ABD birbirine girdi
Abone olABD'de son 55 yılda hükümetle ordu arasındaki en büyük çatışma!
İran'ın nükleer silah yapımı için uranyum zenginleştirme
işlemini tamamlamasıyla sular iyice ısınırken, ABD ve İngiltere'de
'savaş' tartışması alevlendi. ABD'de sayıları giderek artan üst
düzey emekli generallerin, Irak savaşındaki hatalarından dolayı
Savunma Bakanı Rumsfeld'in görevden alınmasını talep etmesi, ülkede
son 55 yılda hükümetle ordu arasındaki en büyük çatışma olarak
nitelendirildi. Beyaz Saray’da görev yapmış iki eski yetkili,
İran’a olası saldırının Amerikan çıkarlarına Irak’taki savaştan
daha büyük bir zarar verebileceğini savunurken, askeri bir uzman
Irak'a müdahaleden önce İran'a askeri bir operasyon planının
olduğunu söyledi. İngiliz Sunday Times gazetesi ise, İranlı intihar
komandolarının ABD ve İngiltere'yi vurmaya hazır beklediğini
yazdı.
Eski başkan Bill Clinton döneminin ünlü diplomatı Richard
Holbrooke, The Washington Post gazetesinde yayımlanan makalesinde,
ABD'de 1951'de İkinci Dünya Savaşı kahramanı ve Kore savaşındaki
müttefik kuvvetlerin başkomutanı Douglas MacArthur'un, dönemin
Başkanı Harry Truman'ın yetkilerini sorgulaması üzerine başkan
tarafından görevinden alındığını hatırlattı.
Holbrooke, şu sırada Rumsfeld'in görevden alınmasına yönelik olarak
emekli generallerin yaptığı çağrının, o zamandan bu yana
Washington'da yönetim-asker ilişkilerinde meydana gelen en büyük
çatışma olduğunu yazdı.
Bosna barışının mimarı olarak tanınan Holbrooke, söz konusu emekli
generallerin hiçbirinin muhalif Demokrat Partili veya ''siyasi
güvercin'' olmadığını belirterek, Rumsfeld'e yöneltilen
eleştirilerin haklı gerekçelere dayandığını savundu.
Son bir haftada Rumsfeld'in görevden alınması yönünde görüş
belirten emekli generallere en son eski NATO Avrupa Müttefik
Kuvvetler başkomutanı emekli orgeneral Wesley Clark da katıldı.
Clark, açıklamasında, ''Rumsfeld kötü bir performans gösterdi ve
gitmeli'' dedi.
ABD Genelkurmay Başkanlığı'ndan geçen yıl ayrılan emekli orgeneral
Richard Myers ise açıklamasında Rumsfeld'e güçlü destek verdi.
Myers, Rumsfeld'e yöneltilen eleştirilerin güçlü bir temele
dayanmadığını savunarak, diğer emekli generallerin çıkışının, hem
ordu-yönetim ilişkilerine, hem de ABD'ye zarar verdiğini
söyledi.
Başkan Bush da bütün eleştirilere karşın Rumsfeld'e güçlü şekilde
sahip çıkmıştı.
Görevden ayrılması çağrılarını reddeden Rumsfeld de ''ülkede
binlerce general ve amiral var. Her defasında ikisi, üçü istedi
diye savunma bakanı değişirse bu makam dönme dolap olur'' yorumunda
bulunmuştu.
Rumsfeld'i eleştiren emekli generaller ise savunma bakanını Irak
savaşındaki olumsuz gidişten ve Pentagon'un yapısını bozmaktan
sorumlu tutuyor.
İçeriden iki ses: İran saldırısı, ABD çıkarlarına büyük zarar
verir
Bu arada, Beyaz Saray’da görev yapmış iki eski yetkili, ABD’nin
İran’a saldırısının, Amerikan çıkarlarına Irak’taki savaştan daha
büyük bir zarar verebileceğini savundular.
Beyaz Saray terörle mücadele eski danışmanı Richard Clarke ile
Ulusal Güvenlik Konseyi ve Pentagon’da görev yapmış olan Steven
Simon, bugün New York Times gazetesinde yer alan yazılarında,
Başkan George Bush yönetiminin İran’ın nükleer tesislerine karşı
bir bombardıman düşünmesinin, "İran kökenli terör ve tırmanma
sürecini doğurabileceği" kaygılarına yol açtığını belirttiler.
