AB, ulaşılmaz bir fantazi oldu
Abone olTürkiye'nin AB yolculuğu büyük çelişkileri içinde barındırıyor. Bazı kesimlere göre AB, Türkiye ve ABD için şart. Fakat kimisi de bunun çok zor olduğu görüşünde...
ABD'nin iş ve finans çevrelerinin gazetesi The Wall Street
Journal'da yer alan bir yorumda, Avrupa Birliği (AB) ile Türkiye
arasındaki bir bölünmenin, Avrupa ve ABD'ye karşı Müslüman
düşmanlığını derinleştireceği vurgulandı. The Wall Street
Journal'ın bugünkü baskısında, Dan Bilefsky imzalı''Türkiye AB'ye
Endişeli Bakıyor'' başlıklı yorumda, Türkiye'nin en güçlü işkadını
Güler Sabancı'dan örnekler verildi. Yorumda, amcası Sakıp
Sabancı'nın kendisine çocukluk yıllarında modern Türkiye'nin
kurucusu Kemal Atatürk'ün ülkeyi Batı'ya yöneltmesinin, Sabancı
Holding'in Avrupa'ya ihracat yapması anlamına geldiğini söylediği
belirtilerek, Güler Sabancı'nın o zamandan beri sıkı bir Avrupa
yanlısı olduğuna dikkat çekildi. Ancak son birkaç haftadır,
Türkiye'yi AB'ye kabul etme konusunda artan muhalefetin Güler
Sabancı'yı düşünceye sevk ettiğini kaydeden gazete, Sabancı'nın ve
ülke genelindeki iş kesiminin, yiyecek paketinden, geniş çaplı Türk
lastiklerinin Avrupa'daki yol koşullarına uygun hale getirilmesine
kadar değişik konuları irdeleyen AB'nin, Türkiye'ye üyelik sözünü
yerine getirip getirmeyeceğini sorgulamaya başladığını vurguladı.
Bilefsky, Güler Sabancı'nın, işe toprak kirasını ürünüyle ödeyip
çiftçilik yaparak başlayan ve bugün yıllık 8.6 milyar dolarlık ciro
ile Türkiye'nin en büyük şirketlerinden birini kuran Sabancı'nın
torunu olduğunu hatırlattı. Gazete, AB'ye giriş sürecinin ülkeyi,
işsizliği azaltmaktan, zinayı suç olmaktan çıkarmaya kadar birtakım
önemli kararları almaya zorlaması sebebiyle Türkiye'nin AB
üyeliğinde çok ısrarlı olduğunun altını çizdi. Ancak Güler
Sabancı'nın, ülkedeki birçok kişi gibi artık üyeliğe öncelikli bir
hedef olarak bakmadığını da belirten gazete, Sabancı'nın,
''Türkiye'ye karşı reaksiyon tabii ki burada hissedildi.
Reddedilmek nasıl bir duygu zannediyorsunuz? AB sürecinin, Avrupa
ya da AB için değil Türkiye için olduğu hatırlanmalıdır''
şeklindeki sözlerine yer verdi. AVRUPA VE ABD'YE MÜSLÜMAN
DÜŞMANLIĞINI DERİNLEŞTİRİR The Wall Street Journal gazetesinde yer
alan yorumda, şöyle denildi: ''Avrupa'nın yakın geçmişte ekonomik
ve siyasi geleceği üzerinde içine düştüğü anlaşmazlık, güneydoğu
sınırlarında İran, Irak ve Suriye'nin bulunduğu 71 milyon nüfusa
sahip bu laik Müslüman halkta AB karşıtı bir duygu oluşması riskini
taşımaktadır. Bush yönetimi ve diğer birçok AB yetkilisi Türkiye'yi
Batı'ya AB üyeliğiyle güvenli bir şekilde bağlamayı ümit
etmişlerdir. AB ile Türkiye arasındaki bir bölünme, ABD'nin
Ortadoğu'daki politikasının altını oyacaktır, Avrupa ve ABD'ye
karşı Müslüman düşmanlığını derinleştirecektir.'' Yorumda, Fransa
ve Hollanda'daki seçmen açısından, Türkiye'nin AB'ye müracaatına
karşı olan güçlü muhalefeti ortaya çıkaran yakın geçmişte yapılan
AB Anayasası referandumları sonrasında, çoğu Türk'ün, Avrupa onları
reddetmeden onların Avrupa'yı reddedip reddetmemesini sorgulamaya
başladığı vurgulandı. Resmi giriş görüşmelerin Ekim ayında
başlaması ve en azından on yıl sürmesinin beklendiği belirtilen
yorumda, Türklerin bu hedefe ulaşmaktaki ümitlerinin azaldığı ve
AB'ye girme ümitlerinin iki yıl içinde, Türkiye'nin AB'ye girmesine
karşı olan Fransız ve Alman liderlerden ağır bir darbe yemesinin de
muhtemel olduğu savunuldu. Yorumda, İktisadi Kalkınma Vakfı
(İstanbul Economic Development Foundation) tarafından mayıs ayında
yapılan bir kamuoyu yoklamasında, Türklerin AB'ye müracaatın
getirdiği şartlardan yorulduklarının bir işareti olarak,
Türkiye'nin AB üyeliğine olan desteğin bir yıl öncesine göre yüzde
94'ten yüzde 64'e düştüğünün görüldüğü belirtildi. Yorumda, bunun
sebepleri arasında, Türkiye AB'ye katılsa bile Türk işçilerinin AB
ülkelerinde serbest dolaşımına getirilen yasağın da bulunduğu,
bunun dünyanın en büyük ticari bloğunda Türk işçilerini istedikleri
gibi kullanmayı düşünen Türk şirketlerini kızdırdığına işaret
edildi. Sabancı'nın endişelerini, büyük Türk çelik şirketi
