ABD 15 kez edepsizlik etti!
Abone olErdoğan "Ak Parti'ye AKP diyen edepsizdir" dedi. Bunun üzerie AKP demeyenler bile AKP demeye başladı. Amerika da tam 15 kez edepsizlik etti.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın ülkeler hakkındaki bilgileri
periyodik olarak güncelleyip derlediği ülke notunda Türkiye’deki
iktidar partisi için “AK Party” ve “AKP” kısaltmaları birlikte
kullanıldı.
ABD Dışişleri Bakanlığı Kamu Diplomasisi ve Halkla İlişkiler Müsteşarlığı, Elektronik Bilgi ve Yayın Bürosu, internet sitesinde tüm dünya ülkeleri için zaman zaman bu ülkeler hakkında bilgi edinmek isteyen kişilere yardımcı olmak amacıyla ülke notları yayınlanıyor. Türkiye’yle ilgili dün güncellenen Not’ta Türkiye’deki siyasi gelişmeler hakkında bilgi verilirken iktidar partisinden 16 kez bahsedildi. Bir cümlede “AK Party”, 15 kez ise “AKP” kısaltması kullanıldı.
AK PARTİ KEMALİST HÜKÜMLERE KARŞI ÇIKAN
GELENEKTEN
Ülke Notu’nda Türkiye’nin tarihi, hükümeti ve içinde bulunduğu
siyasi koşullar, yargı, ekonomi, AB’ye katılım, enerji,
telekomünikasyon, çevre, ulaştırma, dış ilişkiler, ABD-Türkiye
ilişkileri konularında bilgi ve değerlendirmelere yer verildi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Avrupa’daki sosyal ve teknolojik
gelişmelere ayak uyduramadığı, milli bilincin İmparatorluk içinde
bulunan birçok ulusal grubu, ulus devletler olarak
bağımsızlıklarını kazanmaya sevkettiği belirtilen ülke notunda,
“Yenilmiş, eski toprakları elinden alınmış ve zafer kazanan Avrupa
devletlerinin kuvvetleri tarafından kısmen işgal edilmiş Osmanlı
yapısı, Mustafa Kemal’in liderliği altında bir araya gelen Türk
milliyetçileri tarafından reddedildi. Milliyetçiler ülkeyi istila
eden Yunan, Rus, Fransız ve İtalyan güçlerini Anadolu’dan şiddetli
bir savaş sonucu sürmüştür” denildi.
Kemalizmin devam eden geçerliliği ve kabulünün Türk siyasi
yaşamında canlı bir tartışma konusu olduğu belirtilen metinde,
“Şu anda iktidarda bulunan AK Parti, birçok Kemalist
hükümlere karşı çıkan bir gelenekten gelmekte ve reform çabalarını
Avrupa Birliği’ne katılmayı başarma arzusu
yönlendirmektedir” görüşü savunuldu.
AKP YÖNETİCİLERİ DAHA BÜYÜK OY
BEKLİYORDU
AKP YÖNETİCİLERİ DAHA BÜYÜK OY BEKLİYORDU
Not’ta son yerel seçimlerde AKP’nin 16 büyükşehir belediyesinden
10’unu kazandığı belirtilirken, “AKP seçimleri kazansa da parti
yöneticileri daha büyük oy oranı ummuşlardı” denildi.
YARGININ BAĞIMSIZLIĞI TARTIŞILIYOR
Türkiye’de yargı bağımsızlığının ilan edildiği belirtilirken,
“Fakat yargı için reform gereksinimi ve yargının bağımsızlığının
kabulü açık bir tartışma konusudur” ifadesi yer aldı, Anayasa’nın
işkence ve kötü muameleyi yasakladığı, şimdiki hükümetin
uygulamayla ilkeler arasında paralellik kurmaya odaklandığı
belirtildi. Yargı bölümünde AKP’nin para cezasıyla sonuçlanan
kapatma davası özetlenirken Türk ekonomisi hakkında ise şu
değerlendirmeler yapıldı:
YATIRIMCI DUYARLILIĞINDA ANİ DEĞİŞİM SORUN YARATABİLİR
“Türkiye görece az doğal kaynakları bulunan, büyük,
orta gelirli bir ülkedir. Halen büyük ölçüde tarıma bağımlı yapıyla
ağır sanayii ekonomisinden, giderek büyüyen ve küreselleşen bir
hizmetler sektörüyle birlikte daha çeşitlendirilmiş bir ekonomiye
geçiş sürecindedir? 1990’larda Türk ekonomisi zayıf ekonomi
politikalarıyla bir dizi koalisyon hükümetinin sıkıntısını yaşadı.
2001’deki şiddetli bankacılık krizi ve ekonomik kriz, derin
ekonomik çöküş ile işsizlikte artışla sona eren yüksek enflasyonlu
yükselme-batma döngülerine yöneldi. Gayrı Safi Milli Hasıla yüzde
9.5 oranında düştü.
Türk ekonomisi 2001 bunalımından sonra, IMF ve Dünya Bankası’nın
desteğiyle gerçekleşen olumlu parasal ve mali politikalar ve
yapısal ekonomik reformlar sayesinde güçlü bir şekilde iyileşti.
Merkez Bankası’nın bağımsızlığı güçlü bir şekilde tesis edildi,
dalgalı kur sistemine geçildi ve hükümetin genel bütçe açığı esaslı
bir şekilde azaldı. Ayrıca finans, enerji ve telekomünikasyon
sektörlerinde birçok büyük devlet kurumunun özelleştirilmesini de
içeren temel reformlar yapıldı?
