Uluslararası siyaset konusunda uzmanlar kadar deneyimli değilim
ama kör de değilim hani...
Yaşanan gelişmelerin bizi nereye götüreceğini az çok bilirim. Çünkü
şımarıklık gibi algılanmasın ama bilardodan anlarım. Özellikle de 3
top bilardodan...
Bilardo ne alaka demeyin, çok alakası var!
Anlatayım...
Bilardoda vurduğunuz topun, hedeflediğiniz
topa nasıl çarpacağına siz karar verirsiniz. Ama
aslolan hedeflediğiniz ikinci top değil, üçüncü toptur.
Verdiğiniz falsoyla, vurduğunuz topun önce ikinci topa, sonra
üçüncü topa çarpması için vuruş yaparsınız. Bunu başarırsanız
sayı kazanırsınız, başaramazsanız hamle sırası rakibinize
geçer.
Cumhurbaşkanı Erdoğan "Fırat'ın Doğusuna da Menbiç'e de
gireceğiz” derken işte tam da böyle bir vuruş yaptı. Önce
ikinci topu, yani YPG/PKK'yı, ardından da üçüncü topu, yani ABD'yi
hedef aldı.
Çarpmayı izleyen Amerika, topun üzerine geldiğini gördüğü andan
itibaren geri adımlar atmaya başladı.
Günlerdir hangi konularda geri adım attıklarını yazıp duruyorum
lakin belki duymayan bir çift kulak daha vardır diye tekrar
anlatayım.
Önce Yemen'de katliam yapan Suudi Arabistan'a yaptığı yardımları
kestiklerini açıkladılar. Ardından Türkiye'nin üzerinde
hassasiyetle durduğu Arakan Müslümanlarının soykırıma
uğradığını belirttiler.
Yetmedi, Cemal Kaşıkçı cinayetinin azmettiricisinin, bizzat
Suudi Veliaht Prens olduğunu kabul ettiler.
Ve son olarak durduk yere Fetullah Gülen'in iade edilebileceğini
duyurup, Fetö'cülere yönelik operasyonlara başlandığını
söylediler.
Amaçları Türkiye'nin yükselen tansiyonunu düşürmekti ama bu adamlar
fayda etmedi.
Baktılar olmuyor, aba altından sopa göstermeye niyetlendiler.
"Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla"
minvalinden, Türkiye'ye diyemediklerini ÖSO'ya
söyleyip, "Fırat'ın Doğusuna girerseniz bizimle
çatışmayı göze alırsınız" dediler.
Bu blöf de karşılık bulmayınca, istediğimiz, hedeflediğimiz noktaya
geldiler.
Önce Trump, ardından da Pentagon, "Suriye'deki
misyonumuzu tamamladık ve askerlerimizi geri çekmeye
başladık" diye ardı ardına açıklamalar yaptı.
Çekilirler mi?
Bence biraz ayak sürüyecekler ama el mahkûm, çekilecekler.
Şimdi çekilmeseler bile önümüzdeki aylarda çekilmek zorunda
kalacaklar. Türkiye'nin yüz yıllık planlarını bozmak için geldiğini
bildikleri için direnemezler.
Türkiye ile sıcak temas kurmalarına imkân yok, çünkü Amerikan halkı
Suriye'de bulunmalarını derinden sorgulamaya başladı. Ölecek
Amerikan askerlerinin hesabını kimseye veremezler.
Gidecekler...
Bakmayın siz "Gidiyoruz ama DEAŞ konusunda ittifakımız
devam edecek" demelerine...
Bölgede DEAŞ da yok, DEAŞ'lı da...
Dünya üzerinde şu ana kadar teslim olan DEAŞ'lı terörist sayısı kaç
biliyor musunuz?
Resmi kayıtlara göre 75...
Gerisi nerede diye cevabını bildiğiniz soruyu sormayın. Hepsi kendi
adamlarıydı ve ülkelerine sessiz sedasız geri döndüler.
Üstelik, haklarında bir tek işlem yapılmadı.
İleride belki bu adamları tekrar sahaya sürmeye çalışacak ve
"Bakın biz gittik DEAŞ yeniden hortladı"
diyecekler. Türkiye'nin işte bu noktada uyanık olması
gerekiyor. Bölgeyi temizledikten sonra, yeni oluşumları da
ciddiyetle takip edip anında tepesine binmesi gerekiyor.
Sözün özü...
Amerika'nın tonlarca silah yardımı yaptığı YPG şimdi o silahlarla
karşımıza çıkacak.
Tabii fistan giyip kaçmazlarsa...
Ama hiç merak etmeyin, bu iş Fırat Kalkanı ve Zeytindalı'ndan daha
kolay olacak.
Bu işin en güzel tarafı ne olacak biliyor musunuz?
Düne kadar bize parasını vermemize rağmen silah vermeyen
Amerika'nın YPG'ye verdiği bütün silahlar bizim elimize
geçecek.
Hem de beleş!