ABD Dini Özgürlükler Raporu: Türkiye'de Sünniler kayırılıyor
Abone olABD Dışişleri Bakanlığı'nın yayınladığı Dini Özgürlükler Raporu'nda, dünya genelinde Yahudilere ve Müslümanlara yönelik baskıların arttığına işaret ediliyor. Türkiye ilgili bölümün odağında ise Aleviler ve dini azınlıklar var.
ABD'nin yıllık Uluslararası Din Özgürlüğü Raporu'nda, dünyada geçen yıl Yahudilere ve Müslümanlara yönelik ayrımcılığın arttığına dikkat çekiliyor.
Raporda, Belçika ve Birmanya'da Müslümanlara kısıtlama ve baskıların arttığı belirtilirken, anti-semitizmin yükselişte olduğu ülkelerin başında da Venezüela, Mısır ve İran sayılıyor.
Çin, Kuzey Kore, Eritre, Suudi Arabistan, Sudan ve Özbekistan gibi ülkeler de "endişe" uyandıran ülkeler arasında.
Raporun Türkiye ile ilgili bölümü ise geçen yılkinden çok farklı değil.
Raporda olduğu gibi, dini özgürlüklerin anayasal ve yasal güvence altında olmasına rağmen, kısıtlamaların sürdüğüne ve Sünnilerin kayırıldığına işaret ediliyor.
Alevilere karşı ayrımcılık
Türkiye'ye ayrılan 16 sayfada, Sünni Müslümanlara kayırıcı yaklaşıldığı vurgulanıyor. Sünni mezheplere hizmet eden camilerin ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın devlet desteğine sahip olduğu belirtilirken, sayıları 15-25 milyon civarında olduğu ifade edilen Alevilerin ise devlet tarafından "heterodoks Müslüman mezhebi" olarak görüldüğü ve finansal olarak desteklenmediği kaydediliyor.
Raporda ayrıca, Lozan Anlaşması tarafından azınlık olarak tanınan Ermeni Ortodoks, Rum Ortodoks ve Yahudi nüfusun kendi okullarını idare edebildiği, diğer dini grupların ise kendi okullarını açamadığı dile getiriliyor.
Dini vakıf mülkleri
"Hükümet, önceki yıllarda el konulan azınlıklara ait dini vakıfların mülklerinin iadesine veya tazminine devam ediyor" denilen raporda, 40 yıldır kapalı durumda olan Heybeliada Ruhban Okulu'nun ise hangi yasal organ tarafından tekrar açılabileceğine açıklık getirilmediği söyleniyor.
Rapordaki önemli bazı detaylar şunlar:
- Her ne kadar anayasa "Kimse dini inançlarını açıklamaya zorlanamaz" dese de, nüfuz cüzdanlarındaki bir bölüm, kişiyi dini inancını açıklamaya zorlamaktadır. Aleviler, Bahailer ve Yezidiler kendi dini kimliklerini yazamamaktalar çünkü verilen seçenekler içinde bunlar yer almamaktadır.
- Dini konuşmalar ve din değiştirme kanuni olsa da bazı Müslüman, Hristiyan ve Bahailer devlet kısıtlamalarıyla; izlemeye ve çocuklara dini bilgiler sağlama veya din propagandası (misyonerlik) yapma suçlamasıyla bazen tacizlerle karşı karşıya bulunmaktadırlar.
- Dini inançlarından dolayı askerlik yapmak istemeyen en azından bir Yehova Şahidi vicdani retçinin hapse atılması da dahil, din özgürlüğünün suistimal edildiği haberleri yansıdı.
'Yeni azınlık gruplar oluşuyor'
- Ceza hukuku imamların, papazların, hahamların ve diğer dini liderlerin hükümeti veya devletin kanunlarını eleştirmesini yasaklıyor. Buna uyulmadığı halde bir aydan bir yıla veya ağırlığına göre üç aydan iki yıla kadar hapis cezası öngörülüyor.
- Dini cemaatlere ibadet edebilme özgürlüğü tanınırken, ülkenin son yıllarda gelişen ekonomisi nedeniyle Afrika ve Filipinler gibi yerlerden gelen Katolik, Rus Ortodokslar gibi yeni azınlık gruplar da Türkiye'de oluşuyor.
- Yahudi liderler, toplumun belli kesiminin anti-semitik duygular ifade etmeye devam ettiğini söylüyor.
- Birçok Alevi mecburi dini eğitime kendi doktrin veya inançları alınmadığı için ayrımcılıkla karşı karşıya kaldı.
