ABD merceğinden AKP-Gülen çekişmesi
Abone olTürkiye’de bir süredir devam eden AKP ile Gülen Cemaati arasındaki mücadele, Washington’da da izleniyor. İlhan Tanır'ın değerlendirmesi...
Türkiye’de bir süredir devam eden ve Türkiye’nin muhafazakar-demokrat hükümeti AK Parti ile yine Türkiye’nin en güçlü muhafazakar-sosyal dini hareketi Gülen Cemaati veya Camiası arasındaki mücadele, Washington’da da izleniyor.
Gülen Cemaatinin ABD’deki büyümesi son yıllarda baş döndürücü bir hıza ulaştı. Gülen Hareketine yakın olan dernekleri 3 yıl kadar önce çatısı altında toplayan Turkic American Alliance (Türki Amerikan Birliği), Amerika’nın 50 eyaletinin hemen hepsinde varlığını, 6 federasyon birliğinde yönetiyor.
Birliğin her yıl, geleneksel olarak Washington’da yaptığı
galalara ve diğer konferanslara olan Amerikan Kongresi ve
yönetiminden olan katılımlar, ABD’de onyıllardır çalışan diğer Türk
Birlik ve Dernekleri ile karşılaştırıldığında birkaç gömlek üstü
olduğu açık. Bu galalara katılan Kongre milletvekilleri ve
senatörlerinin sayısı 50’nin üzerinde oluyor. Diğer bir deyişle,
Kongre’nin %10’nundan fazlası, Gülen Hareketine yakın derneklerce
yapılan bu organizelere aynı akşam gelip, boy gösterebiliyorlar.
Bu, Türkiye’nin lobi çalışmaları için tarihte görülmemiş bir
atlamayı ifade ediyor.
ABD'de Gülen hareketi
Harekete yakın olduğu bilinen 140 civarındaki özel olarak işletilen ama devlet bünyesindeki okullar, (charter schools), Hizmet Hareketinden özellikle Amerikan basınında sıkça bahsedilmesine neden oluyor. Bu okulların inşası veya tamiri ihalelerinde Harekete yakın işadamlarına verildiği haberleri önde gelen Amerikan basını tarafından özellikle 2012 yılında dile getirilmiş ve Hareket hakkında ciddi bir aleyhte hava oluşturmuştu. Tabi bütün bunların dışında Hizmet Hareketine yakın düşünce kuruluşları, enstitüler ve özel okullar ile, Gülen Cemaati sadece Türkiye ile olan bağı değil, Amerika’da faaliyetleri ile de kendinden söz ettiriyor.
Ekim ayında Washington’daki ‘’Ulusal Basın Merkezinde’’ yapılan ‘’Hizmet Hareketi ve Uluslararası Barış İnşası’’ başlıklı konferans iki gün sürmüştü. Konferansa dünyanın 16 ülkesinden 35 civarında akademisyen katılarak, Hareketin farklı yönlerini ele alan sunumlar yaptılar. Konferans boyunca Hizmet Hareketinin şeffaflığı, hiyerarşik yapıya sahip olup olmadığı ve amaçları gibi oldukça hassas konular, akademisyenlerce tartışıldı.
ABD yönetimi ile ilişkiler
Hareket, 2005 yılında, o zamanki New York senatörü Hillary Clinton için düzenlediği para toplama (fundraising) yemeği ile de politik arenada birçok kesimin dikkatlerini de çekti. O tarihten beri Hizmet Hareketinin özellikle Hillary Clinton kanadıyla yakınlığı biliniyor. Clinton’ın 2009 yılında ABD Dışişleri Bakanlığına getirilmesiyle, siyasi kampanya alanından çekilmişti. Clinton’ın 2016 yılı Başkanlık seçimlerinde aday olması bekleniyor.
Hizmet Hareketinin önde gelenleri, Ramazan aylarında Beyaz Saray’a davet ediliyor, başkan Obama ile farklı ortam ve toplantılarda yılda en az birkaç kez tokalaşıyor, dertlerini, Amerikan sistemi içerisinde, oyunun kurallarına uyarak, en üst katmanlara kadar anlatabiliyorlar. Washington’da on yılı aşkın bir süredir işlev gören ve ‘’inançlar ve kültürler arası diyalog’’ amacını güden Rumi Forum çalışanları, geçtiğimiz günlerde Amerikan yönetimi tarafından, Beyaz Saray’da yapılacak Noel Bayramı etkinliklerine davet edildiğini not etmek gerekir.
Sesleri daha çok duyuluyor
Hareketin Amerika’nın 6 bölgesine dağılan 6 federasyonu, kendi eyaletlerindeki grassroot gücü sayesinde, eyaletlerin belediye başkanları ve Meclis üyeleriyle sürekli iletişim halindeler. Örneğin, Chicago’nun şu anki belediye başkanı, ve Obama’nın 2009-2011 yılları arasında başmüşavirliğini yapmış olan Rahm Emanuel ile Chicago’da bulunan Gülen Hareketinin önde gelen temsilcileri yılda birkaç kez, farklı nedenler ve toplantılar vesilesiyle biraraya gelebiliyorlar. Harekete yakın Amerikan’ın farklı yerlerindeki birçok dernek ve topluluk, bulundukları eyaletlerdeki politikacıları Türkiye seyahetlerine götürüyor ve Türkiye’yi tanıtıyorlar.
