ABD raporundaki şok cemaat tespiti!
Abone olRapor, ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi'nin imzasını taşıyor. Rapora göre AK Parti, Gülen Cemaatini 'muhalefeti susturmak' için kullandı.
ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi’nin
hazırladığı raporda, AKP’nin Fethullah Gülen hareketinden gelen
yetkilileri, siyasi ve ideolojik muhalifleri susturmak veya
zayıflatmak için kullandığı belirtildi.
ABD Kongresi Araştırmalar Merkezi’nin hazırladığı, “Türkiye: Arka
Plan ve ABD ile İlişkiler” başlığını taşıyan raporda Türkiye’deki
basın özgürlüğünün “rutin endişe kaynağı” olduğu saptaması
yapılırken Ergenekon ve Balyoz davalarına atıfla, AKP’nin Fethullah
Gülen cemaatini muhalifleri susturmak için kullandığı
değerlendirmesi yer aldı.
Bahadır Selim Dilek'in Cumhuriyet'teki haberine göre, Ortadoğu
uzmanı Jim Zanotti imzasını taşıyan 41 sayfalık raporda,
1980’lerden bu yana, Türkiye’de, özellikle içeride temel değişimler
yaşandığına işaret edildi ve Sünni Müslüman değerleri vurgulayan
ekonomik bir orta sınıfın geliştiğine işaret edildi.
Raporda, bu değişimin, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun başını çektiği
AKP’nin iktidara gelmesini beslediği dile getirildi.
CEMAATİ "SUSTURMAK" İÇİN
KULLANDI
Raporda, AKP’nin Fethullah Gülen hareketinden gelen yetkilileri, siyasi ve ideolojik muhalifleri susturmak veya zayıflatmak için kullandığı belirtildi. Raporda, bazı gözlemcilerin Erdoğan’ın önerdiği anayasa değişikliklerinin güçler ayrılığını kaldıracak olmasından kaygı duyduğu ifade edildi.
ERDOĞAN'IN DAHA ÇOK GÜÇ İSTEĞİ
Raporun Türkiye’deki iç politikanın değerlendirildiği bölümünde,
yurtiçindeki gelişmelerin, ülkenin sivil-asker dengesinin, kamusal
yaşamda din üzerindeki tartışmaların, Kürt ve diğer etnik ve dini
azınlıkların durumunun, basın ve sivil toplum ile ilgili
özgürlükler konusunda artan endişeleri etkilediğine dikkat çekildi.
Bu konudaki gelişmelerin Türkiye’nin dış politikasının
şekillendirilmesinde ve yürütülmesinde de etkili olduğu dile
getirilen raporda, “Çeşitli raporlar Başbakan
Erdoğan’ın Türkiye’nin daha fazla güç elde etmek için yeni bir
anayasa üzerinde 2013 yılında, Başkanlık için TBMM’den onay
isteyebileceğini göstermektedir” değerlendirmesi
yapıldı.
KAYGI VERİCİ
“Birçok gözlemci, Erdoğan’ın Türkiye’nin ilk doğrudan
başkanlık seçimlerinde başkanlığı zorlayacağını tahmin
ediyor” görüşünün dile getirildiği raporda, “Yurtiçi
ve uluslararası gözlemcilerin, Erdoğan’ın ve AKP hükümetinin sivil
özgürlüklerin düzeyi konusunda kaygıları yükseldi” denildi.
Raporda, basın özgürlüğüne ilişkin ihlallerin Türkiye’de rutin endişe olduğuna dikkat çekilerek buna karşı alınan önlemlerin olağandışı şiddetli ve ideolojik olmasının eleştirildiğine işaret edildi. Bu önlemlerin, insan hakları örgütleri ve uluslararası gözlemcilerin belirsiz ve aşırı geniş olduğu için eleştirdiği Terörle Mücadele Yasası altında Kürt kanaat önderleri, muvazzaf ve emekli subaylar da dahil olmak üzere, sindirme ve çok sayıda gazetecinin tutuklanması olduğuna işaret edildi.
Medya ve siyasi örgütlenme özgürlükleri ile ilgili güncel kaygıların Kürt sorunu ile Ergenekon ve Balyoz davalarına ilişkin olduğu vurgulanan raporda, temyiz aşamasının devam ettiği ve bu davaların muhtemelen İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ne gideceği değerlendirmesi yapıldı.
TÜRKİYE İSRAİL İLİŞKİLERİNE ENDEKSLENMEYİN
Kongre üyelerinin Türkiye ile ilişkilerde silah satımı, Kürt hakları ve Ermeni soykırımı konularına dikkat etmesi istenen raporda, “Kongre üyeleri, Suriye iç savaşıyla ilgili alacakları tutumu Türkiye-İsrail ilişkilerine endekslememeli. ABD’nin gelecekteki çıkarları göz önünde bulundurulmalı” değerlendirmesi de yapıldı.
“Türkiye ile ilgili konularda Kongre üyelerinin aldığı pozisyonlar, bu kritik dönemde küresel ve bölgesel istikrar ile bilhassa Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi ve anayasal evrimi için ABD’nin önceliklerini de gösterecektir. Türk liderlerin gelecekteki dış politikayı etkileyebilecek retorikleri, kararları ve dengeleri de bundan etkilenecektir” denilen raporda, “Kongre’nin belirleyeceği pozisyon, Türkiye’nin halen süreç içinde olan sivil liderliğinde, bireysel haklar, azınlık hakları, basın özgürlüğü ve hukukun üstünlüğünü tanıyan demokratik hükümete bağlılığına etki edecektir” görüşü dile getirildi.