ABD-Libya ilişkileri düzeliyor
Abone olKaddafi'nin, kitle imha silahı programlarını tasfiye kararı ve Ladin'e ait bilgileri sızdırması ABD ile ilişkilerini düzeltiyor.
Libya lideri Muammer Kaddafi'nin, kitle imha silahı
programlarının tasfiyesi ve nükleer tesislerin Uluslararası Atom
Enerjisi Ajansı (UAEA) denetçilerine açılması yönünde aldığı karar,
dünya liderleri tarafından takdir ve memnuniyetle karşılandı.
Karar, ABD Başkanı George Bush tarafından, ''Amerikan politikasının
başarısı'' olarak nitelendirilirken, Libya'nın bu adımının
arkasında, ekonomik sıkıntı, iç baskı ve şahsi girişimlerin etkisi
olduğu görüşü bir olasılık olarak ele alındı. BBC'nin internet
sitesinde verilen haber-yorumda, Kaddafi'nin, yaşanan zorluklar
nedeniyle ülkesine kazandırdığı yeni çehreyle ilk kazanımının,
ABD'nin Libya politikasında yapacağı değişiklikler olacağı tahmini
dile getirildi. Washington yönetiminin bu karardan sonra Libya ile
arasındaki diplomatik ilişkileri yenileyeceği belirtiliyor. Karar,
Libya'nın, 1986 yılında alınan ve Amerikan petrol şirketlerinin
Libya'dan ayrılmasını öngören Amerikan yargısının kaldırılmasını ve
ABD ile ilişkilerin yeni bir raya oturtulmasını amaçlayan siyaset
çerçevesinde atılmış bir adım olarak yorumlanıyor. Kaddafi'nin,
1980 yılında ABD ile ilişkilerin kesilmesinden çok da rahatsız
olmadığı ve Libya'nın bel bağladığı petrol şirketlerinin ülkeyi
terk etmesinin, Amerikan petrol sektörünü de olumsuz yönde
etkilediği biliniyor. ABD'nin, ''Kaddafi'ye, terörizme uluslararası
destek vermenin tehlikeli bir siyaset olduğunu göstermek için''
1987 yılında Trablus ve Bingazi'yi bombalamasının ardından, BM'nin,
Pan Am uçağının Lockerbie üzerinde sabote edilmesinden sorumlu
tutarak Libya'ya 1992 yılında yaptırım uygulamaya başlaması,
Kaddafi'nin ülkesini yalnızlığa itti. 1990'lı yıllarda üstündeki
ağır yükü hafifletmeye çalışan Libya, 1998'de, Lockerbie
sanıklarından ikisini iade etmeyi kabul ederek Batı ile
ilişkilerini yumuşatma çabasına girdi. Sonraki 4 yıl içinde Avrupa
ile bağlarını tazeleyen Libya'ya uygulanan tekyanlı ABD
yaptırımları devam ederken, BM yaptırımlarını askıya aldı.
Lockerbie eyleminin sorumluluğunu resmen üstüne alan Libya,
tazminat ödemeyi kabul etti ve uzun süren görüşmeler, BM
yaptırımlarının kalkmasıyla sonuç buldu, ancak ABD yaptırımları
devam etti. Libya'da siyasi ve ekonomik değişiklik isteyen ABD,
Trablus yönetiminden, nükleer silah programlarına son vermesini
talep etti. Kaddafi, Libya'nın siyasi tarihi göz önüne alındığında
reform olarak nitelenen adımları ilk bakışta şüpheyle karşılarken,
daha sonra danışmanları tarafından, ekonomik başarının ve
diplomatik saygınlığın buna bağlı olduğu söylenerek ikna edildi. İç
baskılar ve köktendincilerin 1990'lı yılların sonlarındaki isyanı,
ekonomik unsurlar içeren siyasi tutumun değişmesi gerektiğini
gösterdi. Libya'da siyasi değişiklik ve bu değişikliğin ekonomik
alana yansıması, ekonomist Şükrü Ganem'in, reform programıyla geçen
yıl başbakanlık görevine getirilmesiyle gündem buldu ve Trablus
yönetimi, sadece petrol sektöründe değil, Avrupalı yatırımcıların
ilgisini çeken tüm alanlarda arayış içine girdi. Yabancı
yatırımcıların ilgisi üzerine, Kaddafi'nin reformculara yakın olan
oğlu Saif El İslam, insan hakları suiistimaline son verilmesi ve
siyasi reformların gerekliliği konusunda babasını ikna etmeyi
başardı. Libya, kitle imha silah programlarının denetlenmesini
teklif etti ve karar, ABD Başkanı Bush tarafından, kendi cephesinde
kazanılmış bir zafer edasıyla karşılandı.