AB zirvesi: Maratonu kazanan Cameron
Abone olİki gündür Brüksel'de AB liderlerinin kıyasıya tartıştığı bitçe zirvesinde nihayet uzlaşma sağlandı. Güven Özalp Brüksel'deki zirveyi BBC Türkçe için değerlendirdi.
Avrupa Birliği liderlerinin son dönemin en önemli çalışma performansını sergiledikleri, delegasyonlar ve toplantıyı izleyen gazeteciler için ise kelimenin tam anlamıyla işkenceye dönüşen Brüksel’deki iki günlük zirvenin öne çıkan iki kazananı var.
Bunlardan ilki “kemer sıkma,” diğeri ise Kasım ayında 2014-2020 bütçesi için veto kullanan İngiltere Başbakanı David Cameron.
Bütçe konusunda uzun süredir yürütülen tartışmaların odağında rakamlardan çok önümüzdeki yedi yıl açısından belirleyici olacak yaklaşımın ne olacağı yer alıyordu. Bu da ister istemez AB içinde kamplaşmaya neden oldu.
İki gün boyunca Brüksel’de yaşanan pazarlıklarda ve ikili görüşmelerle oluşturulmaya çalışılan ittifaklarda da bu iki kamp çekişti.
AB’nin içinden geçtiği ve henüz tam anlamıyla sona ermeyen ekonomik krizden ancak büyüme ve istihdam odaklı bir yaklaşımla çıkılacağını savunan ülkelerle, mevcut durumdan çıkmak için kemer sıkmanın şart olduğunu savunan ülkeler zirve boyunca kozlarını paylaştı.
AB tarihinde ilk
Kemer sıkma politikasını en çok savunan ülkelerin başını, her ne kadar bu yaklaşımı benimsemesinin ardında diğer ülkelerden farklı nedenler yatsa da İngiltere çekti.
Londra, “Üye ülkeler, ulusal alanda kemer sıkarken AB farklı bir tavır takınmamalı” tezini işledi.
Fransa’nın İtalya ve İspanya’nın desteğini arkasına aldığı ortamda İngiltere de “kampını” İsveç, Hollanda ve Finlandiya’yla oluşturdu. Sonucun şekillenmesinde ise seçim havasına giren ve kemer sıkma önlemlerinden yana olan Almanya Başbakanı Angela Merkel’in desteği önemli rol oynadı.
“Kemer sıkmanın” galip geldiği zirveden çıkan sonuçla AB tarihinde ilk kez bir önceki bütçeden daha az kaynağa sahip bir bütçe 27 ülkenin onayını aldı.
AB’nin mevcut 2007-2013 bütçesi 994 milyar seviyesindeyken devreye girebilmesi için Avrupa Parlamentosu’nun da onay vermesi gereken 2014-2020 bütçesi 959 milyar euro düzeyinde kaldı.
Kazan kazan performansı
İngiltere’nin AB üyeliği konusunda yaptığı konuşmanın ardından manevra alanı veto kullandığı bir önceki zirveye oranla daha da sınırlı hale gelen Cameron’ın daha Brüksel’e gelir gelmez yaptığı, önerilen son rakamların çok yüksek olduğu ve bunların düşürülmemesi halinde anlaşma olmayacağı yönündeki açıklama diğer ülkeler açısından sürpriz değildi.
Asıl merak edilen ise Cameron’ın “veto-uzlaşı” denklemini nasıl kuracağıydı. Cameron’ın bu iki unsur arasındaki dengeyi iyi bir şekilde kurduğunu ve ilk zirveye oranla daha başarılı bir performans sergilediğini söylemek yanlış olmaz.
Varılan uzlaşı genel hatlarıyla zirvenin Cameron ve İngiltere açısından kazan-kazan şeklinde sonuçlandığını gösteriyor.
Cameron, zirve sonrası yaptığı açıklamada toplantı sırasındaki hedefinin AB harcamalarını dondurmak ya da bunlarda kesintiye gidilmesini sağlamak olduğunu ve bu hedefe de ulaştığını söyledi.
AB Konseyi Başkanı Herman Van Rompuy’un, “Mükemmel olmayan ancak içinde herkes için bir şey olan bir bütçe” değerlendirmesini yaptığı bütçenin nihai halini alabilmesi için Avrupa Parlamentosu’ndan yeşil ışık alınması şart.
Zirve sonrasında AP’deki dört ana siyasi gruptan yapılan ortak açıklamadaki “asıl müzakere şimdi başlıyor” vurgusu, 2014-2020 bütçesi için sancılı sürecin bitmediğinin göstergesi olarak algılanıyor.