ABD gözüyle 27 Mayıs darbesi
Abone ol27 Mayıs'ın 47 yıl boyunca gün yüzüne çıktı. Yıl 1960. İşte ABD gözüyle ihtilal
27 Mayıs darbesinin 47 yıllık sırrı ortaya çıktı: 27 Mayıs
sonrası, darbe lideri Cemal Gürsel, ABD elçisinden mali yardım
istedi..
27 Mayıs 04.00'ten 28 Mayıs 23.00'e kadar ABD'nin Ankara
Büyükelçisi Warren, Washington'a 32 mesaj gönderdi. Bugüne kadar da
bu mesajlardan sadece ikisi açıklandı.
Tarihe mal olan bu iki mesajdan birinde 27 Mayıs'ın komutanı Gürsel
ABD'den talep ettiği para yardımı vardı: "180 milyon lira maaş
ödememiz gerek. Bizde 23 milyon var. ABD destek olur mu?"
İkincisinde ise "Ankara'da 50 kişi öldü" yazıyordu.
32 MESAJIN SADECE İKİSİ AÇIKLANDI
Mayıs 1960 öncesi ve sonrasıyla ilgili birçok iddia
ortaya atıldı. Öğrencilerin öldürülüp kıyma makinalarında çekildiği
bile iddia edildi. En ilginç iddialardan birini ise, darbeden
yıllar sonra, o günlerde Büyükelçilikte askeri ateşe olan Emekli
Tümgeneral Fred Hayes 1999'da ortaya attı. Hayes, darbenin güçlü
ismi Albay Alparslan Türkeş'in, 27 Mayıs sabahı tankla
Büyükelçiliğin kapısına dayanıp 50 milyon dolar istediğini,
Büyükelçinin talimatıyla Başbakanlığa gidip ABD'ye teleks
çektiklerini iddia etti. Gerçekten böyle bir olay yaşandı mı? Hâlâ
bilemiyoruz. Çünkü 27 Mayıs sabah 04.00'den 28 Mayıs gece 23.00'e
kadar Büyükelçilikten Washington'a gönderilen 32 mesajdan sadece
2'si açıklandı.
Açıklanan belgeler arasında, ABD Büyükelçisi Fletcher Warren'ın
darbeden hemen sonra 27 Mayıs askeri harekâtının lideri olan Org.
Cemal Gürsel'le yaptığı görüşmeyle ilgili Washington'a gönderdiği
mesajı buldum. Warren, Gürsel'le kaçta görüştüğünü belirtmiyor ama
mesajı, 28 Mayıs akşamı 23.00'te gönderdiğine göre, darbeden birkaç
saat sonra görüşmüş olsa gerek ve bu mesaja göre Gürsel ABD'den
"acil para yardımı" istiyor.
"ALMAN DİYEBİLİRSİNİZ"
28 Mayıs 1960'ta ABD Büyükelçisinin zırhlı otomobili tankların
arasından geçerek Genelkurmay'a zaman Warren'ın yanında Selim
Sarper vardı. Aslanlı kapıdan koşar adımlarla girip, darbenin
lideri Org. Cemal Gürsel'in odasına yöneldiler. Gürsel yalnızdı.
Warren o anki izlenimlerini mesajında şöyle aktarıyor: "Gürsel'i
daha önce gördüm ama yakından tanımadım. Apoletlerini söker ve
Alman askerlerinin kibirli, kendini beğenmiş tavrını unutursanız,
rahatlıkla ona 'Alman' diyebilirsiniz. Ağır ağır, makul ve dikkatli
konuştu. O koşullar altında beni kabulünde oldukça içtendi. Sarper
çevirmenliğimizi yaptı."
İLK KONUŞAN GÜRSEL OLDU
İlk konuşan Gürsel oldu. "Geldiğiniz için teşekkür ederim. Gayri
resmi bir görüşme yapacağız" dedi ve "Menderes hükümetini
etkilemeye çalıştım ama olmadı. Sonunda hükümeti deviren harekete
liderlik yapmaktan başka çarem kalmadı. Siz olup biteni nasıl
görüyorsunuz" diye sordu. Warren, "Daha önce Latin Amerika'da görev
yaptım. Birçok askeri darbe gördüm. Amacını bir kenara bırakalım
ama asker olsaydım, yapılış biçiminden dolayı gurur duyardım.
