AB Türkiye'ye sesini yükseltti
Abone olAvrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun inisiyatifiyle Batı Balkan ülkeleri ile Türkiye'deki basın özgürlüğü masaya yatırıldı
AB Komisyonu Üyesi Stefan Füle, "2010 genişleme paketi
Türkiye'de medya ve ifade özgürlüğü konusunda gerileme yaşandığını
gösteriyor. Gelişmelerden çok endişeliyiz" dedi.
Avrupa Birliği (AB) Komisyonu'nun inisiyatifiyle yapılan ve Batı
Balkan ülkeleri ile Türkiye'deki basın özgürlüğünün masaya
yatırıldığı "Sesini Yükselt" başlıklı konferans Ankara'nın giderek
ciddi bir boyut kazanan "imaj erozyonuyla" karşı karşıya olduğunu
gözler önüne serdi. Toplantı konu itibarıyla türünün ilk örneği
olmasa da Türkiye basın özgürlüğü konusunda ilk kez Batı Balkan
ülkeleriyle aynı kefeye konuldu.
Herhangi bir Türk gazetecinin konuşmacı olarak davet edilmediği
konferansta eleştirilerin ana hedefinde Balkan ülkelerinden çok
Türkiye yer aldı. Konferansta öne çıkan mesajlar şunlar:
Stefan Füle (AB Komisyonu'nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi): 2010
genişleme paketi medya ve ifade özgürlüğü konusunda duraklama ve
daha da kötüsü gerileme yaşandığını gösteriyor. Gelişmelerden çok
endişeliyiz. Bu özgürlükler Kophenag kriterlerinin ana unsurları
arasında yer alıyor. Cezaevindeki gazeteciler konusunda şeffaflık
eksikliği var. Neden ve hangi temelde suçlandıkları bilinmiyor.
Türkiye'de basın özgürlüğü ve gazetecilerin durumu daha büyük bir
tablonun parçası.
Dunja Mijatovic (AGİT Medya Özgürlüğü Temsilcisi): Tablo hiç de
pembe değil ve durum çok endişe verici. Türkiye'de yaşananlar öfke
uyandırıcı. Türk yetkililerin AGİT'le işbirliğine gideceklarini
açıklamaları ise olumlu bir gelişme.
NEDİM - AHMET ELEŞTİRİSİ
Jerzy Buzek (Avrupa Parlamentosu Başkanı): Bir
toplumun demokratik sayılması için sadece oy kullanma hakkının
bulunması yeterli değil. Özgür ve çoğulcu medya da gerekli. Türkiye
ve Batı Balkanlar'daki bağımsız basından geri gidişi kabul etmek
mümkün değildir.
Neelie Kroes (AB Komisyonu Başkan Yardımcısı):
Medya ve ifade özgürlüğü inandıklarımızın temel taşlarıdır.
Türkiye'de son günlerde internet filtreleri tartışılıyor. Bu çok
endişe verici.
Jean François Julliard (Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü
Genel Sekreteri): Türkiye basın özgürlüğünde 138. sırada.
Yargı gazetecileri genelde terörist olarak görüyor. Ahmet Şık ve
Nedim Şener akla gelen ilk iki isim. Bu isimlerin cezaevinde hiçbir
işi yok.
Remzi Lani (Arnavutluk Medya Enstitüsü):
Türkiye'de yaşananları gördüğümüzde "Bizdeki durum o kadar da kötü
değilmiş" duygusuna kapılıyoruz.
Ahmet Abakay (Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı):
Basın ve ifade özgürlüğü çok ağır baskı altında. Bu bir kaç aylık
değil 8 yıllık bir sorun. Basılmayan kitabın taslağı bile
toplatıldı. Korku iklimi yaratıldı. AB de gazetecilere açık destek
vermedi ve "tavşana kaç tazıya tut" dedi.