olarak
Amerikalı yetkililerin, Iraklıların belli bir şehirde yaşamasını
yasaklaması imkansız" dedi. Rubin, hem Irak Kürdistan Demokrat
Partisi (IKDP) lideri Mesud Barzani hem de Irak devlet başkanlığına
seçilen, Irak Kürdistan Yurtseverler Birliği (IKYB) lideri Celal
Talabani’nin, kendi bölgelerinde Amerikan üssü kurulmasını
istediklerini yazdı. Raporda, iki yıldan fazla zamandır
Türk-Amerikan diplomasisinin "yanlışlar komedisi" olduğunu öne
süren Rubin, "Hatalar geri çevrilemez ancak ilişkiyi yeniden kurmak
yıllar alacaktır. İki taraf da birbiri için harcanabilir değil,
ancak hem Washington’ın hem de Ankara’nın, ilişkilerin daha da
kötüleşmesinden kaybedeceği çok şey var" ifadesini kullandı.