Abant'tan Anayasa Mahkemesi uyarısı
Abone olAbant Toplantısı'nın sonuç bildirgesinde demokrasinin vesayet altında olduğu ve anayasa değişikliğine vurgu yapıldı.
Vesayet ve Demokrasi konusunu masaya yatıran Abant
Platformu'nun sonuç bildirgesinden Anayasa Mahkemesine uyarı
geldi.
Anayasa değişikliğiyle ilgili yüksek mahkemenin kararının
beklendiği süreçte yayınlanan bildiride, "Anayasa
Mahkemesi, kurucu iktidar yetkisi kullanamaz. Halka ait olan ve
sivil demokratik süreçlerin içinde oluşan kurucu iktidar, Anayasa
Mahkemesi tarafından denetlenemez" denildi.
Platform, "Bu doğrultuda yargı organları demokratik
meşruiyet temelinde yeniden yapılandırılmalıdır"
çağrısında bulundu.
Vesayetin ortadan kaldırılması için kapsamlı bir Anayasa
değişikliğinin "elzem" olduğunu ilan eden
sonuç bildirgesinde askeri vesayetin ortadan kaldırılması için de
çözüm önerileri yer aldı. Sonuç bildirgesinde, "Askeri
bürokrasi, demokratik denetim altına alınmalıdır"
denildi.
DİYARBAKIR ÇAĞRISINA ABANT'TAN TAM DESTEK
Platform akan kan ve şiddetin durması için Diyarbakır'dan
gelen şiddet karşıtı çağrılara da oy birliğiyle destek
verdi.
Abant Palace Otel'de 25 Haziran Cuma günü başlayan ''Vesayet ve
Demokrasi'' konulu Abant Platformu Toplantısı sona erdi.
Toplantının ''Sonuç ve Değerlendirme'' oturumunu yöneten Abant
Platformu dönem Başkanı Levent Köker, sonuç bildirisi taslağını
okuyarak, müzakerecilerin görüşüne sundu.
Görüşmelerin ardından hazırlanan 16 maddelik sonuç bildirisi
şöyle;
- Demokrasimizin vesayet altında olduğu bütün katılımcılar
tarafından vurgulanmıştır.
- Demokrasimizi işlemez hale getiren vesayet, yakın tarihte
yaşadığımız sosyal, politik ve uluslararası tecrübelerle yakından
ilişkilidir.
- Vesayet sadece anayasal hukuki düzeyde kurumsal olarak
karşımıza çıkan bir demokrasi engeli olmayıp aynı zamanda bir
siyasi kültür temelli zihniyet kalıbı
niteliğindedir.
- Bu yönleriyle vesayet, demokratik işleyişi engelleyerek siyasi,
sosyal, ekonomik nitelikteki ulusal ve uluslararası sorunların
çözümünü güçleştirmektedir.
- Bugün karşı karşıya bulunduğumuz Kürt, Alevi, başörtüsü,
azınlıklar, din-vicdan, ifade ve örgütlenme özgürlüğü gibi
meseleler ve komşularımızla ilişkilerde yaşanan sorunlar vesayetçi
engellemeler nedeniyle çözülememektedir.
- Vesayetçi yapılar sadece sorunları çözümsüzlüğe hapsetmekle
kalmayıp aynı zamanda toplumsal gerginliklere, şiddet ve korkunun
tırmanmasına neden olmaktadır. Bu da vesayetçiliği
pekiştirmektedir.
- Tüm bu nedenlerle tek parti döneminin ideolojik mirası
niteliğinde olan ve önce 1961, sonra da 1982 anayasalarıyla kalıcı
bir sistem niteliği kazanan vesayetçiliğin nihai olarak tasfiyesi
elzemdir.
- Artan şiddet ortamı, Kürt meselesinin çözümünü güçleştirmekte ve
toplumsal dokuyu tahrip etmektedir. Platform, şiddeti toplumsal
barışın önündeki en büyük engel olarak görmekte, sorunun çözümü
için özgürlüklerin geliştirilmesini ve demokratik siyasetin ön
plana çıkartılmasını savunmaktadır.
- Diyarbakır'da 32 sivil toplum kuruluşunun başlattığı,
Mardin ve Batman'da devam eden şiddet karşıtı çağrıları, Abant
Platformu oy birliği ile desteklemektedir.
- Askeri bürokrasi, demokratik denetim altına alınmalıdır. Bu
doğrultuda dış güvenlik kurumları, çağdaş dünya gereklerine uygun
bir şekilde köklü reformlardan geçirilmelidir. Dış güvenlik
politikası ve öncelikleri askeri harcamalar, demokratik kurumlar
tarafından belirlenmelidir.
- Savunma, güvenlik ve istihbarat konularında sivil kesim
ile askeri kesim arasındaki bilgi asimetrisi, demokratik denetim
lehine dengelenmelidir.
- Anayasa Mahkemesi, kurucu iktidar yetkisi kullanamaz. Halka ait
olan ve sivil demokratik süreçlerin içinde oluşan kurucu iktidar,
Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenemez. Bu doğrultuda yargı
organları demokratik meşruiyet temelinde yeniden
yapılandırılmalıdır.
- Vesayetin gündelik hayata sirayet eden ve rutinleşen
zihniyeti karşısında insan yetiştirme düzenimiz yeniden ele
alınmalı, mevcut müfredat her türlü vesayetçiliğe karşı duyarlılık
geliştirilmesi yönünde düzenlenmelidir.
- Demokratik siyasi hayat ile bağdaşması mümkün olmayan
vesayetçiliğin toplumsal taşıyıcısı niteliğinde görünen ve toplumun
ekonomik ve kültürel bakımdan üst katmanlarında yer alan aktörlerin
sivil toplum ve medya üzerinden vesayet düzenine temin ettiği
destek, demokratikleşmemizi engellemektedir.
- Toplumu kutuplaştıran bu vesayetçi düzen ve onun ürünü
olan diyalog ve empati yoksunluğunun yol açtığı sorunlar, ancak
geniş, çoğulcu ve katılımcı usullerle yapılacak yeni bir sivil ve
demokratik anayasa düzeniyle aşılabilir. Böyle bir anayasanın
Türkiye toplumunu meydana getiren ve statükoyla sorunları olan
kesimlerin ortak bir dil, vicdan ve akıl geliştirmeleriyle mümkün
olacağı açıktır.
- Tam üyeliğe yönelik AB sürecinin gerektirdiği anayasal, yasal
dönüşümlerin gerçekleştirilmesi daha özgür, daha barışçı bir
Türkiye hedefine ulaşmamız için önemlidir. Bu hedefin
gerçekleştirilmesinde en önemli görev, halkın demokratik
temsilcileri olan iktidar ve muhalefet partilerine düşmektedir.