Hareketin ABD’deki faaliyetlerini yakından izleyen bazı watchdog’lar son zamanlarda daha fazla seslerini duyurmaya başladılar. Örnegin bunlardan bir tanesi olan ‘’A Guide to the Gulen Movement’s Activities in the US (Gülen Hareketi’nin ABD’deki faaliyetleri Rehberi)’’ websayfası veya CASILIPS adlı twitter hesabı, Harekete yakın Charter Okullarından haberleri sürekli olarak takip ediyor ve izleyecilerine duyuyorlar.
Harekete yakın olduğunu düşündükleri yeni okulların hangi eyalette faaliyete geçmek üzere olduğunu veya Hareketin üyelerinin Amerikalı siyasi figürlere yaptıkları bağış listeleri gibi bilgileri yayınlamakta, bu okullara giden öğrenci velilerinin şikayetlerini konu etmekteler. Bu okulların müdür ve diğer yetkilileri ise çeşitli zamanlarda konuştukları Amerikan medyası mensuplarına, liderliğini yaptıkları okulların Fethullah Gülen ile hiçbir organik bağlarının olmadığını ama Gülen’in yazı ve konuşmalarından ilham aldıklarını söylemekteler.
Lobi mi kültür çalışması mı?
Harekete yakın dernek ve üyeler kendilerinin lobici olmadıklarını, çalışmaları ile Türkiye’nin kültürünü tanıttıklarını ve Amerika’da geçici değil, uzun soluklu yaşamayı düşündüklerinden, burada kendi ihtiyaç ve taleplerinin de karşılanması için uğraştıklarını ifade ettiler. Hareketi şüphe ile takip edenlerin teoriler ise farklı. İsmini vermek istemeyen bir Türkiye uzmanına göre, Hareketin ABD ve özellikle Washington’daki amacı, Türkiye’de herhangi bir şekilde Harekete veya bizzat Fethullah Gülen’e karşı yapılacak saldırı durumlarında, ABD kurumlarını harekete geçirebilmek. Bu teoriyi ilettiğimiz Cemaate yakın bir mensup ise, ‘’ABD’deki faaliyetlerin amacı bu ise, bütün dünyaya, hatta Afrika’ya yayılan okulların amacı nedir’’ sorusuyla karşılık verdi.
Washington’daki Türkiye uzmanlarından Henri Barkey’e göre, AK Parti ile Hizmet Hareketi arasındaki gerilim, ‘’ABD Dışişleri Bakanlığı veya CIA gibi yerlerde tabi ki izleniyor, buradaki görevlilerin işi bu zaten, ama hükümetin ileri gelenlerinin bundan haberdar olması pek düşünülemez.’’
Barkey, bu iki güç arasındaki gerilimin sonuçlarının özellikle Mart ayında yapılacak Yerel Seçimlerde görüleceğine inanıyor. Barkey’e göre ‘’Cemaatin mensuplarının bu aşamada AKP’ye oy vermesi ihtimal dışı. Çünkü dersanelerinin kapatılması Cemaate büyük bir darbe. AKP, bir siyasi güç olarak kendisinin kontrol edemediği bir oluşumun varlığına dayanamıyor. Politik güç olarak, bu gücü paylaşmak istemiyor. AKP tarafından bakıldığında, Hakan Fidan’a yönelik savcı daveti ile cemaatin başlattığı bir kavga bu. Ve belki de Erdoğan’ın, Cemaate politik arenaya girmemesi için verdiği bir mesaj: Ayağınızı yorganınıza göre uzatın diyor.’’
Erdoğan hükümetinden rahatsızlık
Gülen Hareketiyle yakından bağı olan bazı medya organlarında çıkan birçok yorum ve haber, özellikle son 1-2 yıldır, Hareketin, hükümetin birçok iç-dış politik hamlelerinden rahatsız olduğunu gösteriyor. Washington’da Cemaate yakınlığıyla bilinen bir başka figürün BBC Türkçe’ye açıklaması şöyle: ‘’Cemaatin artık AKP hükümeti için Washington’da lobi yapması beklenemez. Zaten Erdoğan son bir-iki yıl içinde yaptıkları ve söyledikleri ile bunu çok muskil bir hale getirmişti. Yok öğrenci evleri, Gezi protestoları esnasındaki yaklaşım, içki yasakları.. Cemaatin bunların hepsinde karşı tarafta yer aldı. Dışarıdaki ‘’değerli yalnızlık’’ yaklaşımına da iyi gözle bakmadı. Dolayısıyla iç ve dış politikada ayrı düşüldü, ve yavaş yavaş da destek çekildi. Bu son dersane konusu ise kopma noktası oldu.’’ Dış politika olarak ise, Cemaatin İran, Suriye ve İsrail ile olan ilişkilerde de AKP hükümetini desteklemediği görüldü.
İki güç arasındaki bu gerilimin Amerika’nın başkenti olan Washington’a nasıl yansıyacağını veya yansıma yapıp, yapmayacağını bilmek ise şimdiden güç. Her ne kadar Hizmete yakın okulların sayısı ve geleneksel gala veya diğer etkinliklere Kongre’den yapılan katılımların yüksekliği dikkat çekse de, bu durum, doğrudan Hareketin ABD’de etkisini gösteriyor değil. Bununla birlikte, yine Barkey’e göre, ‘eğer Cemaat, örneğin ABD Kongresindeki çok yakın olduğu bazı üyelere AKP hakkında uyarılar yaparsa, ‘bunlar diktatör oluyor’ derse, bu tür bir yaklaşım, Washington’daki anti-Türkiye lobilerinden daha etkili olacağı düşünebilir. Milliyetçi bir Türk lobisinin (Hizmet Hareketi) AKP’den rahatsızlığı önemlidir, dikkate alınır, ama bu gücü de çok abartmamak gerekir.’’