Gördüğüm en titiz, en etkin ve en hızlı askeri darbeydi" diye cevap
verdi. Görüşmeyi mesajdan okuyalım: Warren: Devrimci hareketin
bütün ülkeyi kontrol altına aldığına inanıyoruz. Gürsel: (Başını
salladı.)
'ZORLUKLAR BAŞLAYACAK'
Warren: Ankara'da herkes sonuçtan mutlu görünüyor. İşin kolay yanı
tamamlandı. Gerçek zorluklar şimdi başlayacak. Sorunlar çok olacak
ve Türkiye'yle ABD'yi ve muhtemelen Batı'yı da kapsayacak. Ben
çözüm yolları aramak için buradayım. Önümüzdeki aylarda da sizin,
cuntanın ve iş başına gelecek hükümetin sorunları aşmanıza yardımcı
olmaya çalışacağım. Warren burada mesajına, "Sarper'e önceden söz
verdiğim için tanınma meselesini açmadım. Zannediyorum konuşmaya
başlamadan önce Sarper, Türkçe olarak Gürsel'e tanıma meselesine
değinmeyeceğimi söyledi" diye not düşmüş.
Okumaya devam edelim: Gürsel: Menderes Hükümeti, vatandaşların
haklarını, basın özgürlüğünü, Anayasanın kendisine verdiği
görevleri unuttu ve yasa dışı hareketlere girişti. Türk halkını
baskı altına aldı. Bütün bunlar Türk ordusundakileri, bizi
yaraladı. Çok rahatsız olduk ve hedefleri konusunda ciddi kaygıya
sürüklendik.
Ben, (Warren'in notu: General "Ben"i büyük kullandı) Menderes
Hükümetini başka yöne sevketmek için iknaya çalıştım ama
başaramadım. Sonuçta önümüzde, devrimcilerin izlediği yoldan
başkası kalmadı. Warren: Samimi ve açık konuşmanız için teşekkür
ederim. Orduyla ilgili görüşlerimi aktarmak istiyorum ama önce bir
şey söylemeliyim. Gürsel: (Başını salladı)
PANDORA'NIN KUTUSU
Warren: Görevime Türk ve Amerikan halkları arasındaki ilişkinin
önemine inanarak başladım. Türkiye'nin ABD ve hür dünya için önemli
olduğuna inanıyorum. İlişkileri sürdürmek Türkiye için de eşit
önemde. Türk Ordusuna saygım en yüksek düzeydedir. Türkiye'nin
öneminin ilk nedeni, istikrarı ve Türk ordusunun siyasete
karışmamasıdır. Ama dünkü darbe ordudaki bu geleneği
kırdı. Pandora'nın kutusunu açtı. Şimdi kimse içinden ne
çıkacağını bilemez. Gürsel: (Warren'i sözünü kesmeden
dinliyor.)
Warren: Bu sabah, ne ordunun, ne de Türk halkının,
yaşananların uzun vadedeki önemini anlamadığını hissettim.
Uzun yıllar Latin Amerika'da görev yaptım. Birçok askeri darbe
gördüm. Yıllar içinde Latin Amerika halklarının, yasama, yargı ve
yürütme organı olan hükümetin yanı sıra dördüncü güç olarak nasıl
orduyu görmeye başladıklarına şahit oldum. Eğer ordu,
işlerin doğru gitmediğine karar verirse, yönetime el
koyar. Asker her şeyi izler ve hükümetin arkasında durmak
için mutlaka bir yol bulur.
ORDU DENGEYİ BULAN MAHKEME GİBİ GÖRÜLÜR
Yani ordu, dengeyi oluşturan araç ya da başvurulacak son
mahkeme olarak görülür. Atatürk'ün Türkiye'si
hiçbir zaman bu durumda olmadı ve bununla gurur duydu. Ama
şimdi aynen o duruma düştü. Gelecekteki Türk ordusunun, Türk
halkını da yakından ilgilendiren ve bölen herhangi bir siyasi
çekişmenin dışında kalmakta çok zorlanacağını düşünüyorum. Bu
düşünce, askeri darbeden daha fazla beni endişelendiriyor. Gürsel,
tercüme eden Sarper'i dikkatle dinledikten sonra başını salladı
"Devam et" dedi.
