ABD ile Türkiye arasında PYD belirsizliği!
Abone olTürkiye ile ABD arasında İncirlik Üssü’nün kullanımıyla ilgili mutabakat PYD belirsizliği dikkat çekiyor.
Temmuz sonunda ulaşılan mutabakata göre, İncirlik
Üssü ABD uçaklarının kullanımına açılacak. PKK’nın Suriye’deki
uzantısı PYD’nin eline geçen kantonlar arasında kalan, Türkiye
sınırındaki Azez-Cerablus-Mare hattı ortak operasyonla IŞİD’den
temizlenecek. Mutabakatın temel uzlaşma noktası bu ancak PYD/YPG
silahlı unsurlarının alandaki konumlarının ne olacağı
belirsiz.
El Cezire Türk'ün haberine göre PYD’ye bağlı YPG güçleri,
Cerablus’un güney bölgelerinde IŞİD’le çatışma halindeler, ilçeye
yaklaşmaya devam ediyorlar. Daha önce batıdaki iki kantonu
birleştirip coğrafi bütünlük oluşturan PYD’nin en batıdaki Afrin
kantonuna da erişmek istediği bir sır değil. Türkiye’nin İncirlik
anlaşmasıyla ‘güvenli bölge’ oluşturmasının temel amaçlarından biri
de bunu engellemek. Türkiye PKK bağlantılı silahlı unsurları Fırat
nehrinin batısında görmek istemiyor. Doğuda birleştirilen Cezire ve
Kobani kantonlarının batıya doğru uzanıp Afrin kantonuyla
birleştirilmesi halinde Türkiye’nin neredeyse bütün güney sınırları
PYD tarafından kontrol edilir hale gelecek.
Birbiriyle örtüşmeyen açıklamalar
Sahada çatışma hatları birbirine bu kadar yakınken Türk ve Amerikan
makamlarından PKK/PYD unsurlarının konumu hakkında birbiriyle
örtüşmeyen açıklamalar geliyor.
Bu tablonun son örneği Cumhurbaşkanlığı sarayında bir grup
gazeteciye konuşan Dışişleri Bakanlık Müsteşarı Feridun
Sinirlioğlu’nun sözlerinden sonra ortaya çıktı. Müsteşar,
mutabakatla ilgili bazı detayları paylaşırken ‘oluşturulacak
bölgeye rejim güçlerinin, IŞİD’in veya PYD’nin saldırması halinde
bu hedeflerin bölgeyi koruyan uçaklar tarafından vurulacağı’ nı
söyledi.Sinirlioğlu’nun bu sözlerinin televizyonlara ve gazetelerin
internet sitelerine yansımasından bir süre sonra Dışişleri
Bakanlığı’ndan da bir açıklama geldi. Sinirlioğlu’nun sözlerine
yalanlama yapılmıyor, 'Bakanlık açıklamasındaki kayıtlı ifadeler
dışında Müsteşar'a atfen yayımlanan hususlara itibar edilmemesi'
isteniyordu. Bu açıklama belliki bir hassasiyet yaratmıştı,
hassasiyetin muhtemel kaynağı da PYD’nin durumunun Amerika
ile varılan mutabakattaki belirsizliğiydi. Daha açık ifadeyle
bu durum güvenli bölge sınırları içinde PYD’ye de izin
verilip verilmeyeceğinin mutabakat içerisinde netlik kazanmadığını
ortaya koydu.
"ABD ile anlayış farkı yok"
Ankara’daki dışişleri kaynakları, varılan mutabakata göre
bölgeye ılımlı muhalefetin yerleştirileceğini, bunlar arasında PYD
olmadığı için bölgeye girişine izin verilmeyeceği bilgisini
veriyorlar.
Türk yetkililer her fırsatta, “Mutabakatımızda PYD gibi kendi
gündemi olan gruplara destek söz konusu değildir” açıklaması
yapıyor.
ABD ile görüşmelerinde bunun konuşulduğunu ve PYD'ye yönelik her
kanaldan uyarıların iletildiğini de ekliyorlar. Aynı
kaynaklar ‘metinde açıkça yer almasa da’ ABD ile bu konuda bir
‘tutum ve anlayış farklılığı olmadığını’ söylüyor.
Ancak Amerika’nın aynı ‘tutum ve anlayış’ içinde olduğunu söylemek
zor. En azından bu ‘tutum ve anlayış birliği’ Washington’dan
yapılan açıklamalara yansımıyor.
Mesela, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Mark Toner de
günlük basın bilgilendirmesinde, YPG’ye desteğin sürüp sürmeyeceği
sorusuna, “Elbette, bölgeyi (DAEŞ'ten) temizlemek için
gösterdikleri çabayı destekleyeceğiz” diye cevap veriyor. 27
Temmuz’da ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü John Kirby de, Türk
dışişlerine göre ‘mutabakatı tam olarak yansıtmayan’ açıklamalar
yaptı. Kirby şöyle diyor:
“Şu an Türkiye’deki üslere erişimimizin olması, (YPG’ye)
desteğimizin daha zamanlı ve belki de daha etkili olmasına izin
verecek. Yani bu hava desteğinin süreceğini tahmin ediyorum.”
Amerikalı sözcüler, YPG’ye verdikleri ve verecekleri hava
desteğinin bundan sonra ‘hangi bölgelerde’ olacağını
söylemiyorlar.
Washington ve Ankara’dan yapılan açıklamalardaki farklılıkların
PYD’nin durumunun mutabakat metninde ‘açıkça yer almamış’
olmasından kaynaklandığı âşikâr.
Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu’na sorulan
sorunun cevabı hâlâ ortada yok: “PYD, fiilen IŞİD’den temizlenmiş
veya temizlenecek bölgeye girmeye kalkarsa vurulur mu?”
Ankara ve Washington’da bu soruya verilen cevap aynı olduğunda
gerçekten bir ‘tutum ve anlayış birliği’ var demektir. Şu anda öyle
bir tablo görünmüyor.
Türkiye ‘kapsamlı çözüm’ Amerika ‘sadece IŞİD’
dedi
ABD, IŞİD’e karşı Adana’daki İncirlik Üssü’nü kullanmak için
Türkiye ile uzun süren pazarlık içindeydi. Ankara, Suriye’de
istikrarın sağlanması için kapsamlı bir planın yürürlüğe girmesi
gerektiğini söyleyerek sadece İncirlik Üssü’nün açılmasını ilk
aşamada kabul etmemişti. Sadece IŞİD’le sınırlı bir
mücadelenin Suriye’de çözüm için yeterli olmadığını, radikal
unsurların ülkede yerleşmesine sebep olan Esed rejiminin de hedef
alınması gerektiğini her fırsatta vurguladı. Türkiye, IŞİD’le
mücadele için oluşturulan koalisyona dahil oldu ancak operasyonlara
katılmadı, ülkedeki üsleri de açmadı. Güvenli bölge ve ‘uçuşa yasak
bölge’ taleplerini ısrarla sürdürdü. Ancak bu taleplerini Amerikan
yönetimine de öteki Batılı aktörlere de anlatamadı, onları ikna
edemedi.