- Aleviler Cemevi açmak istediklerinde engellerle karşılaştıklarından bahsettiler. İnşaat edilen Cemevleri ise hukuki statüye sahip olmadıklarından dolayı Diyanet'ten finansal destek alamadılar.
Fazıl Say'a suçlama, başörtüsü yasağı
- Hükümet kişileri ve organizasyonları dini değerlere küfretmekle suçladı. Haziran ayında piyanist Fazıl Say attığı Tweeter mesajlarıyla dini değerlere hakaret etme ve kamuoyuna nefret ve düşmanlık yaratmakla suçlandı ve savcılar kendisine dava açtı.
- Başörtüsü yasağı, devlet daireleri ve ilkokullarda uygulanmaya devam etti. Ama YÖK, üniversiteler ve bazı iş yerlerinde yasak uygulanmıyor.
- Hükümet Fener Rum Ortodoks Patriği'nin 'Ekümenik' statüsünü tanımamaya devam etti.
- 2003'teki iyileştirmelere rağmen yetkililer 1923'ten bu yana sadece bir yeni kilise kurulmasına izin verdi.
- Hrant Dink davasında tüm sanıklar ciddi bir suç olan 'silahlı örgüt üyeliği' suçlamasından beraat etti, mahkeme 'organize suç' için yeterli delil bulamadı.
- Raporda son yıllardaki dini azınlıklara yönelik şiddet olayları hatırlatılırken geçtiğimiz yıl bedenine öldürüldükten sonra haç kazınan 84 yaşındaki bir Ermeni kadının cinayetine değinildi.
Olumlu gelişmeler:
- Fener Rum Ortodoks Patriği, Şubat ayında tarihte ilk kez, kamuoyuna kapalı bir oturumda parlamentonun Anayasa Komisyonu'na konuştu. Daha sonra Süryani Ortodoks cemaati adına da temsilciler konuşma yaptılar.
- Hükümet, 2011 yılında yayımladığı bir karar ile önceki yıllarda el konan dini topluluk vakıflarına ait mal varlıkları için bunları iade etmeyi veya tazminat ödemeyi sürdürdü.
- Son iki yılda Yahudilere karşı önemli bir şiddet olayı olmadı. Ülkedeki Yahudilerin durumu genel olarak diğer Müslüman ülkelerden daha iyi ve gerektiğinde devletten koruma alabilmekteler.
- Hükümet, Selçuk'taki Meryem Ana Evi, Demre'deki St. Nicholas, Antakya'daki St. Peter ve Van'daki Akdamar kiliseleri ile Trabzon'daki Sümela Manastırı gibi, daha önceden devlet müzesi haline dönüştürülen önemli dini mekanlarda, yıllık dini ayinlerin yapılmasına yine izin verdi.
- Diyarbakır Belediyesi'nin metruk durumdaki Ermeni kilisesi St. Giragos'un yenilemesi sonrasında 97 yıl sonra ilk kez ayin düzenlendi.
Dünyada anti-semitizm ve Müslümanlara yönelik kısıtlamalar
Raporun diğer bölümlerinde ise Mısır medyasında zaman zaman Yahudi soykırımının inkar edildiği veya övüldüğü belirtiliyor, Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin de bir dini liderin Yahudiler aleyhine konuşmasının ardından "Amin" dediği hatırlatılıyor.
Venezüela'da ise hükümeti destekleyen medyanın, muhalefet liderlerinden birinin ataları arasında Yahudiler olmasını gündeme taşıdığı not ediliyor.
"Yahudilerin şeytanlaştırıldığı ve iftiraya maruz kaldığı" belirtilen İran da anti-semitizmin yükseldiği ülkeler arasında sayılıyor.
Belçika'daki eğitim kurumlarında yüzü kapatan dini giysilerin ve Hindistan'ın Mangalore kentindeki okullarda başörtüsünün yasaklanması, Müslümanlara yönelik kısıtlamalara örnek olarak gösteriliyor raporda.
Raporda, Birmanya'daki Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddet ve ayrımcılığın devam ettiği de kaydediliyor.
ise raporda, hem Hristiyanların hem de Şii ve Ahmedi Müslümanların baskı gördüğü bir ülke olarak resmediliyor.
Raporu kamuoyuna duyuran ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, kendi ülkesinin karnesinin "mükemmel olmadığını" itiraf etti.
"İnancını açıklamanın, inanma veya inanmamanın, inancının gereklerini yerine getirmenin her insanın doğuştan gelen hakkı olduğunu" dile getiren Kerry, "Bütün ülkelerden, özellikle bu raporda belirtilenlerden, bu temel hakkı koruma altına almalarını arzu ederim."