Türkiye’de kırılganlık büyük ölçüde azalmış olsa da, ekonomi hala
2008’un piyasa koşullarında görüldüğü gibi, yatırımcı
duyarlılığında ani bir değişim halinde hala sorunlarla
karşılaşabilir?
Yıllar süren düşük düzeyde doğrudan yabancı sermaye girişinden
sonra Türkiye Ocak-Mayıs 2008 döneminde 22.3 milyar dolarlık
doğrudan yabancı sermaye çekmeyi başarmıştır. Dış sermaye akışını
engelleyen küresel piyasa koşullarına bağlı olarak Türkiye 2009
yılında 10-12 milyar dolar çekmeyi beklemektedir?
Türkiye, yönetim alanında, yabancı yatırımların perdelenmesine son
vermek ve fikri haklar mevzuatını güçlendirmek gibi iyileştirici
adımlar atmıştı. Bununla birlikte Türkiye’deki yabancı
yatırımcılarla ilgili bir dizi anlaşmazlık ve yüksek vergilendirme
ve fikri mülkiyet rejiminde devam eden boşluklar gibi birtakım
politikalar yatırımı engellemektedir?”
ANA SORUN NÜFUS ARTIŞI
Türk ekonomisinin devam eden ana sorununun hızla artan genç
nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak olduğu belirtilen Ülke Notu’nda
“Avrupa’da hakim olan yüksek hayat standartları, yüksek GSYİH
büyüme oranları ve iyi işleyen bir piyasa ekonomisi
gerektirmektedir. Bu da, iç ve dış yatırımı teşvik edecek yapısal
reformların devamını gerektirir. Uluslararası finansal kuruluşlar
tarafından tanımlanan temel reform alanları arasında, çalışma
piyasasındaki esnekliğin artırılması, eğitim sektörünün ekonominin
ihtiyaçlarına daha fazla yanıt verir hale getirilmesi ve yargı
sisteminin işleyişinin daha önceden tahmin edilebilir ve hızlı hale
gelmesi bulunmaktadır” denildi.
ENERJİ ÜRETİM TESİSLERİ ÖZELLEŞTİRİLECEK
Enerji alanında Türkiye’nin elektrik dağıtım tesislerinin
özelleştirilmesini 2008 yılında başardığı, 2009’da devam edeceği
kaydedilen Not’ta “Özelleştirmelerin hızı yatırım iştahına ve
finansman teminine bağlı olacaktır” denildi. İç petrol üretiminin
büyük ölçüde güneydoğuda küçük alanlarda yapıldığı kaydedilirken de
“Şimdi arama çalışmaları doğu Karadeniz’de yer almaktadır” bilgisi
verildi.
Çevre konusunda Türkiye’yi ciddi sorunların beklediği belirtilen
Ülke Notu’nda bunda ilerlemenin yavaş gerçekleştiği belirtildi ve
şöyle denildi:
“AB’ye katılma hedefiyle birlikte Türkiye çevre mevzuatını
çağdaşlaştırma ve güncelleştirmede övgüye değer bir ilerleme
kaydetmiştir. Ancak çevreye ilişkin endişeler kamu karar
organlarına tam olarak entegre edilememiştir ve uygulama zayıf
kalabilmektedir. Türkiye, çözümünde altyapı için son derece büyük
gider gerektiren birikmiş çevre sorunlarıyla karşı karşıyadır. En
acil çözüm bekleyen konular su işleme tesisleri, atıksu işleme
tesisleri, katı atık yönetimi ve biyoçeşitliliğin korunmasıdır.
2006 yılında bir dizi kimyasal atık bölgesi tespit edilmesi çevre
hukuku ve denetimindeki zayıflığı öne çıkarmıştır.”
BAZI SESLER DAHA FAZLA AVRASYA DİYOR
Ülke Notu’nun “Dış İlişkiler” bölümünde ise Türkiye’nin ana
siyasi, ekonomik ve güvenlik bağlarının Batı’yla kurulmuş olduğu
belirtilerek yine de bazı seslerin Avrasya’ya daha fazla yönelme
istediği kaydedildi. ABD-Türkiye ilişkileri konusunda ise
“ABD-Türkiye dostluğu 18’inci yüzyılın sonlarına değin uzanmaktadır
ve resmen 1830 yıllarında bir anlaşmayla imza altına alınmıştır.
Halihazırdaki yakın işbirliği 12 Temmuz 1947’de Truman Doktrini
doğrultusundaki bir anlaşmayla başlamıştır. Ekonomik ve askeri
alanda özgüvenin artmasına yönelik ortak çabanın bir parçası olarak
ABD Türkiye’ye 12.5 milyar dolar kredi ve hibe olmak üzere
ekonomik, 14 milyar dolar da askeri yardımda bulunmuştur”
denildi.
ABD-Türkiye ilişkilerinin stratejik enerji işbirliği, ticaret ve
yatırım, güvenlik bağları, bölgesel istikrar, teröre karşı küresel
savaş ve insan haklarında gelişme alanlarında odaklandığı
belirtilen Not’ta “Türkiye Mart 2003’te ABD birliklerinin Irak
Özgürlük Operasyonu çerçevesinde kendi topraklarından Irak’a
geçmesini reddedince ilişkiler gerginleşmiş, ancak ondan sonra
düzenli bir şekilde yeniden ivme kazanmış, karşılıklı ilişkiler
geniş bir spektrum karşısında güçlü bir şekilde varlığını
sürdürmüştür” kaydı düşüldü.