ABD Suriye'ye neden şimdi vurmak istiyor?
Abone olSuriye'deki iç savaş giderek belirsiz geleceğe doğru sürüklenirken gündeme gelen ABD müdahalesinin perde arkasında ne var? Orhan Kemal Cengiz'den çarpıcı analiz...
GAZETECİLER.COM
Suriye'deki iç savaşta kimyasal silahların da
devreye girmesiyle durum iyice içinden çıkılmaz bir hale gelirken
ABD öncülüğünde bir dış müdahale artık ciddi
manada gündeme oturmuş durumda. Peki iki yılı aşan çatışmalar
boyunca topa girmeyen ABD neden şimdi müdahale
hazırlığı yapıyor?
ABD'YE GÖRE YA İRAN YA EL KAİDE KAZANACAK!
Radikal yazarı Orhan Kemal
Cengiz, ABD'nin Suriye politikasındaki değişimi ve askeri
müdahale seçeneğinin neden masaya yatırıldığını analiz etti. ABD'li uzmanların son
günlerdeki yazılarından çarpıcı notlar aktaran Radikal yazarı
ABD'nin Suriye politikasındaki yeni paradigmayı
özetledi. Esad'ın kazanması durumunda aslında
İran'ın galip geleceğini, muhaliflerin kazanması
durumunda ise El Kaide'nin galip gelmiş olacağını
vurgulayan Radikal yazarı ABD'nin
bu bakış açısıyla iki tarafın da yenişemediği bir statüyü
hedeflediğini yazdı. Esad güçlerinin son haftalardaki askeri
kazanımları nedeniyle rejimin zafer kazanacağı bir eşiğe
yaklaştığını hatırlatan Orhan Kemal Cengiz,
ABD'nin tam da bu nedenle müdahaleyi gündeme aldığını, Esad'ın
darbelenerek galip gelemeyecek hale getirilmek istendiğini ancak
muhaliflerin de kazanmasının istenmediğini savundu.
İşte Cengiz'in yazısındaki ilgili bölüm:
Gelen bütün haberler ABD’nin tek taraflı olarak
Suriye’ye bir askeri müdahale hazırlığı içinde olduğunu gösteriyor.
Muhtemelen, daha önce Kosova’ya yapıldığı gibi, ABD’nin tek taraflı
olarak Suriye’de belli hedefleri vurduğu ‘sınırlı’ bir hava
saldırısı gerçekleştirilecek. Peki, neden ABD iki yıl bekledikten
sonra müdahale ediyor ve neden sadece sınırlı bir operasyonla
yetiniyor?
Andrew J. Tabler’in Foreign Affairs’de 21 Ağustos
günü yayımlanan makalesi ABD’nin müdahale etmesini kaçınılmaz
olarak görenlerin bakış açılarını oldukça iyi bir şekilde
özetliyordu. Tabler, ‘The Day After Assad Wins’ (Esad’ın
Kazandığının Ertesi Günü) başlıklı yazısında ilk önce, Suriye’de ne
olduğunda Esad’ın savaşı kazanmış olacağını tartışıyor. Tabler’e
göre, Esad güçleri Şam, Humus, Hama ve Halep’i birleştiren M5
otoyolu güzergâhını tam olarak kontrol altına aldığı anda bu savaşı
kazanmış kabul edilmelidir. Bu bölge, Suriye’nin coğrafi olarak
yüzde 40, nüfus olarak da yüzde 60-70’ini kapsamına
alıyor.
Esad’ın bu bölgeyi bütünüyle kontrol altına
alması, sadece Esad rejiminin belirsiz bir süre daha ayakta kalması
değil, ama aynı zamanda Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları’nın da
Suriye’de kalıcı bir statü elde etmeleri anlamına geliyor. Esad bu
bölgeyi kontrol edebilse bile, hem bu bölgedeki ‘direniş
odaklarını’ ve hem de kontrol edemediği bölgelerden gelecek
saldırıları göğüslemek için epey bir süreden beri Şabiha’yla omuz
omuza ‘muhaliflere’ karşı çarpışan Hizbullah ve İran askeri
varlığına ihtiyacı devam edecek.
Bu şekilde ayakta kalan bir Esad rejimi, İran’ın
bölgedeki etki ve gücünün dramatik bir şekilde artması anlamına
geliyor. Bugün ABD’nin müdahaleyi artık kaçınılmaz görme noktasına
gelmesi, bu senaryonun gerçekleşmek üzere olmasından kaynaklanıyor.
Yani Esad rejimi uzun süre ayakta kalmasına yardım edecek
payandalar elde etmek üzere.
Ama bütün bu senaryolara rağmen ABD’nin Suriye’ye
müdahalesinin neden ‘sınırlı’ ve çok mütereddit olduğunu da Edward
N. Luttwak 24 Ağustos tarihli New York Times’da oldukça zihin açıcı
bir şekilde açıklıyordu. Luttwak’ın yazısının başlığı meseleyi
özetliyor: ‘In Syria, America Loses if Either Side Wins’. Türkçeye
şöyle çevirebiliriz: ‘İki taraftan birisinin Suriye’de kazanması
durumunda Amerika kaybeder’.
Luttwak da ilk olarak, Esad’ın kazanmasının
İran’ın kazanması demek olduğunu söylüyor. Ama ardından,
‘muhaliflerin’ kazanmasının da El Kaide’nin kazanması anlamına
geldiğini sözlerine ekliyor. Bu durumda ABD için en iyi şık, iki
tarafın da kazanamadığı, iki tarafın da tam olarak kontrolü ele
geçiremediği bir durumu devam ettirmek olarak görünüyor.
Yazının tamamı için