Çolakoğlu'nun Genel Müdürü Uğur Dalbeler'in de paylaştığı
hatırlatılan yorumda, Dalbeler'in Türkiye henüz AB'de olmamasına
rağmen, ucuz Türk çeliğinin AB pazarını doldurmasını istemeyen
AB'li politikacıları tatmin etmek için çelik şirketlerinin
üretimlerinde sınırlamaya gitmeye mecbur bırakıldığını söylediğine
dikkat çekiliyor. Yorumda, ''Standartları artırmak için bu
değişiklikleri yapıyoruz ve ülkeyi yükseltiyoruz'' diyen
Dalbeler'in, AB üyeliğinin artık bir hedef olmadığını söylediği
kaydedildi. Yorumda, Dalbeler'in ''Önümüzdeki 10-15 yıl
içerisindeki çıkarlarımızı ve zorluklarımızı göreceğiz ve ondan
sonra ne yapacağımıza karar vereceğiz'' şeklindeki sözlerine de yer
verildi. YENİDEN TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ Türk politikasındaki AB
karşıtı bir hareketin, Avrupa ülkelerindeki Türkiye karşıtı
hareketi yansıtarak güçlendiğini belirten gazete, milliyetçi Ümit
Özdağ gibi uzun süredir AB'ye güvenmeyen yazarların birden
televizyonlarda yıldız haline geldiklerine dikkati çekti. ''Yeniden
Türk Milliyetçiliği'' tarzı makaleler yazan Özdağ'ın, ülkeyi
dolaştığını ve AB'nin Türkiye'ye söz vermemesine saldıran ateşli
konuşmalar yaparak kalabalıklara hitap ettiğini aktaran gazete,
Özdağ'ın, Türklerin AB üyeliklerinin ''ulaşılamaz bir fantezi''
olduğunu fark ettikleri zaman bunun Avrupa'ya karşı büyük bir
tepkisi olacağı konusunda uyarıda bulunduğunu vurguladı. Gazete,
Türkiye'nin Avrupa'ya daha fazla taviz vermesine karşı çıkan
milliyetçi partilere olan desteğin halihazırda son haftalarda yüzde
5 artığını bildirdi. Bu duyguların sürpriz sayılacak yerlerde de
aynı olduğunu belirten gazete, Türkiye'nin Almanya, İspanya,
Danimarka ve NATO eski Büyükelçisi Onur Öymen'in, AB ile olan
gümrük birliği tasarısına katkıda bulunmuş ve ülkesinin AB'ye
müracaatında önde gidenlerden biri olduğu halde, şimdi Türkiye'nin
başta gelen muhalefet partisinin bir üyesi olarak, bu kararını
yeniden değerlendirdiğini hatırlatıyor. AB süreci başarısız olursa
Öymen'in, Türkiye'nin AB ile yakın ekonomik ilişkiler içinde olup
da Birliğe üye olmayan Norveç ve İsviçre'nin bağlarını örnek alıp
almamayı düşündüğünü belirten gazete, ikinci seçenek olarak da
Ortadoğu'ya dönüp İslam dünyasına önderlik etmeye çalışma fikrini
öne sürdüğünü aktarıyor. Öymen'in, ''Türkiye gibi büyük bir ülkeye
hakaret eden'' AB sürecinden bıktığını söylediğine dikkat çekilen
yorumda, Öymen'in Avrupa'daki Türkiye karşıtlığına çok
içerlediğini, Türkiye'nin AB üyeliğine engel olan ülkelere NATO'nun
askeri imkanlarını kullandırmayarak misilleme yapılmasının
düşünülmesini önerdiği kaydediliyor. Gazete, Öymen'in yine bu
bağlamda, Türkiye'nin bu ülkeleri karlı petrol anlaşmalarından da
uzak tutabileceğini söylediğini belirtiyor. Türk uzmanların,
Türkiye'ye soğuk davranmanın bu tür kızgınlığı artırabileceğini ve
hayati önem taşıyan reformları yavaşlatabileceğini söylediklerini
kaydeden gazete, Türkiye'nin yeni ceza yasasının yakın geçmişte
yürürlüğe girdiğini, ancak tecavüz suçlarında cezanın arttırılması
gibi hoş karşılanan değişikliklerin kaygı yarattığını ifade ediyor.
Kaygı yaratan bu konuda, kaygı yaratan diğer bir gelişmeninse
Türkiye'nin bölünmüş olan Kıbrıs'taki varlığını eleştiren
gazetecilere uzun süreli ceza öngören yeni yasalar olduğu dile
getiriliyor. Fransa ve diğer AB ülkelerinin, Birinci Dünya
Savaşı'nda olduğu iddia edilen Ermeni katliamında Türkiye'nin rolü
bulunduğunu Ankara'ya kabul ettirme çabasının da boşa çıktığını
kaydeden gazete, Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in, yakın geçmişte
Ermeni trajedisini Türkiye'de tartışacak bir konferansın iptalini
talep ederek, katılanları ''Türkiye'yi arkadan bıçaklamakla''
suçladığına dikkati çekiyor. Karamsarlığın artmasına rağmen,
Türklerin çoğunluğunun AB üyeliğine bağlı olduğunu belirten The
Wall Street Journal'ın yorumu, Çolakoğlu'nun Genel Müdürü
Dalbeler'in ''Türkiye'nin büyük bir iç pazarı ve kalifiye iş gücü
var ve 15-20 yıl içinde, AB'nin bize olan ihtiyacı bizim AB'ye olan
ihtiyacımızdan daha fazla olabilir'' şeklindeki sözleriyle sona
eriyor.