AB, Türkiye'den vazgeçemez
Abone olTürkiye'nin AB serüveni, gittikçe karmaşık bir yapıya bürünüyor. Sürekli yaşana olumsuzluklara rağmen AB, bir türlü Türkiye'den vazgeçmiyor. Çünkü...
Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk, AB'nin Türkiye'den
vazgeçemeyeceğini kaydederek, ''Teslim olmadan, eleştirilere
kızmadan, karşı tarafla en iyi şekilde pazarlık yaparak AB'ye
girmeliyiz'' dedi. Konyalılar Dernekleri Birliği Federasyonu ve
Akça Konak Eğitim Kültür Sanat Derneği tarafından Konya Ticaret
Odası Konferans Salonu'nda ''Avrupa Birliği (AB) Sürecinde Sivil
Toplum Kuruluşları'' konulu panel düzenlendi. Panelin oturum
başkanlığını yapan Selçuk, AB sürecinin kolay olmadığını
vurgulayarak, bu zorlu yolculuğa hazır olunması gerektiğini
söyledi. Gelişmiş ülkelerde sivil toplum örgütlerinin toplumdaki
titreşimleri iktidara yansıttığını, ancak Türkiye'de bu görevi
siyasi partilerin bile yerine getiremediği görüşünü dile getiren
Selçuk, şunları kaydetti: ''Türkiye, her türlü gelişmeyi son derece
geriden takip eden bir ülkedir. Sürekli yasaklardan yana bir
ülkeyiz. Demokrasiyi tam yaşayamıyoruz. Örneğin, halkın yüzde
58'ini temsil etmeyen bir TBMM, Anayasa yapamaz. Demokrasi, 4-5
yılda bir sandık başına gitmek değildir. Batıda demokrasi, sivil
toplum kuruluşlarıyla, basınıyla işler. Bu açıdan AB sürecinde
sivil toplum kuruluşları büyük önem taşımaktadır.'' AB sürecinde
Türkiye'nin çok zorlu engeller aşacağını, birçok tavizler
isteneceğini belirten Selçuk, ''AB, Türkiye'den vazgeçemez. Teslim
olmadan, eleştirilere kızmadan, karşı tarafla en iyi şekilde
pazarlık yaparak AB'ye girmeliyiz. En önemlisi de pazarlık.
Pazarlığımızı iyi yapmalıyız'' diye konuştu. Daha sonra söz alan
Emekli Hava Pilot Korgeneral Yaşar Müjdeci ise Türk toplumunun
önemli bir kısmının AB'yi yeteri kadar bilmediğini ifade etti.
''AB'nin ne olduğu bilinmeden hareket edildiği'' görüşünü belirten
Müjdeci, şunları söyledi: ''AB'nin elma mı, armut mu olduğunu
bilmeden, birçok işlere kalkıştık. AB, bulunmaz Hint kumaşı gibi
anlatıldı. Avantajları açıklandı, ancak dezavantajlarından hiç söz
edilmedi. Üye ülke sayısı 25'e ulaşan AB'nin sıkıntıları çok büyük.
Bu sıkıntılar, Hükümet tarafından, Türk toplumuna anlatılmıyor,
saklanıyor. Şu anda AB'nin en büyük sorunu, anayasanın kabulüdür.
Bu konuda Fransa, referanduma gidecek. Eğer Fransa'da (hayır) oyu
çıkarsa AB'nin çökeceği söyleniyor.'' Bu durumda ''Türkiye'nin
girebileceği bir AB'nin de olmayacağını'' dile getiren Müjdeci,
''Türkiye, 2014 yılında, hatta bazı kişilerin ileri sürdüğü gibi
2025 yılında AB'ye alınabilecek. Ancak bu tarihlerde AB
kalmayabilir'' dedi. Müjdeci, AB'ye Kıbrıs, Ege, Ruhban Okulu,
Ermenistan gibi konularda kesinlikle taviz verilmemesi gerektiğini
belirterek, şöyle devam etti: ''Çünkü, ardından istenecek diğer
tavizlerle kendimizi Sevr'e dönüştürünce, ortada AB diye birlik
olmayabilir. Daha önce NATO'ya üyelik konusunda benzer olaylar
yaşandı. Şu anda Türkiye'nin kara, hava ve deniz kuvvetleri
NATO'nun kontrolü altında. Türkiye, NATO'dan izinsiz güçlerini
kullanamaz. Zamanında Kore'ye asker gönderdik. Bu NATO'ya girmenin
şartıydı. Ancak o dönemlerde sınırlarımızda sorun yoktu. Şimdi
sınırlarımız adeta tehdit altında.'' Panele, sivil toplum
örgütlerinin temsilcileri katıldı.