ORDU HÜR DÜNYA İMAJINI ÇİĞNEDİ
Warren de devam etti: "Türk ordusunun bu hareketinin dünyadaki
etkisinin ne olacağını tahmin edemiyorum. Belki birkaç ay etkisi
olmayabilir ama Türkiye'ye yapılacak yardım Amerikan Kongresi'nin
onayına sunulduğu zaman etkisinin iyi olmamasından korkuyorum.
Ordu, bu hareketiyle, hür dünya prensiplerini çiğnedi. Yani
istikrarlı imajını sarstı. Bugünkü durumda, askeri
cuntanın en önemli destek kaynağı özellikle Amerikan, İngiliz ve
diğer yabancı basın olarak görünüyor. Çünkü, Menderes Hükümetini
eleştirdiler ve mücadele ettiler. Türkiye'de olup bitenlerle ilgili
en uygun yorumları yapacaklar. Bu en azından cuntanın ilk
günlerinde ve yeni hükümet için böyle olacak."
GÜRSEL'DEN MENDERES İÇİN SÖZ
Bunun üzerine Gürsel, "Cumhurbaşkanına, Menderes'e ve
bakanlara kötü davranılmadı ve davranılmayacak. Güvence
veriyorum. Durum açıklığa kavuşuncaya kadar, deniz
kıyısında, rahat edebilecekleri, banyolu evlere yerleştireceğim.
İsterlerse ailelerini de alabilirler" dedi.
"MAAŞLARI ÖDEYEMİYORUZ"
Gürsel, konuşmasının sonunda "Türkler daima ABD'yle işbirliği
istediler. Amerikalıları ben de seviyorum ve öyle davranıyorum"
diyerek söze girdi. Belli ki canı sıkkındı. Maaşların ödenmesine 3
gün kalmıştı ve hazinede para yoktu. "Önceki yönetim, cuntayı
(Warren " ülke" yazmış ve yanına soru işareti koymuş) felaket bir
mali kargaşa içinde bıraktı" diye anlatmaya başladı ve devam
etti:
"Maliye Bakan Yardımcısına hazinede kaç para olduğunu sordum.
'Maaşlar ve diğer ödemeler için 180 milyon lira gerekiyor ama 23
milyon var' dedi. İlk maaşları ödemenin ne kadar önemli
olduğunu söylememe gerek yok. ABD, Türkiye'ye
yaptığı olağan ödemesini, 1 Haziran'dan önce yapıp destek olabilir
mi?"
Warren "Cuntanın ve geçiçi hükümetin ilk maaş
çeklerini ödemesinin ne kadar önemli olduğunu anlıyorum. Ama bazı
şeylerin açıklığa kavuşması gerekiyor" diye yanıtladı. Çünkü, mali
yardımı konuşmadan önce Washington'un yeni yönetimi tanımasını
beklemek gerektiğini düşünüyordu.
GÖREVİM ÇÖZÜME YARDIMCI OLMAK
Gürsel canı sıkkın "Anlıyorum" deyince, Warren, görevinin sorun
yaratmak değil, çözüme yardımcı olmak olduğunu vurguladı ve "Önceki
hükümetin ne zaman ihtiyacı olsa hazırdım. Beni görmek isterseniz
her zaman hazırım. Samimi bir görüşmeye çağırdığınız için teşekkür
ederim" deyip ayağa kalktı. Gürsel de "Ben de, sadece geldiğiniz
için değil, akılcı tavsiyeleriniz için de teşekkür ederim.
Söylediklerinizi aklımızda tutacağımızdan emin olabilirsiniz"
diyerek Büyükelçinin elini sıktı. Mesajın altındaki notta ise
"ABD'nin Türk Hükümetine fonlardan avans verdiği" yazıyor ama
miktarı belirtilmiyor.
Nur Batur/Sabah