İran’ın muhtemel yanıtının, "bu ülkenin elinde bulunan terör
şebekesinin, hem ABD’deki hem de tüm dünyadaki Amerikan çıkarlarına
karşı saldırılarda bulunması" olabileceğini savunan Clarke ve
Simon, İran’ın komuta edebileceği güçlerin, El Kaide’nin komuta
edebileceğinden çok daha üstün olduğunu belirttiler. Yazarlar,
Hizbullah örgütünü buna örnek gösterdiler.
İran’ın kendisine yönelecek bir saldırı sonrasında, Irak’taki
durumu Amerikan güçlerinin aleyhine daha da kötüleştirebileceğini
belirten yazarlar, "İran’ın misilleme amaçlı şok dalgasına hazır
olduğunu düşünmek için bütün koşullar var" dediler.
Yazarlar, Kongre’nin, sonuçları iyi bilinmeyen böyle bir savaşa
izin vermemesi gerektiğini kaydettiler.
Askeri uzman: Irak Savaşı'ndan önce İran'a savaş planı vardı
Amerikalı askeri uzman William Arkin ise, ABD'nin Mart 2003'te
Irak'a müdahalesinden önce İran'a askeri bir operasyon planladığını
ileri sürdü.
Amerikan Washington Times gazetesine demeç veren askeri uzman, füze
saldırıları, kara çıkarması ve Hürmüz Boğazı'nı kontrol etmek için
bir donanmanın konuşlandırılması şeklindeki Amerikan planının
adının TIRANNT, olduğunu, bunun da İngilizce "Theater Iran Near
Term"ün (Kısa vadede İran sahnesi) kısaltması olduğunu söyledi.
Planda, İran'ın füze cephaneliğinin ayrıntılı analiz edilmesinin ve
kitle imha silahlarının etkisiz hale getirilmesinin de
öngörüldüğünü belirten Arkin, Amerikalı ve İngilizlerin Hazar
Denizi'nde askeri tatbikata katılarak operasyona hazırlandıklarını
ileri sürdü.
Askeri kaynaklara göre de operasyon 2002'de Amerikan Merkez
Komutanlığı'nın (Centom) başındaki Orgeneral John Abizaid'e emanet
edilmişti. Ancak TIRANNT planının hazırlıkları, Mayıs 2003'te,
istihbarat servisleri İran'da savaş senaryoları için gerekli bütün
verileri bir araya getirdiğinde, daha ciddi olarak harekete
geçirildi.
Arkin, o zamandan beri planın, Irak'ta toplanan istihbaratlardan
yararlanılarak güncellendiğini söylüyor.
Sunday Times: İranlı canlı bombalar, ABD ve İngiltere'yi vurmaya
hazır
Öte yandan, İngiliz Sunday Times gazetesi, İran'ın nükleer
tesislerine askeri operasyon düzenlenmesi halinde, İranlı intihar
komandolarının ABD ve İngiltere'yi vurmaya hazır olduğunu ileri
sürdü.
İranlı kaynaklara dayandırılan haberde, sayıları 40 bin kadar olan
bu intihar komandolarının mart ayında düzenlenen bir askeri geçit
törenine bellerinde patlayıcı takılmış kemerlerle katıldıkları
belirtildi.
Haberde, Sunday Times'ın dinlediği ses kayıtlarında İran Devrim
Muhafızı Hasan Abbasi'nin olası 29 Batılı hedefin belirlenmiş
olduğunu söylediği ve ''Bazıları İran ve Irak sınırına çok yakın
olmak üzere Amerikan ve İngiliz hassas noktalarına saldırmaya
hazırız'' dediği kaydedildi.
Haberde, İran'ın başkenti Tahran'da intihar komandolarını işe almak
için kurulan bir merkezde, gönüllülerin Irak'taki Amerikan
hedeflerine mi yoksa İsrail hedeflerine mi saldırmayı tercih
ettiklerini baştan belirtmek durumunda oldukları da ileri
sürüldü.