ABD özgürlüğüne özgün bir eleştiri
Abone olABD’nin göstermelik ‘özgürlük’ anlayışının ardındaki samimiyetsizlikten yola çıkan yönetmen Lars Von Trier, bugün gösterime giren film özgün eleştiriler yapıyor
Bizi uzaktan sev, ey özgürlük!
Manderlay’le ‘fırsatlar ülkesi’ne ikinci kez suçüstü yapıyor. Tam
da ‘özgürlük’ götürdüğünü düşündüğü Irak’ta, ‘patronun’ tüm
senaryoları iflas ederken…
Dogville ile ‘ABD-Fırsatlar Ülkesi’ üçlemesinin ilk filmini yapan
Danimarkalı yönetmen Lars Von Trier, seriye ‘Manderlay’le devam
ediyor. Beyazperdede her daim eleştirel bir yaklaşım sergileyen
yönetmen, üç filmden oluşacak bu seri için yola çıkarken, uçak
korkusu yüzünden ömründe hiç görmediği ABD ve politikaları üzerine
derinlemesine tahliller yapma niyetindeydi.
Nicole Kidman’ın başrolünü oynadığı Dogville’de bu amaç için
kararlı bir adım atan yönetmen, bu ilk filmde kendine özgü tarzıyla
ABD’nin ahlakî ve tarihî temelleri üzerine gitmiş, isabetli
dokunuşlar yapmıştı. Son bölümü ‘Washington’la tamamlanacak
üçlemenin bugün gösterime girecek ikinci filmi Manderlay ise dünya
patronluğuna soyunan bu ülkenin ‘özgürlük’ anlayışını irdelemeye
çabalıyor. Lars Von Trier, zamanlama olarak da isabetli
davranıyor.
Film, şu günlerde Irak’a ‘özgürlük getirme’ adına ikinci bir
Vietnam sendromu yaşayan ABD’nin tarihine dönerek, hiç beklemediği
yerlerden vuruşlar yapma gayretinde. Trier’in zeki biri olduğu
kesin, acımasız eleştiriler yapmaktan çekinmiyor. Tüm bunlara
neredeyse kusursuz diyebileceğimiz sinema anlayışını da
eklediğimizde ortaya izlemesi keyif veren, keyfin ötesinde
düşündüren, zihinleri allak bullak eden iyi filmler çıkıyor
diyebiliriz. Manderlay de bunlardan biri.
Geçtiğimiz ay Filmekimi’nde sinemaseverlerin karşısına çıkan
Manderlay, bu yıl Cannes’da ‘Altın Palmiye’ için de aday
gösterilmişti. Nicole Kidman’ın canlandırdığı ‘Grace’ karakterini
bu kez M. Night Shyamalan’ın ‘Köy’ filminden tanıdığımız Bryce
Dallas Howard perdeye taşırken babası rolünde ise Willem Dafoe’yu
seyredeceğiz. Sinema ve tiyatronun iç içe geçtiği film,
sinemaseverlerin pek alışık olmadığı bir tarz. Ancak ilk filmde bu
handikapı aldığı iyi tepkilerle atlatan yönetmen, ikinci filmde de
aşağı yukarı aynı mekânı kullanıyor.
John Hurt’un dış sesinden anlatılan öykü, ABD’nin güneyindeki
Alabama’da, adı Manderlay olan bir çiftlikte başlıyor. Bu çiftliğin
ilk bakışta sessiz ve sakin ortamına gizlenmiş rahatsız edici bir
öyküsü var. Grace ve babası, yerleşmek için uygun bir yer aramak
üzere Dogville kasabasından yola çıktıklarında takvim yaprakları
1933 yılını göstermektedir. Yolculuk güzergahı üzerindeki
Manderlay’de kısa bir mola verme zamanıdır. Grace, kapısında
zincirler olan bu çiftliğe daldığında, neredeyse 70 yıl önce
ortadan kalkan köleliğin hüküm sürdüğünü görür. Beyaz sahipler ve
zenci köleler yüzünden hayretler içinde kalan Grace, kendini olaya
müdahale etmekle yükümlü hisseder. Her ne kadar babası,
başkalarının işine burnunu sokmaması gerektiğini söylese de. Eziyet
çeken kölelere elini uzatmak, vicdan borcunu ödemek için, çiftlikte
kalmak isteyecektir.
Çiftliği özgürleştirecek, despot efendiyi yıkacak ve yasaların
hüküm sürdüğü ferah bir dünyaya kavuşturacaktır. Ama olaylar hiç de
istemediği boyutlara ulaşacak, herkes için hep en iyisini isteyen
Grace’in kanunları, Manderlay’i cehennemî bir çukura
çekecektir.
Manderlay’i aslında bir model gibi görmek gerek. Trier’in kurnaz
zekâsı, bu modelin tüm zamanlara uygulanabilirliği gibi bir noktaya
gelmemizi sağlıyor. O zamanın zenci ve efendisi, günümüzün Saddam
ve Irak halkı gibi. Ne kadar iyi niyetli olursanız olun (ki ABD
için bu da şüpheli) dengelerle oynadığınızda ortalığı bir cehenneme
çevirmek çok kolay olacaktır. Yönetmen, “Grace’i, tüm dünyaya
Amerikan yaşam tarzını kabul ettirmeye çalışan günümüz ABD’sine
benzetmek mümkün.” diyor ki doğrudur. Film, diğer bir yandan ABD’yi
de kendi içinde yargılama çabasına girişiyor. Samimiyetsiz
özgürlükçü politikalarla dünyaya açılmaya çalışırken, kendi
içindeki ‘siyah-beyaz’ kardeşliğini dahi sağlayamamış bir ülkenin
içler acısı yüzsüzlüğü de dikkate değerdi doğrusu. ABD yönetiminin
son Katrina kasırgasından sonra zenci ağırlıklı New Orleans gibi
şehirlerdeki vatandaşlarının yaşadıklarına sadece seyirci kaldığını
hatırladığınızda, Lars Von Trier’in anlattığı hikâyenin nasıl bir
evrensel değer kazandığını da görmeniz mümkün olacaktır.
MANDERLAY
Yönetmen: Lars Von Trier
Oyuncular: Bryce Dallas Howard, Isaach De Bankolé, Danny Glover,
Willem Dafoe
Kaynak: Zaman